SÜRÜCÜNÜN
SADECE KIRMIZI IŞIKTA GEÇMESİ
NEDENİYLE YÜZDE YÜZ ORANINDA KUSURLU
BULUNMASININ BAŞLI BAŞINA KASITLI YA DA AĞIR KUSURLU
OLDUĞU ANLAMINA GELMEYECEĞİ HAKKINDAKİ YARGITAY KARARININ
ELEŞTİRİSİ
I.
GİRİŞ:
Ülkemizdeki
tazminat davalarının önemli bir bölümünü trafik kazalarından
kaynaklı tazminat davaları oluşturmaktadır. Trafik kazalarının
önemli bir bölümünü de ışık ihlalleri oluşturmaktadır. Bu
makalemizde Yargıtay’ın sürücünün
sadece kırmızı ışıkta geçmesi nedeniyle yüzde yüz oranında
kusurlu bulunmasının başlı başına kasıtlı ya da ağır
kusurlu olduğu anlamına gelmeyeceği hakkındaki kararının
eleştirisini yapacağız.
II.
TRAFİK KAZALARINDA KASTİ HAREKET VE AĞIR KUSUR:
Trafik
kazalarında nelerin kasti hareket ve ağır kusur oldukları
mevzuatımızda sınırlı sayı ya da örnek olarak, eski dildeki
ifadesiyle tahdidi ya da tadadi olarak sayılmış değildir. Sadece
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
Genel Şartlarının “Zarar Görenlerin
Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu
Hakkı” başlıklı
B.4 maddesinde “Tazminatı gerektiren
olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin
kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş”
olması sigorta şirketine rücu etme hakkı olarak
tanınmıştır.
Bunun
dışında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun m. 84’de asli
kusur sayılan haller sınırlı sayı ilkesine göre belirlenmiştir.
Bu maddeye göre;
a)
Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurun dur
işaretinde geçme,
b)
Taşıt giremez trafik işareti bulunan karayoluna veya bölünmüş
karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit,
rampa ve bağlantı yollarına girme,
c)
İkiden fazla şeritli taşıt yollarında, karşı yönden gelen
trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme,
d)
Arkadan çarpma,
e)
Geçme yasağı olan yerlerde geçme,
f)
Doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma,
g)
Şeride tecavüz etme,
h)
Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama,
i)
Kaplamanın dar olduğu yerlerde geçiş önceliğine uymama,
j)
Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama,
k)
Yerleşim birimleri dışındaki karayolunun taşıt yolu üzerinde,
zorunlu haller dışında park etme veya duraklama ve her durumda
gerekli tedbirleri almama,
l)
Park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında
kurallara uygun olarak park edilmiş araçlara çarpma,
Halleri
asli kusurlu sayılmıştır.
Dolayısıyla
2918 sayılı KTK ile Karayolları
Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları
arasında terim birliği
bulunmamaktadır. Birinde asli kusur diğerinde ağır kusur kavramı
bulunmaktadır. Kasti hareket terimi ise 2918 sayılı KTK’nda yer
almamaktadır. Bu nedenle Karayolları
Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında
yer alan ağır kusur kavramını 2918 sayılı KTK’nda yer alan
asli kusur olarak kabul etmek yerinde olacaktır.
III.
YARGITAY’IN KARARININ ELEŞTİRİSİ:
Aşağıya
tam metnini aldığınız Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kararında
Yargıtay “Bilindiği üzere, ağır kusur kavramı özel
hukuk kavramı olup kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun
mevcudiyetini ifade eder. Dava konusu olayda ise davalı sigortalı
aracın sürücüsünün salt kırmızı ışıkta geçmesi nedeniyle
trafik kurallarına aykırı davranışı nedeniyle %100 kusurlu
bulunması, başlı başına kasıtlı yada ağır kusuru olduğu
anlamına gelmez.” tespitinde bulunmuştur.
Burada
dikkat edilmesi gereken ifade “salt kırmızı ışıkta
geçme” eylemidir. Çünkü 2918 sayılı KTK m. 84/II
“Ancak, kazada bu hareketlerden herhangi biri,
kazaya karışan araç sürücülerinden birden fazlası tarafından
yapılmış veya kaza bu hareketler dışında kurallarla,
yasaklamalara, kısıtlamalara ve talimatlara uyulmaması
nedenlerinden doğmuşsa, karayolunu kullananlar için kusur oranı
yönetmelikte belirtilen esaslara göre tespit edilir.”
hükmünü getirerek meydana gelen kazada asli kusur sayılan
durumların değişik olasılıklarının meydana gelebileceğini göz
önüne almış ve bu durumun kusurun belirlenmesinde
değerlendirilmesi gerektiğini yasa olarak belirlemiştir. Yasa
metninden anlaşılmaktadır ki eğer kaza birden fazla aracın
katıldığı bir kaza ise ve kazayı etkileyen başka etkenlerde
varsa bunları da dikkate alarak kusur durumu tespit edilmelidir.
Ancak böyle bir durum yoksa yani Yargıtay kararına konu olan somut
olaydaki gibi kaza “salt kırmızı ışıkta geçme”
nedeniyle
meydana gelmişse o takdirde 2918 sayılı KTK m. 84/I-a’da yer
alan “Kırmızı ışıklı trafik işaretinde
veya yetkili memurun dur işaretinde geçme”
kuralının ihlali nasıl olur da asli kusur, dolayısıyla
Karayolları
Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında
yer alan ismiyle
ağır kusur sayılmaz? Eleştirisini
yaptığımız Yargıtay kararı bu konuda gerekçe sunmamaktadır.
Kazanın
oluşumunda “salt kırmızı ışıkta geçme” eyleminden
başka bir etken söz konusu değilse kazayı yapanın asli/ağır
kusurlu sayılması bu durumda da sigorta şirketine Karayolları
Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının
“Zarar Görenlerin Haklarının Saklı
Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı”
başlıklı
B.4 maddesinde yer
alan “Tazminatı gerektiren olay,
sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti
bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş” olma
hükmü gereği rücu hakkı tanınması gerekir.
IV.
YARGITAY KARARI:
T.C.
YARGITAY17. Hukuk Dairesi
ESAS
NO : 2016/3422
KARAR
NO : 2016/6357 TARİH : 25/05/2016
Taraflar
arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda;
kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulü dair
verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz
edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı
vekili, 08.02.2012 tarihinde müvekkili sigorta şirketine zorunlu
mali sorumluluk sigorta poliçesi (ZMMS) ile sigortalı, davalı
Mustafa Ünver’e ait 07 CHJ 70 plakalı araç sürücünün mobese
kayıtlarına kırmızı ışık ihlali yaparak 07 CEH 77 plaklı
araca çarparak hasar verdiğini, müvekkili sigorta şirketinin
hasar bedelini ödediğini, müvekkilinin davalı sürücünün %100
ağır kusur sebebiyle rücu hakkı olduğunu, 3.776,00 TL’nin
30.05.2012 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile
birlikte davalıdan tahsiline tahsilini istemiştir.
Davalı
vekili, Sigorta Genel şartlarına göre davacının rücu hakkı
olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın
kısmen kabulü ile 3.500,00 TL’nin 30.05.2012 tarihinden itibaren
işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya
verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm
davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava,
trafik sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat
istemine ilişkindir.
ZMMS'de
sigortacının rücu hakkı, TTK’nin 1301/2 maddesi 2918 sayılı
KTK'nin 95/2 maddesi ile ZMSS poliçesi genel şartlarında
düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4.
maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına
katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya
alkollü olarak araç kullanmak istiap haddinin aşılması, aracın
çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi haller
sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir.
Bu tür
davalarda sigortacı, 2918 sayılı KTK'nin 95/2 maddesi uyarınca
tazminat yüklülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına
ilişkin halleri 3. kişilere karşı ileri sürümeyeceğinden zarar
görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu
sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın
kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi
sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Sözleşme ve yasa gereği
sigorta ettirenine karşı defi hakkı bulunan sigortacı bu hakka
dayanarak kendi sigortalısına dönebilmektedir.
Davacı
Işık Sigorta vekili, davalı Mustafa Ünver’e ait araç sürücünün
kırmızı ışık ihlali yaparak başka araca çarparak hasar
verdiğini, ZMSS poliçesi genel şartlarının 4/a maddesine göre
de, tazminatı gerektiren olay yani rizikonun işleten ya da
eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır
kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının zarar görene
ödeme yaptıktan sonra kendi sigortalısına rücu edebileceği
hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Görüldüğü
gibi, maddede tam kusurdan değil kasıt veya ağır kusurdan söz
edilmektedir.
Hükme
esas alınan bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün
kırmızı ışıklı trafik işaretinde geçme kuralını ihlal
etmesi nedeniyle kazanın meydana gelmesinde %100 oranında yani tam
kusurlu olduğu kabul edilmiş, mahkemece de bu nedenle davanın
kabulü cihetine gidilmiştir. Bilindiği üzere, ağır kusur
kavramı özel hukuk kavramı olup kasıt olmamakla beraber kasta
yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Dava konusu olayda ise
davalı sigortalı aracın sürücüsünün salt kırmızı
ışıkta geçmesi nedeniyle trafik kurallarına aykırı davranışı
nedeniyle %100 kusurlu bulunması, başlı başına kasıtlı yada
ağır kusuru olduğu anlamına gelmez. Üstelik böyle bir
durumda hasarın teminat dışında kaldığını ispat yükü
TTK'nin 1282.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Sigorta ettirene rücu sebepleri belirli olup davacı tarafından
diğer rücu sebepleri ileri sürülüp kanıtlanmadığına ve
mahkemenin kabul gerekçesi rücu sebeplerinden olmadığına göre
davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde
kabulüne şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan
harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine
25/05/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder