23 Mart, 2017

ZİLYETLİĞİN KORUNMASI VE ZİLYETLİĞE HAKLILIK DAVALARININ GÖREV YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ


ZİLYETLİĞİN KORUNMASI VE ZİLYETLİĞE HAKLILIK
DAVALARININ GÖREV YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

I. GİRİŞ:

Sulh hukuk mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemelerinin görev ayrımı yeni HMK m. 2 ve 4’e göre belirlenmiştir. Ancak zilyetlik ile ilgili davalarda görev konusunda anlaşmazlık bulunmakta ve farklı uygulamalar ortaya çıkmaktadır. Bu makalemizde birbiriyle karıştırılan iki dava türünün görev yönünden incelenmesini yapacağız.

II. ZİLYETLİĞİN KORUNMASI DAVALARI:

Zilyetliğin korunması davaları 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 982, 983 ve 984’üncü maddelerinde düzenlenmiştir. TMK’nın “Zilyetliğin Gasbında Dava Hakkı” başlıklı 982’inci maddesi;

Başkasının zilyet bulunduğu bir şeyi gasbeden kimse, o şey üzerinde üstün bir hakka sahip olduğunu iddia etse bile onu geri vermekle yükümlüdür.

Davalı, o şeyi davacıdan geri almasını gerektirecek üstün bir hakka sahip olduğunu derhal ispat ederse onu geri vermekten kaçınabilir.

Dava, şeyin geri verilmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur.”

hükmünü içermektedir.

Bu maddeye göre zilyetliğin korunmasında temel etken başkasının zilyetliğinde olan bir malın başkası tarafından gasp edilmesi eyleminin bulunmasıdır. Zilyetlik üzerinde bir tartışma ya da anlaşmazlık bulunmasından çok zilyetliğin “gasp” yani zorla zilyedin elinden alınması durumu söz konusudur. Malı eylemin öncesinde elinde bulunduran gerçek hak sahibi zilyettir ve gasp eden de bu zilyetliğe itiraz ederek ya da etmeksizin malı gerçek zilyedin elinden zor kullanarak almaktadır. Bu durumda açılacak davalara “zilyetliğin korunması davaları” denilmektedir ve aynı yasanın 984’üncü maddesine göre iki aylık ve bir yıllık hak düşürücü süreye bağlıdırlar. Bu davalarda görevli mahkemeler 6100 sayılı HMK m. 4/I-c hükmüne göre sulh hukuk mahkemeleridir.

III. ZİLYETLİĞE HAKLILIK DAVALARI:

Zilyetliğe haklılık davaları ya da diğer adı ile zilyetliğe istihkak davası ya da zilyetliğin iadesi davası ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 985 ve devamı maddelerine göre açılan ve çoğunlukla da mülkiyet karinesine dayalı zilyetlik iddiasında bulunulan davalardır. Bu davalarda zilyet olunan mal zilyetliğin korunması davalarından farklı olarak üstün hak sahibi olduğu karinesine dayanır. Her ne kadar “gasp” durumu saklı tutulmuşsa da bu davalarda korunan zilyetlik fiili zilyetlikten çok iyiniyetli kazanıma bağlı zilyetliktir. Mülkiyet karinesine dayanılması dolayısıyla da mal varlığı değerleri ile ilgili olması nedeniyle de bu davalarda görevli mahkeme 6100 sayılı HMK m. 2 uyarınca asliye hukuk mahkemeleridir.

IV. SOMUT ÖRNEKLE KARŞILAŞTIRMA:

Bir kişinin otomobil kiralayan bir firmadan otomobil kiraladığını kabul edelim. Otomobilin zilyetliği kiralayana geçmiştir ve onun kullanımındadır. Bu otomobilin anahtarının kiralayanın izni olmaksızın ve zor kullanılarak gasp edildiğini ve otomobilin de alınarak götürüldüğünü kabul edelim. Bu durumda kiralayan kişi otomobil üzerinde kira sözleşmesi ile zilyetliğe sahip olması nedeniyle hak sahibi olduğunu iddia ederek zilyetliğinin korunmasına karar verilmesini isteyebilecektir. (konunun ceza hukuku yönüne girmiyorum) Bu davada görevli mahkeme salt zilyetliğin korunması esasına dayalı olması ve zilyetliğin gasp sonucu kaybedilmesi nedeniyle yani 4721 sayılı TMK m. 982 kapsamında zilyetliğin korunması söz konusu olduğundan sulh hukuk mahkemesi olacaktır.

Zilyetliğe haklılık davası yönünden bir örnek vermek gerekirse. Kış aylarında İstanbul’da yaz aylarında da İzmir’de yaşayan birinin İstanbul’da iken İzmir’deki mülkiyeti kendisine ait olan yazlığına birinin girip yerleştiğini kabul edelim. Haziran ayı başında İzmir’de ki yazlığına gelen kişi yazlığın başkası tarafından işgal edildiğini görünce zilyetliğe haklılık, ya da diğer adı ile zilyetliğe istihkak davası ya da zilyetliğin iadesi davası açma hakkına sahip olacaktır. Bu davalar genellikle el atmanın önlenmesi davaları olarak da bilinir. Hatta bu ve benzeri durumlar için 3091 sayılı ve 04.12.1984 tarihli Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun bulunmaktadır. Yazlığın sahibi hem mülkiyet karinesine dayalı olarak hem de zilyetlik karinesine dayalı olarak bu kanun kapsamındaki haklarını kullanabileceği gibi zilyetliğe haklılık, ya da diğer adı ile zilyetliğe istihkak davası ya da zilyetliğin iadesi davası açma hakkına sahip olacaktır. Açılacak bu dava mal varlığı değerlerine yönelik olması nedeniyle 6100 sayılı HMK m. 2 uyarınca asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder