28 Aralık, 2018

SÜRÜCÜNÜN SADECE KIRMIZI IŞIKTA GEÇMESİ NEDENİYLE YÜZDE YÜZ ORANINDA KUSURLU BULUNMASININ BAŞLI BAŞINA KASITLI YA DA AĞIRKUSURLU OLDUĞU ANLAMINA GELMEYECEĞİ HAKKINDAKİ YARGITAYKARARININ ELEŞTİRİSİ


SÜRÜCÜNÜN SADECE KIRMIZI IŞIKTA GEÇMESİ NEDENİYLE YÜZDE YÜZ ORANINDA KUSURLU BULUNMASININ BAŞLI BAŞINA KASITLI YA DA AĞIR KUSURLU OLDUĞU ANLAMINA GELMEYECEĞİ HAKKINDAKİ YARGITAY KARARININ ELEŞTİRİSİ
I. GİRİŞ:

Ülkemizdeki tazminat davalarının önemli bir bölümünü trafik kazalarından kaynaklı tazminat davaları oluşturmaktadır. Trafik kazalarının önemli bir bölümünü de ışık ihlalleri oluşturmaktadır. Bu makalemizde Yargıtay’ın sürücünün sadece kırmızı ışıkta geçmesi nedeniyle yüzde yüz oranında kusurlu bulunmasının başlı başına kasıtlı ya da ağır kusurlu olduğu anlamına gelmeyeceği hakkındaki kararının eleştirisini yapacağız.

II. TRAFİK KAZALARINDA KASTİ HAREKET VE AĞIR KUSUR:

Trafik kazalarında nelerin kasti hareket ve ağır kusur oldukları mevzuatımızda sınırlı sayı ya da örnek olarak, eski dildeki ifadesiyle tahdidi ya da tadadi olarak sayılmış değildir. Sadece Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı B.4 maddesinde Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş” olması sigorta şirketine rücu etme hakkı olarak tanınmıştır.

Bunun dışında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun m. 84’de asli kusur sayılan haller sınırlı sayı ilkesine göre belirlenmiştir. Bu maddeye göre;

a) Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurun dur işaretinde geçme,

b) Taşıt giremez trafik işareti bulunan karayoluna veya bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit, rampa ve bağlantı yollarına girme,

c) İkiden fazla şeritli taşıt yollarında, karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme,

d) Arkadan çarpma,

e) Geçme yasağı olan yerlerde geçme,

f) Doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma,

g) Şeride tecavüz etme,

h) Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama,

i) Kaplamanın dar olduğu yerlerde geçiş önceliğine uymama,

j) Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama,

k) Yerleşim birimleri dışındaki karayolunun taşıt yolu üzerinde, zorunlu haller dışında park etme veya duraklama ve her durumda gerekli tedbirleri almama,

l) Park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında kurallara uygun olarak park edilmiş araçlara çarpma,

Halleri asli kusurlu sayılmıştır.

Dolayısıyla 2918 sayılı KTK ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları arasında terim birliği bulunmamaktadır. Birinde asli kusur diğerinde ağır kusur kavramı bulunmaktadır. Kasti hareket terimi ise 2918 sayılı KTK’nda yer almamaktadır. Bu nedenle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yer alan ağır kusur kavramını 2918 sayılı KTK’nda yer alan asli kusur olarak kabul etmek yerinde olacaktır.

III. YARGITAY’IN KARARININ ELEŞTİRİSİ:

Aşağıya tam metnini aldığınız Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kararında Yargıtay “Bilindiği üzere, ağır kusur kavramı özel hukuk kavramı olup kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Dava konusu olayda ise davalı sigortalı aracın sürücüsünün salt kırmızı ışıkta geçmesi nedeniyle trafik kurallarına aykırı davranışı nedeniyle %100 kusurlu bulunması, başlı başına kasıtlı yada ağır kusuru olduğu anlamına gelmez.” tespitinde bulunmuştur.

Burada dikkat edilmesi gereken ifade “salt kırmızı ışıkta geçme” eylemidir. Çünkü 2918 sayılı KTK m. 84/II Ancak, kazada bu hareketlerden herhangi biri, kazaya karışan araç sürücülerinden birden fazlası tarafından yapılmış veya kaza bu hareketler dışında kurallarla, yasaklamalara, kısıtlamalara ve talimatlara uyulmaması nedenlerinden doğmuşsa, karayolunu kullananlar için kusur oranı yönetmelikte belirtilen esaslara göre tespit edilir.” hükmünü getirerek meydana gelen kazada asli kusur sayılan durumların değişik olasılıklarının meydana gelebileceğini göz önüne almış ve bu durumun kusurun belirlenmesinde değerlendirilmesi gerektiğini yasa olarak belirlemiştir. Yasa metninden anlaşılmaktadır ki eğer kaza birden fazla aracın katıldığı bir kaza ise ve kazayı etkileyen başka etkenlerde varsa bunları da dikkate alarak kusur durumu tespit edilmelidir. Ancak böyle bir durum yoksa yani Yargıtay kararına konu olan somut olaydaki gibi kaza “salt kırmızı ışıkta geçme” nedeniyle meydana gelmişse o takdirde 2918 sayılı KTK m. 84/I-a’da yer alan “Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurun dur işaretinde geçme” kuralının ihlali nasıl olur da asli kusur, dolayısıyla Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yer alan ismiyle ağır kusur sayılmaz? Eleştirisini yaptığımız Yargıtay kararı bu konuda gerekçe sunmamaktadır.

Kazanın oluşumunda “salt kırmızı ışıkta geçme” eyleminden başka bir etken söz konusu değilse kazayı yapanın asli/ağır kusurlu sayılması bu durumda da sigorta şirketine Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı B.4 maddesinde yer alan Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş” olma hükmü gereği rücu hakkı tanınması gerekir.

IV. YARGITAY KARARI:

T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2016/3422
KARAR NO : 2016/6357
TARİH : 25/05/2016

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulü dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, 08.02.2012 tarihinde müvekkili sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi (ZMMS) ile sigortalı, davalı Mustafa Ünver’e ait 07 CHJ 70 plakalı araç sürücünün mobese kayıtlarına kırmızı ışık ihlali yaparak 07 CEH 77 plaklı araca çarparak hasar verdiğini, müvekkili sigorta şirketinin hasar bedelini ödediğini, müvekkilinin davalı sürücünün %100 ağır kusur sebebiyle rücu hakkı olduğunu, 3.776,00 TL’nin 30.05.2012 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline tahsilini istemiştir.

Davalı vekili, Sigorta Genel şartlarına göre davacının rücu hakkı olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile 3.500,00 TL’nin 30.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, trafik sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.

ZMMS'de sigortacının rücu hakkı, TTK’nin 1301/2 maddesi 2918 sayılı KTK'nin 95/2 maddesi ile ZMSS poliçesi genel şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir.

Bu tür davalarda sigortacı, 2918 sayılı KTK'nin 95/2 maddesi uyarınca tazminat yüklülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3. kişilere karşı ileri sürümeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Sözleşme ve yasa gereği sigorta ettirenine karşı defi hakkı bulunan sigortacı bu hakka dayanarak kendi sigortalısına dönebilmektedir.

Davacı Işık Sigorta vekili, davalı Mustafa Ünver’e ait araç sürücünün kırmızı ışık ihlali yaparak başka araca çarparak hasar verdiğini, ZMSS poliçesi genel şartlarının 4/a maddesine göre de, tazminatı gerektiren olay yani rizikonun işleten ya da eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının zarar görene ödeme yaptıktan sonra kendi sigortalısına rücu edebileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır.

Görüldüğü gibi, maddede tam kusurdan değil kasıt veya ağır kusurdan söz edilmektedir.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün kırmızı ışıklı trafik işaretinde geçme kuralını ihlal etmesi nedeniyle kazanın meydana gelmesinde %100 oranında yani tam kusurlu olduğu kabul edilmiş, mahkemece de bu nedenle davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Bilindiği üzere, ağır kusur kavramı özel hukuk kavramı olup kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Dava konusu olayda ise davalı sigortalı aracın sürücüsünün salt kırmızı ışıkta geçmesi nedeniyle trafik kurallarına aykırı davranışı nedeniyle %100 kusurlu bulunması, başlı başına kasıtlı yada ağır kusuru olduğu anlamına gelmez. Üstelik böyle bir durumda hasarın teminat dışında kaldığını ispat yükü TTK'nin 1282.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Sigorta ettirene rücu sebepleri belirli olup davacı tarafından diğer rücu sebepleri ileri sürülüp kanıtlanmadığına ve mahkemenin kabul gerekçesi rücu sebeplerinden olmadığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde kabulüne şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 25/05/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder