15 Nisan, 2022

BELEDİYEYE BAĞLI ŞİRKETLERDE BELEDİYEYİ TEMSİL EDECEK KİŞİYİ BELİRLEME YETKİSİ BELEDİYE BAŞKANLIĞINDADIR

 

BELEDİYEYE BAĞLI ŞİRKETLERDE BELEDİYEYİ TEMSİL EDECEK KİŞİYİ BELİRLEME YETKİSİ BELEDİYE BAŞKANLIĞINDADIR 

I.GİRİŞ:

Ülkemizdeki ekonomik gelişme ile birlikte belediyeler çok sayıda şirket kurmuş ve bu şirketler aracılığı ile de belediye hizmetlerin yürütür hale gelmişlerdir. Son yerel seçimlerden sonra belediye yönetimlerinin el değiştirmesinden sonra belediye başkanı seçilen siyasetçinin partisinin aynı zamanda belediye meclisinde çoğunluğa sahip olamaması durumunda belediyelere ait bu şirketlerin yönetimlerinin belirlenmesinde hangi usullerin uygulanacağı konusunda hukuki sorunlar çıkmıştır. Bu hukuki sorunların giderilmesi için T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bir genelge yayınlamış ve yayınlanan bu genelgeyi ticaret sicil müdürlüklerinin uygulamaya başlamasıyla da yetki tartışması çıkmıştır. Bu makalemizde belediyeye bağlı şirketlerde belediyeyi temsil edecek kişiyi belirleme yetkisinin hangi makamda olduğuna ilişkin ilk derece mahkemesi, Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay 11. HD kararlarının incelemesini somut olay özelinde yapacağız.

II. DAVA KONUSU OLAY:

Dava konusu olayda; İstanbul, Esenyurt Belediyesi Personel Anonim Şirketi yerel seçimlerden sonra genel kurulunu gerçekleştirmiş, bu genel kurulda alınan kararlarda Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde tescil ve ilan edilmiştir. Tescil ve ilan edilen söz konusu genel kurul kararına göre Esenyurt Belediye Başkanlığının tüzel kişiliği ve iki gerçek kişi bu şirketin yönetim kurul üyesi olarak seçilmiş, genel kurulda şirket yönetim kurulu üyeliğine seçilen Belediye tüzel kişiliğini de yönetim kurulunda temsil etmek üzere belediye başkanı görevlendirilmiştir. Adı geçen şirket bu kararın ticaret siciline tescil ve ilanı istemiyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurmuş, davalı sicil müdürlü bu talebi "Yönetim kurulu olan Esenyurt Belediye Başkanlığının temsilci değişikliğine ait belediye meclis kararı eklenmeli" gerekçesiyle reddetmiştir. Bu ret kararı üzerine sicil müdürlüğüne tekrar başvuruda bulunan şirkete T.C. Ticaret Bakanlığının 15.05.2019 tarih ve 44345462 sayılı yazısı ve T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünün 14.05.2019 tarih ve 44335722 sayılı görüşü uyarınca bu konuda belediye meclisi kararı sunulması gerektiği gerekçesiyle tescil talebinin reddedildiği bildirilmiştir. Bunun üzerine İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün kararının iptali için davacı şirket İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde gerekçeli kararının tam metnini aşağıya aldığımız davaya açmıştır.

III. DAVACI ŞİRKETİN TALEBİ:

Davacı şirket, şirket yönetim kurulunda belediyeyi temsil edecek kişiyi belirleme yetkisinin belediye meclisine değil, belediye başkanına ait olduğunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu m. 37’ye göre belediye başkanının belediye idaresinin başı ve temsilcisi olduğunu, aynı yasa m. 18’e göre belediye meclisinin görev ve yetkilerinin sınırlı olarak sayıldığını, bu yetkiler arasında da belediyenin ortağı olduğu şirketlere yönetim kurulu üyesi belirleme yetkisinin bulunmadığını, bu yetkinin belediye başkanına ait olduğunu belirterek kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

IV. DAVALI İSTANBULTİCARET SİCİL MÜDÜRLÜĞÜNÜN SAVUNMASI:

Davalı taraf, Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 35’e göre bir ret kararı verilmediğini, bu yüzden de iptali dava edilebilir bir dava olmadığından öncelikle davanın usulden reddi gerektiğini, sicil müdürlüğünün ticaret siciline tescil konusundaki talepleri, ilgili kanun ve ikincil düzenlemelerin kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip, sonuca bağladığını, dolayısıyla da yargı yeri gibi hareket edemeyeceğini, dava konusu olayda da mevzuata uygun bir biçimde hareket edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

V. İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN UYUŞMAZLIK KONUSUNU TESPİTİ VE GEREKÇESİ:

İstanbul 7. ATM davanın hukuki nitelendirmesini 6100 sayılı TTK m. 34’e göre ticaret sicil müdürlüğü kararına itiraz olarak yapmıştır. Bu maddeye göre; “İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.” Dolayısıyla davalı sicil müdürlüğünün Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 35’e göre ret kararı olmadığı itirazını ilk derece mahkemesi kabul etmemiş ve davanın esasını incelemeye almıştır 

İstanbul 7. ATM uyuşmazlık konusu maddi vakıayı ise 31.03.2019 tarihli yerel yönetimler seçiminden sonra yeni Belediye Başkanının göreve başlamış olmasına rağmen tescil işlemlerinde temsilci değişikliğine ilişkin olarak Belediye Meclisi kararı gerekip gerekmediği şeklinde belirlemiştir.

İlk derece mahkemesi davanın kabulüne karar verirken iki gerekçeye dayanmıştır. Bunlardan birincisi belediyelerin kuruluşu, organları, yönetimi, görev ve yetki ile çalışma usul ve esaslarını belirleyen 5393 sayılı Belediye Kanununda Belediye Meclisinin görev ve sorumluluklarını düzenleyen m. 18'de, kurulan ortaklıklara veya Belediyenin bağlı kuruluşlarına temsilci atama yetkisinin belediye meclisinde olduğuna dair bir düzenleme olmadığı, aynı yasa m. 37'de de belediye başkanının belediye idaresinin başı ve temsilcisi olarak tanımlandığı, m. 38'de de belediye başkanının görev ve yetkilerinin sayıldığı, buna göre Belediye idaresini Belediye Başkanının temsil edeceği ve temsilci değişikliğine ait Belediye meclisinin karar alma yetkisinin olmadığıdır. Yani davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ileri sürdüğü gibi belediye meclisinin bu konuda kanunda tanımlanmış açık bir görevi ve yetkisi bulunmamaktadır.

İlk derece mahkemesinin dayandığı ikinci gerekçe ise hukukun evrensel ilkelerinden normlar hiyerarşisi kuralıdır. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü Belediye Kanunundaki hükümleri uygulanması gerekirken bu hükümlerle çelişen T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nün 15/05/2019 tarihli Bakanlık görüşünü uygulayarak normlar hiyerarşisinde üst normun alt norma olan üstünlüğü ilkesini ihlal ettiğini gerekçe göstermiştir.

VI. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİNİN UYUŞMAZLIK KONUSUNU TESPİTİ VE GEREKÇESİ:

İstanbul BAM öncelikle davaya konu 01.07.2019 tarihli davalı kurum işleminde, tescil işleminin yapılması için belediye meclis kararının sunulması gerektiği gerekçesiyle tescil talebinin yerine getirilmemesini sonucu itibariyle tescil talebinin reddi olarak kabul etmiştir. Bu hukuki durum tespitinden sonra da 6102 sayılı TTK m. 34’e göre sicil müdürlüğünün her türlü kararına karşı itiraz davası açılabileceği tespit edilerek ilk derece mahkemesinin davanın hukuki nitelendirmesi ile ilgili tespitini onamıştır.

İstanbul BAM dava konusu maddi vakıayı ilk derece mahkemesi gibi davacı şirketin yönetim kurulu üyesi olan belediye tüzel kişiliğinin yönetim kurulundaki temsilcisinin belediye başkanı tarafından mı yoksa belediye meclisi tarafından mı seçilmesi gerektiği olarak tespit etmiş, bu maddi vakıanın yanına buna bağlı olarak da davacının yönetim kurulu kararını ticaret siciline tescilinin gerekip gerekmediğini de eklemiştir.

İstanbul BAM verdiği istinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilk derece mahkemesi ile aynı hukuki gerekçeyi göstermiştir. İlk derece mahkemesinin kararında belirttiği gerekçeye ek olarak 5393 sayılı Belediye Kanunundaki belediye meclisinin yetkilerinin sınırlı sayıda / tadadi olarak belirlendiği bu nedenle de belediye meclisine karar alma yetkisi verilmeyen her türlü konudaki görev ve yetkinin belediye başkanına ait olduğu tespitinde de bulunmuştur. Dolayısıyla belediye meclisinin yetkilerinin sınırlı sayı ilkesine göre belirlenmiş olması nedeniyle yorum yoluyla da olsa genişletilemeyeceğini tespit etmiştir.

Davanın esası ile ilgili olmamakla birlikte usul hukuk açısından BAM önemli bir tespitte daha bulunmuştur. 2004 sayılı İİK m. 36’ya göre kesinleşmeden icra edilebilecek kararların icrasının durdurulmasına dair bir hukuki imkân getirilmiş ise de kesinleşmeden icra edilemeyecek kararların ihtiyati tedbir yoluyla icrasını sağlayacak bir hukuki yol düzenlenmediğinden ihtiyati tedbir kararının reddine karar vermiştir.

VII. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN ONAMA GEREKÇESİ:

Yargıtay 11. HD ilk derece mahkemesi ve İstanbul BAM kararlarına yollama yaptıktan sonra temyiz edilen İstanbul BAM 14 HD kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle onanmasına karar vererek her iki yar yerinin de gerekçelerini onamıştır.

VIII. İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARI:

T.C.

İSTANBUL

7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO       : 2019/423 Esas

KARAR NO  : 2019/701

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; "müvekkili Esenyurt Belediyesi Personel Anonim Şirketi 5393 sayılı Belediye Kanununa göre belediyelerin " kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre şirket kurabilir " amir hükmü ve 375 sayılı KHK nın ek madde 20 çerçevesinde personel istihdamına yönelik özel olarak kurulan yaklaşık üçbin kişilik istihdama sahip TTK hükümlerine tabi anonim şirkettir. Bu bağlamda müvekkil yirket 25/04/2018 tarihinde genel kurulunu gerçekleştirmiş, bu genel kurul 29/05/2018 tarihi 9588 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edilmiştir. Söz konusu genel kurul tarafından TTK 359 Mad.göre Esenyurt Belediye Başkanlığı'nın tüzel kişiliği ve iki gerçek şahıs şirkette yönetim kurul üyesi olarak seçilmiştir. Davamızın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 01/07/2019 tarihli, 02/07/2019 da tebliğ aldığımız ve gerekçeli olarak 04/07/2019 tarihli, 84329644/81028-142861 sayılı yazısı ile " Tüzel ... Kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenecek kişinin seçiminde de karar verme yetkisinin Belediye meclisinde olduğu değerlendirilmektedir. " şeklindeki görüş uyarınca başvurumuzun iadesine ilişkin kararın iptaline, 26/06/2019 tarih ve 2019/3 sayılı yönetim kurulu kararımızın, tüm evraklarımızın tam ve eksiksiz olması da dikkate alınarak, tescil ve ticaret sicil gazetesinde ilanına " yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; "Davaya konu tescili geri çevrilen başvuruya ilişkin olarak, Ticaret Sicili Yönetmeliği mad.35 gereğince ve bu hükümde belirtildiği şekilde bir ret kararı yazılmadığı, öncelikle belirtilmeli ve bu bakımından da dava usulden reddedilmelidir. Müvekkil sicil müdürlüğü ticaret siciline tescil konusundaki talepleri, ilgili kanun ve ikincil düzenlemelerin kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip, sonuca bağlar, yani yargı merci gibi hareket edemez. Dava konusu olayda da müvekkil sicil müdürlüğü, mevzuata uygun bir biçimde hareket etmiştir. Müvekkil yönünden açılan davanın reddine " yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, Esenyurt Belediyesi kayıtları celp edilmiştir.

Dava, TTK’nın 34. maddesi gereğince ticaret sicil müdürlüğü kararına itiraza ilişkindir.

Dava 05/07/2019 tarihinde açılmış olmakla TTK 34/1 mad. gereğince süresinde açılmıştır.

Davacı şirketin Belediye Kanunun amir hükmü ve 375 sayılı KHK'nın 20.ek maddesi uyarınca kurulan Anonim şirket olup şirketin tek pay sahibi olan Esenyurt Belediye Başkanlığı'nın yönetim kurulu üyesi olduğu, şirket tarafından 24/06/2019 tarihinde 2019/3 sayılı olarak alınan yönetim kurulu kararının davalı kurumdan tescilinin talep edildiği, yapılan yazışmalar neticesi İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 04/07/2019 tarihli kararı ile "genel düzenleyici işlem mahiyetindeki 15/05/2019 tarihli genelge ekinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yazısına göre belediye veya bağlı kuruluşların sahip veya ortağı oldukları belediye şirketlerinin genel kurulunda temsil edecek kişilerin belediye meclisi kararıyla belirlenmesi gerektiği, Esenyurt Belediye Başkanlığı'nın temsilci değişikliğine ilişkin Belediye Meclisi kararı gerektiği gerekçesi ile tescil talepli dilekçenin iade edildiği ve işlemin yapılmadığı anlaşılmıştır.

Somut davada uyuşmazlık, 31/03/2019 tarihli mahalli idareler seçiminden sonra Esenyurt Belediye Başkanı'nın değişmiş olması, 14/04/2019 tarihinde yeni Belediye Başkanının göreve başlamış olmasına rağmen tescil işlemlerinde temsilci değişikliğine ilişkin Belediye meclisi kararı gerekip gerekmediği noktasındadır.

Belediyelerin kuruluşu, organları, yönetimi, görev ve yetki ile çalışma usul ve esasları 5393 sayılı Belediye Kanununda düzenlenmiştir. Belediye meclisinin görev ve sorumlulukları Kanunun 18.mad'de, Belediye Başkanının görev ve yetkileri ise 38.mad'de düzenlendiği, 18.mad'nin incelenmesinde kurulan ortaklıklara veya Belediyenin bağlı kuruluşlarına temsilci atama yetkisinin belediye meclisinde olduğuna dair bir düzenleme olmadığı, Kanunun 37.mad'de belediye başkanının belediye idaresinin başı ve temsilcisi olarak tanımlandığı,38 mad'de görev ve yetkilerinin sayıldığı, buna göre Belediye idaresini Belediye Başkanı temsil edeceği ve temsilci değişikliğine ait Belediye meclisinin karar alma yetkisinin olmadığı anlaşılmış Anayasada belirtilen normlar hiyerarşinin uygulanarak yukarıda açıklanan Belediye Kanununa ait amir hükümler uygulanması gerekirken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nün 15/05/2019 tarihli Bakanlık görüşüne üstünlük tanınmasının Anayasaya ve hukuka aykırılık taşıdığı tüm bu nedenlerle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 04/07/2019 tarihli iade ve ret kararının iptali ile Yönetim Kurulu kararının tesciline ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Davanın KABULÜNE,

İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 04/07/2019 tarih 84329644/81028-142861 sayılı başvurunun iadesi ve reddine ilişkin kararın İPTALİNE, 24/06/2019 tarih ve 2019/3 sayılı yönetim kurulu kararının TESCİLİNE ve tescilin Ticaret Sicil Gazetesinde İLANINA,

2-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,

3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 2.725,00-TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

4-Davacı tarafından yapılan toplam 148,60-TL'nin (44,40-TL BVH, 6,40-TL VH, 44,40-TL Peşin Harç, 53,40-TL Tebliğ Gideri) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

5-Davacı tarafça yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/10/2019

IX. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HD KARARI:

T.C.

İSTANBUL

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

14. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO   : 2020/608

KARAR NO  : 2020/869

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

İ S T İ N A F   K A R A R I

Taraflar arasında görülen ticaret sicil müdürlüğünün işlemine itiraz davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Esenyurt Belediyesi Personel Anonim Şirketi'nin 5393 sayılı Belediye Kanunu'na göre belediyelerin  kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre şirket kurabileceğine dair  amir hükmü ve 375 sayılı KHK'nın ek 20.maddesi çerçevesinde personel istihdamına yönelik özel olarak kurulan yaklaşık üç bin kişilik istihdama sahip TTK hükümlerine tabi anonim şirket olduğunu, bu bağlamda müvekkil şirketin 25/04/2018 tarihinde genel kurulunu gerçekleştirmiş olup bu genel kurulda alınan kararların 29/05/2018 tarihi 9588 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde tescil ve ilan edildiğini, söz konusu genel kurul tarafından TTK 359. maddesine göre Esenyurt Belediye Başkanlığının tüzel kişiliği ve iki gerçek kişinin Şirket'in yönetim kurul üyesi olarak seçildiğini, genel kurulda şirket yönetim kurulu üyeliğine seçilen Belediye tüzel kişiliğini yönetim kurulunda temsil etmek üzere belediye başkanın görevlendirildiğine dair belediye başkanlığı kararı üzerine, şirket yönetim kurulunun 2019/3 saylı, 24.06.2019 tarihli kararıyla Belediye Başkanı Kemal Bozkurt'un Esenyurt Belediye Başkanlığını şirket yönetim kurulunda temsil etmesine karar verilerek bu kararın ticaret siciline tescil ve ilanı istemiyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurulduğunu, davalı sicil müdürlüğünün bu talebi 01.07.2019 tarihli kararla, "Yönetim kurulu olan Esenyurt Belediye Başkanlığının temsilci değişikliğine ait belediye meclis kararı eklenmeli" gerekçesiyle reddettiğini, bu kara üzerine davalı kuruma başvurarak yasal hakların kullanılacağının bildirildiğini, davalı kurumun bu dilekçeye cevaben verdiği 04.07.2019 tarihli cevabi yazıda ret kararını T.C. Ticaret Bakanlığının 15.05.2019 tarih ve 44345462 sayılı yazısı ve T.C. Çevre ve Şehircilik bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünün 14.05.2019 tarih ve 44335722 sayılı görüşü uyarınca bu konuda belediye meclisi kararı sunulması gerektiği gerekçesiyle tescil talebinin reddedildiğini bildirdiğini, oysa yönetim kurulunda davacı belediyeyi temsil edecek kişiyi belirleme yetkisinin belediye meclisine değil, belediye başkanına ait olduğunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 37. maddesi uyarınca belediye başkanının belediye idaresinin başı ve temsilcisi olduğunu, aynı Kanun'un 18. Maddesinde belediye meclisinin görev ve yetkilerinin sınırlı olarak sayıldığını, bu yetkiler arasında belediyenin ortağı olduğu şirketlere yönetim kurulu üyesi belirleme yetkisinin bulunmadığını, bu yetkinin belediye başkanına ait olduğunu, davalı kurumun ret işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 01/07/2019 tarihli, 02/07/2019 da tebliğ edilen ve gerekçeli olarak 04/07/2019 tarihli, 84329644/81028-142861 sayılı yazısı ile " Tüzel ... Kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenecek kişinin seçiminde de karar verme yetkisinin Belediye meclisinde olduğu değerlendirilmektedir. " gerekçesiyle başvurunun iadesine ilişkin kararın iptaline, 26/06/2019 tarih ve 2019/3 sayılı yönetim kurulu kararının tescil ve ticaret sicil gazetesinde ilanına, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili savunmasında özetle; davaya konu tescili geri çevrilen başvuruya ilişkin olarak, Ticaret Sicili Yönetmeliği m.35 gereğince ve bu hükümde belirtildiği şekilde bir ret kararı yazılmadığını, bu bakımından da davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili sicil müdürlüğünün ticaret siciline tescil konusundaki talepleri, ilgili kanun ve ikincil düzenlemelerin kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip, sonuca bağladığını, yani yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, dava konusu olayda da müvekkil sicil müdürlüğünün mevzuata uygun bir biçimde hareket ettiğini, müvekkil yönünden açılan davanın haksız olduğunu belirterek, davanın reddine ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen istinafa konu ilamda; "...Somut davada uyuşmazlık, 31/03/2019 tarihli mahalli idareler seçiminden sonra Esenyurt Belediye Başkanı'nın değişmiş olması, 14/04/2019 tarihinde yeni Belediye Başkanının göreve başlamış olmasına rağmen tescil işlemlerinde temsilci değişikliğine ilişkin Belediye meclisi kararı gerekip gerekmediği noktasındadır.

Belediyelerin kuruluşu, organları, yönetimi, görev ve yetki ile çalışma usul ve esasları 5393 sayılı Belediye Kanununda düzenlenmiştir. Belediye meclisinin görev ve sorumlulukları Kanunun 18.mad'de, Belediye Başkanının görev ve yetkileri ise 38.mad'de düzenlendiği, 18.mad'nin incelenmesinde kurulan ortaklıklara veya Belediyenin bağlı kuruluşlarına temsilci atama yetkisinin belediye meclisinde olduğuna dair bir düzenleme olmadığı, Kanunun 37. mad'de belediye başkanının belediye idaresinin başı ve temsilcisi olarak tanımlandığı,38 mad'de görev ve yetkilerinin sayıldığı, buna göre Belediye idaresini Belediye Başkanı temsil edeceği ve temsilci değişikliğine ait Belediye meclisinin karar alma yetkisinin olmadığı anlaşılmış Anayasada belirtilen normlar hiyerarşinin uygulanarak yukarıda açıklanan Belediye Kanununa ait amir hükümler uygulanması gerekirken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nün 15/05/2019 tarihli Bakanlık görüşüne üstünlük tanınmasının Anayasaya ve hukuka aykırılık taşıdığı tüm bu nedenlerle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 04/07/2019 tarihli iade ve ret kararının iptali ile Yönetim Kurulu kararının tesciline ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle, Davanın KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 04/07/2019 tarih 84329644/81028-142861 sayılı başvurunun iadesi ve reddine ilişkin kararın İPTALİNE, 24/06/2019 tarih ve 2019/3 sayılı yönetim kurulu kararının TESCİLİNE ve tescilin Ticaret Sicil Gazetesinde İLANINA karar verilmiştir.

Bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF BAŞVURU NEDENLERİ

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;

Davaya konu edilen tescil başvurusu hakkında verilmiş bir ret kararı bulunmadığını, sadece belediye meclis karına ilişkin eksikliğin giderilmesinin istendiğini, ortada verilmiş bir ret kararı bulunmadığından, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini,

Müvekkili kurumun dava konusu işleminin dayanağının Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 24.04.2019 tarihli, 43742444 sayılı görüş yazısında belirtilen 15.05.2019 tarihli görüş yazısına dayandığından ve davada bu idari işlemin değerlendirilmesi gerektiğinden, davaya bakma görevinin idari yargı mercilerine ait olması nedeniyle, kararı veren mahkemenin görevsiz olduğunu, yani, davacının bu davdaki iddialarının özünü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görüş yazısının hukuka aykırı olduğuna dair iddiaların oluşturduğunu, bunun denetim yerin de idari yargı mercileri olduğunu,

Müvekkili kurumun tescil taleplerinin yasa ve mevzuata uygun olup olmadığını denetlemekle yükümlü olduğunu, davacının tescil talebinin Ticaret Bakanlığının 15.05.2019 tarih ve E00044345462 sayılı yazısı ekinde sunulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünün 14.05.2019 tarih ve 44335722 sayılı görüş yazısına dayalı olarak talebin geri çevrildiğini, Bakanlığın bu görüş yazısına göre, belediye tüzel kişiliğin şirket yönetim kurulunda kim tarafından temsil edileceğini belirleme yetkisinin belediye başkanına değil, belediye meclisine ait olduğunun belirtildiğini,

Davacının hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği hukuki işlemin hukuka uygunluk karinesine tabi olup bu işlem yürürlükte olduğu sürece uygulanması gerektiğini, müvekkili kurumun Bakanlığın talimatlarıyla bağlı bir idari kurum olduğunu, bu idari işlemleri sorgulama ve uygulamama yetkisinin bulunmadığını, müvekkilinin bir mahkeme gibi hareket etme yetkisinin bulunmadığını,

TTK ve belediye mevzuatı uyarınca, yönetim kurulu üyesi olan belediyeyi yönetim kurulunda temsil edecek kişinin belirlenmesi gerektiğini, Belediye Kanunu'nun 37. maddesinde açık bir düzenleme bulunmaması nedeniyle diğer hükümlerle birlikte sonuca gidilmesi gerektiğini, Kanun'un 38. maddesinde belediye başkanına verilen temsil yetkisinin sınırlı bir temsil yetkisi olduğunu, bu maddeye dayanılarak yönetim kurulundaki temsilcinin belirlenemeyeceğini, bu durumda Bakanlığın görüş yazındaki görüşün isabetli olup yetkinin belediye meclisine ait olduğunun kabulü gerektiğini, TTK'nın 359. maddesinin 5. fıkrasındaki düzenlemenin de bu yorumu desteklediğini,

Müvekkili kurulun davanın açılmasına sebebiyet de vermediğini, bu nedenle yargılama giderlerinden de sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını,

Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davacı şirket vekili, istinafa cevap dilekçesinde özetle; davadaki iddialarını tekrarlayarak istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini ve ayrıca, ortaya çıkan mağduriyetin giderilmesi için istinaf incelemesinin ivedilikle yapılmasını, ihtiyati tedbir yoluyla kararın kesinleşmesi beklenmeden sicile tescil kararı verilmesini istemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE

Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK'nın 34. maddesi uyarınca ticaret sicil müdürlüğünün kararına itiraza ilişkindir.

İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle itirazın (davanın) kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Davalı vekili, davaya bakma görevinin idari yargı mercilerine ait olduğu gerekçesiyle yargı yolu itirazında bulunmuş ise de TTK'nın 34. maddesi uyarınca davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkeme sicil yeri asliye ticaret mahkemeleri olduğundan, yargı yoluna ilişkin itiraz ve bu konudaki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.

Davalı vekili, davaya konu işlemin ret kararı niteliğinde olmadığını, bu nedenle dava koşulunun bunulmadığını ileri sürmüştür. Davaya konu 01.07.2019 tarihli davalı kurum işleminde, tescil işleminin yapılması için belediye meclis kararının sunulması gerektiği gerekçesiyle tescil talebinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Bu işlem, sonucu itibariyle tescil talebinin reddi niteliğindedir. Kaldı ki TTK'nın 34. maddesi uyarınca, sicil müdürlüğünün her türlü kararına karşı itiraz davası açılabileceği belirtilmiş olup; davalı vekilinin dava şartı bulunmadığına dair istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.

İstinaf incelemesi açısından taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, davacı şirketin yönetim kurulu üyesi olan belediye tüzel kişiliğinin yönetim kurulundaki temsilcisinin belediye başkanı tarafından mı yoksa belediye meclisi tarafından mı seçilmesi gerektiği, buna bağlı olarak da davacının yönetim kurulu kararını ticaret siciline tescilinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

TTK'nın 359/2. maddesi uyarınca, bir tüzel kişi yönetim kuruluna üye seçildiği takdirde, tüzel kişiyle birlikte, tüzel kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenen bir gerçek kişi de tescil ve ilan olunur; ayrıca, tescil ve ilanın yapılmış olduğu, şirketin internet sitesinde hemen açıklanır. Tüzel kişi adına, sadece bu tescil edilmiş kişi toplantılara katılıp oy kullanabilir. Aynı maddenin 3. fıkrasına göre, Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin pay sahibi olduğu şirketlerde, sayılan tüzel kişiler veya bunların gerçek kişi temsilcileri yönetim kuruluna seçilebilir. Yönetim kurulu üye sayısı ikiden fazla olan şirketlerde üyelerin tamamının aynı kamu tüzel kişisinin temsilcisi olmaması şartıyla kamu tüzel kişisini temsilen birden fazla gerçek kişi yönetim kuruluna seçilebilir.

Bu yasal düzenleme kapsamında, davacı şirketin daha önce yapılmış olan ve Ticaret Sicil Gazetesi (TSG)'nin 29.05.2018 tarihli, 9588 sayılı nüshasında yayınlanan genel kurul karanın 53. maddesiyle, davacı şirket yönetim kuruluna gerçek kişiler Fatih Çiğdem ve Esengül Alkan ile tüzel kişi Esenyurt Belediye Başkanlığının seçildiği, aynı tarihli TSG'nde yayınlanan şirket yönetim kurulu kararı uyarınca belediye tüzel kişiliğini temsilen ve yönetim kurulu başkanı sıfatıyla o zamanki belediye başkanının tescil edildiği anlaşılmaktadır. Yerel seçimler sonucu belediye başkanının değişmesi üzerine, yönetim kurulunda belediye tüzel kişiliğini temsil etmek üzere belediye başkanı Kemal Deniz Bozkurt'un belirlenmesine dair 25.11.2019 tarihli belediye başkanlığı kararının alındığı, bu karar üzerine toplanan davacı şirket yönetim kurulunun, tescil talebine konu 24.06.2019 tarihli, 2019/3 sayılı kararı alarak, yönetim kurulu üyesi olan Esenyurt Belediye Başkanlığını temsil etmek üzere belediye başkanı Kemal Deniz Bozkurt'un temsilci olduğuna ve bu kararın ticaret siciline tescil ve ilanına karar verildiği, bu kararın tescili talebinin davalı kurum tarafından reddi üzerine iş bu istinaf incelemesine konu itiraz davasının açıldığı anlaşılmaktadır.

Davalı kurum, yönetim kurulu kararını tescili talebini, T.C. Ticaret Bakanlığının 15.05.2019 tarihli yazısı ekinde sunulan T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünün 14.05.2019 tarih ve 44335722 sayılı görüş yazısına dayanarak reddettiği anlaşılmaktadır. Davalı kurum, 04.07.2019 tarihinde davacıya verdiği cevabi yazıda bu hususu açıklamıştır. Davalı kurumun ret gerekçesi yaptığı Bakanlık görüş yazısında, davacı şirket yönetim kurulunda üye olan belediye tüzel kişiliğini temsil edecek kişinin belediyenin karar organı olan belediye meclisi tarafından belirlenmesi gerektiği, belediye başkanın bu konuda karar alma yetkisinin bulunmadığının değerlendirildiği bildirilmektedir.

Bakanlığın anılan görüş yazısının sadece yorumdan ve görüş bildirmeden ibaret olduğu, davalı kurumu işlem yapmaya zorlayan bir idari işlem niteliğinde olmadığı, kanuni düzenlemenin yorumlanmasından ibaret bir görüş yazısı olduğu anlaşılmaktadır. TTK'nın 32. maddesi uyarınca sicil müdürü, tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını kendisi incelemekle yükümlüdür. Sicil müdürlüğünce, tescil talebinin, ilgili kanun ve yönetmelik hükümlerine göre değerlendirilip sonuçlandırılması gerekir.

Bu durumda kanuni düzenlemeler uyarınca, davacının tescil talebinin hukuka uygun olup olmadığının ortaya konulması gerekir:

5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 18. maddesinde belediye meclisinin yetkileri sayılmış olup bu görevler arasında, belediyenin ortağı olduğu şirketlerde belediye tüzel kişiliğinin temsilcisini seçme/atama yetkisi bulunmamaktadır. Maddenin (i) bendinde, belediye meclisine verilen "Bütçe içi işletme ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununa tâbi ortaklıklar kurulmasına veya bu ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artışına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar vermek." yetkisinin,  belediyenin ortağı olduğu şirketlerde belediye tüzel kişiliğinin temsilcisini seçme/ atama yetkisini kapsamadığı açıktır.

Aynı Kanun'un 37. maddesindeki düzenlemeye göre belediye başkanı, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir. Aynı Kanun'un 38. maddesinde belediye başkanının görev ve yetkileri düzenlenmiştir. Bu maddenin (a) bendi uyarınca belediye teşkilâtının en üst amiri olarak belediye teşkilâtını sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumak, maddenin (p) bendi uyarınca kanunlarla belediyeye verilen ve belediye meclisi veya belediye encümeni kararını gerektirmeyen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak belediye başkanın görev ve yetkileri arasında düzenlenmiştir.

Bu maddeler birlikte değerlendirildiğinde, Kanun'un belediye meclisinin görev ve yetkilerini sınırlı olarak saydığı, kanunda belediye meclisine karar alma yetkisi verilmeyen her türlü konudaki görev yetkinin belediye başkanına ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, belediye tüzel kişiliğinin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirketlerde, yönetim kurulunda belediye tüzel kişiliğini temsile yetkili kişiyi belirleme yetkisinin belediye başkanına ait olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, davalı sicil müdürlüğünce, davaya konu yönetim kurulu kararının tescili talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi, yani tescilden kaçınılması, yasal düzenlemeye aykırı olmuştur. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karar usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir.

Davacı vekili, davaya konu şirket yönetim kurulu kararının, mahkeme kararı kesinleşmeden ihtiyati tedbir yoluyla tesciline karar verilmesini istemişse de bu konuda ihtiyati tedbir kararı verilmesi hukuken mümkün görülmemiştir. Hukukumuzda İİK'nın 36. maddesiyle, kesinleşmeden icra edilebilecek kararların icrasının durdurulmasına dair bir hukuki imkân getirilmiş ise de kesinleşmeden icra edilemeyecek kararların ihtiyati tedbir yoluyla icrasını sağlayacak bir hukuki yol düzenlenmemiştir. TTK'nın 32/4. maddesindeki geçici tescile ise sadece sicil müdürlüğü karar verebilecek olup mahkemenin verebileceği bir geçici hukuki koruma kararı olarak değerlendirilemez.

Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.

KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,

2-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine

3-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,

4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi  üzerinde bırakılmasına,

5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,

6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;

HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere olarak karar verildi. 10.09.2020

KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır. 

X. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ KARARI:

T.C.

YARGITAY

11. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2020/7457

KARAR NO  : 2022/1823     Y A R G I T A Y   İ L A M I           

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31.10.2019 tarih ve 2019/423 E- 2019/701 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.09.2020 tarih ve 2020/608 E- 2020/869 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Nuray Karakuzu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, davacı şirketin Esenyurt Belediye Başkanlığı’na ait olduğunu, 25/04/2018 tarihli genel kurul tarafından TTK 359. maddesine göre Esenyurt Belediye Başkanlığı'nın tüzel kişiliği ve iki gerçek kişinin şirketin yönetim kurul üyesi olarak seçildiğini, genel kurulda şirket yönetim kurulu üyeliğine seçilen belediye tüzel kişiliğini yönetim kurulunda temsil etmek üzere belediye başkanın görevlendirildiğine dair belediye başkanlığı kararı üzerine şirket yönetim kurulunun 2019/3 saylı, 24.06.2019 tarihli kararıyla Belediye Başkanı Kemal Bozkurt'un Esenyurt Belediye Başkanlığı'nı şirket yönetim kurulunda temsil etmesine karar verilerek bu kararın ticaret siciline tescil ve ilanı istemiyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne başvurulduğunu, davalı sicil müdürlüğünün bu talebi 01.07.2019 tarihli kararla temsilci değişikliğine ait belediye meclis kararı eklenmeli gerekçesiyle reddettiğini, bu karar üzerine davalı kuruma başvurarak yasal hakların kullanılacağının bildirildiğini, davalı kurumun bu dilekçeye cevaben verdiği 04.07.2019 tarihli cevabi yazıda T.C. Ticaret Bakanlığı'nın 15.05.2019 tarih ve 44345462 sayılı yazısı ve T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nün 14.05.2019 tarih ve 44335722 sayılı görüşü uyarınca bu konuda belediye meclisi kararı sunulması gerektiği gerekçesiyle tescil talebinin reddedildiğini bildirdiğini, oysa yönetim kurulunda davacı belediyeyi temsil edecek kişiyi belirleme yetkisinin belediye meclisine değil, belediye başkanına ait olduğunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 37. maddesi uyarınca belediye başkanının belediye idaresinin başı ve temsilcisi olduğunu, aynı Kanun'un 18. maddesinde belediye meclisinin görev ve yetkilerinin sınırlı olarak sayıldığını, bu yetkiler arasında belediyenin ortağı olduğu şirketlere yönetim kurulu üyesi belirleme yetkisinin bulunmadığını, bu yetkinin belediye başkanına ait olduğunu, davalı kurumun ret işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 04/07/2019 tarihli, 84329644/81028-142861 sayılı kararının iptaline, 26/06/2019 tarih ve 2019/3 sayılı yönetim kurulu kararının tescil ve Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili,  Ticaret Sicili Yönetmeliği m.35 gereğince ve bu hükümde belirtildiği şekilde bir red kararı yazılmadığını, bu bakımdan da davanın usulden reddi gerektiğini, ticaret sicil müdürlüğünün tescil konusundaki talepleri, ilgili kanun ve ikincil düzenlemelerin kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip sonuca bağladığını, yani yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, dava konusu olayda da mevzuata uygun bir biçimde hareket ettiğini, davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre,  uyuşmazlığın 31/03/2019 tarihli mahalli idareler seçiminden sonra Esenyurt Belediye Başkanı'nın değişmiş olması, 14/04/2019 tarihinde yeni belediye başkanının göreve başlamış olmasına rağmen tescil işlemlerinde temsilci değişikliğine ilişkin belediye meclisi kararı gerekip gerekmediği noktasında olduğu, belediyelerin kuruluşu, organları, yönetimi, görev ve yetki ile çalışma usul ve esaslarının düzenlendiği 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 18.maddesinde kurulan ortaklıklara veya Belediyenin bağlı kuruluşlarına temsilci atama yetkisinin belediye meclisinde olduğuna dair bir düzenleme olmadığı, yine 37.maddesinde belediye başkanının belediye idaresinin başı ve temsilcisi olarak tanımlandığı, 38. maddesinde görev ve yetkilerinin sayıldığı, buna göre belediye idaresini belediye başkanının temsil edeceği, temsilci değişikliğine ait belediye meclisinin karar alma yetkisinin olmadığının anlaşıldığı,  Anayasada belirtilen normlar hiyerarşisinin uygulanarak açıklanan Belediye Kanunu'na ait amir hükümler uygulanması gerekirken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nün 15/05/2019 tarihli Bakanlık görüşüne üstünlük tanınmasının Anayasaya ve hukuka aykırılık taşıdığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince, 5393 sayılı Belediyeler Kanunu’nun ilgili maddeleri değerlendirildiğinde, Kanun'un belediye meclisinin görev ve yetkilerini sınırlı olarak saydığı, kanunda belediye meclisine karar alma yetkisi verilmeyen her türlü konudaki görev yetkinin belediye başkanına ait olduğunun anlaşıldığı, bu durumda, belediye tüzel kişiliğinin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirketlerde, yönetim kurulunda belediye tüzel kişiliğini temsile yetkili kişiyi belirleme yetkisinin belediye başkanına ait olduğunun kabulünün gerektiği, davalı sicil müdürlüğünce, davaya konu yönetim kurulu kararının tescili talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin yani tescilden kaçınılmasının yasal düzenlemeye aykırı olduğu, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ:  Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 14/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder