GEÇERSİZ KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNDE
UYUŞMAZLIĞIN
ÇÖZÜMÜNDE UYGULANACAK HUKUK KURALLARININ TARTIŞILMASI
I.
GİRİŞ:
Ülkemizdeki
en güçlü ekonomik alanlardan biri inşaat alanı olup yaşanan her
krizde bu alanda çok fazla sayıda hukuki uyuşmazlık da yargıya
yansımaktadır. Bu makalemizde hukuken geçersiz olan kat karşılığı
inşaat sözleşmelerinde uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak
hukuk kurallarının neler olması gerektiği konusunu tartışacağız.
II.
KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNİN GEÇERLİLİK KOŞULU:
Kat
karşılığı inşaat sözleşmeleri; özünde taşınmaz sahibinin
taşınmazı üzerinde bir eser meydana getirmesi için bir yüklenici
ile anlaştığı ve yükleniciye sözleşmenin imzalanmasından
sonra sözleşme süresi içinde meydana getireceği eserin
niteliğine göre eserde yer alan bağımsız bölümlerin taşınmaz
mülkiyeti oluştuktan sonra yüklenicinin
payına düşen kısımlarının satışını
ve devrini vadettiği verdiği
kendine özgü ve
eser
sözleşmesinin özelliklerini
taşıyan sözleşmelerdir.
4721
sayılı Türk Medeni Kanunu m. 706’ya göre; “Taşınmaz
mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması,
resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır.” aynı
şekilde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 237’ye göre;
“Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için,
sözleşmenin resmî şekilde düzenlenmesi şarttır. Taşınmaz
satışı vaadi, geri alım ve alım sözleşmeleri, resmî şekilde
düzenlenmedikçe geçerli olmaz.” Kat karşılığı
inşaat sözleşmeleri de niteliği itibariyle taşınmaz satışı
ve taşınmaz satış vaadi içerdiği için bu kanun hükümlerine
bağlı olup geçerliliği resmi şekilde yapılmış olmasına
bağlıdır.
Yasa
koyucu resmi şekilde sözleşme düzenleme yetkisini noterlere
vermiştir. 1512 sayılı Noterlik Kanunu m. 60’a göre;
“Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapmak”
noterlerin yetkisindedir. Taşınmaz sahibi ile yüklenici arasında
yapılan sözleşme noterde resmi ve düzenleme şeklinde yapılmamış
ise hukuken geçerli değildir. Yasa koyucu taşınmaz satışlarını
resmi şekilde yapılmasını emredici kanun hükmü ile
düzenlediğinden bu durum kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce
kendiliğinden dikkate alınmak zorundadır. Yargıtay 15. HD 1990 /
3418 – 4382 sayılı ve 30.10.1990 tarihli kararında “Kat
karşılığı inşaat sözleşmeleri taşınmaz devrini de
içerdiğinden, MK 634 (TMK m. 706) BK m. 213 (TBK m. 237) ve Tapu
Kanunu m. 26 ile Noterlik Kanunu m. 60 hükümleri uyarınca resmi
şekilde yapılmalıdır. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup,
hakim görevi nedeniyle bu hususu resen göz önünde bulundurmak
zorundadır” (Cengiz Kostakoğlu; İnşaat Hukuku ve
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri; s. 82) tespitinde
bulunmuştur. Bu nedenle resmi şekilde yapılmamış kat karşılığı
inşaat sözleşmelerinden kaynaklı davalarda mahkemeler öncelikle
sözleşmenin geçersizliğinin tespitine kendiliklerinden karar
vermek zorundadırlar.
III. GEÇERSİZ KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNDE
UYUŞMAZLIKLARIN ÇÖZÜMÜNDE UYGULANACAK HUKUK KURALLARI:
Noterde resmi şekilde yapılmamış dolayısıyla da hukuken
geçersiz olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı
davalarda uyuşmazlığın çözümünde Yargıtay çok eski
kararlarında taraflar arasında vekâlet ilişkisi varsa vekâlet
sözleşmesi hükümlerine göre, vekâlet ilişkisi yoksa vekâletsiz
iş görme hükümlerine göre uyuşmazlığın çözülmesi
gerektiği görüşündeydi. Ancak Yargıtay bu görüşünden
dönerek bu tür uyuşmazlıklarda sebepsiz zenginleşme hükümlerinin
uygulanması gerektiğine karar vermiştir. Aşağıda her iki hukuk
kuralının incelemesini yaparak konunun incelemesin yapacağız.
IV. SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME HÜKÜMLERİNE GÖRE
UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMÜ:
Hukukumuzda
sebepsiz zenginleşme hükümleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
m. 77’de “Haklı bir sebep olmaksızın, bir
başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen, bu
zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük,
özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya
da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.”
şeklinde düzenlenmiştir.
Bu
maddeye göre sebepsiz zenginleşme nedeniyle talepte bulunma
hakkının doğabilmesi için haklı
bir sebep olmaksızın, bir başkasının mal varlığından veya
emeğinden zenginleşme
durumunun olması gerekmektedir.
Maddenin
ikinci fıkrasına göre de sebepsiz zenginleşme nedeniyle geri
verme yükümlülüğünün ise zenginleşmenin
geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe
dayanması durumunda doğduğu
kabul edilmiştir.
Maddenin
her iki fıkrasını ayrı ayrı geçersiz kat karşılığı inşaat
sözleşmelerine uygulayacak olursak maddenin uyuşmazlığın
çözümünde yetersiz kaldığı görülecektir.
Öncelikle
sebepsiz zenginleşme için zenginleşmenin haklı bir sebep olmama
durumu aranmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz
olması tarafların haklı olmadıkları anlamına gelmemektedir.
Sözleşmenin resmi şekilde yapılması hukuki geçerlilik koşulu
olup geçersizlik her iki taraf içinde söz konusudur. Bu sözleşmeye
göre taraflardan birinin diğer için yaptığı işlemler diğer
taraf nezdinde bir yarar doğurmuşsa ya da bir harcama yapılmasını
gerektirmişse bu durum zaten haklı bir nedendir. Ancak asıl önemli
nokta geçersiz kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde
özellikle yükleniciler yaptıkları işlerle iş sahiplerinin
zenginleşmelerine neden olmadan da bir takım harcamalar yapmakta ve
tarafların arasında anlaşmazlık ortaya çıkması durumunda da bu
harcama kalemlerini talep etmektedirler. Bu durumda iş sahibi
açısından bir zenginleşme olmamışsa yüklenici bu maddeye göre
talepte bulunamayacaktır. Örneğin yüklenici iş sahibinin
taşınmazında harita mühendisine aplikasyon ölçümü yaptırmış
ise bu ölçüm için belli bir masraf yaptırmış ve bu masraf
yüklenicinin mal varlığında bir azalmaya neden olmuştur. Ancak
iş sahibinin mal varlığında bir artışa neden olmamıştır. Bu
durumda sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yüklenicinin bu
masraf iş sahibinde talep etmesi mümkün olamayacaktır.
Geçersiz
kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle talep edilecek
alacaklarda sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması
durumunda zenginleşilen miktarın talep dilebilmesi için
zenginleşmenin doğduğu anın tespit edilmesi gerekmektedir.
Maddenin
ikinci fıkrasına göre sebepsiz zenginleşme nedeniyle geri verme
yükümlülüğü ise zenginleşmenin
geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe
dayanması durumunda doğduğu
kabul edilmiştir. Geçersiz
kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde geçerli
olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanma
hali
yüklenicinin yapmakta olduğu işin niteliği gereği somut olayın
özelliğine göre çok iyi belirlenmelidir. Ancak yüklenici yapmayı
üzerine aldığı işi yerine getirmek için bir takım işlere
başladıysa artık bu işlerin iş sahibi açısından geçerli
olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanma
hali
söz konusu olmayacaktır. Örneğin yüklenici inşaat mühendisine
statik proje hazırlatmış, taşınmazın üzerinde inşaat hazırlık
için hafriyat yapmış ise bu işlerin geçerli
olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanma
hali
söz konusu olmayacaktır. Sona
erme hali için de sözleşmenin iş sahibi tarafından feshedilmesi
durumu örnek gösterilemeyecektir. Çünkü sözleşme resmi şekilde
yapılmadığı için başından itibaren geçersizdir. Dolayısıyla
feshi de hukuken söz konusu değildir. Bu gerekçelerle geçersiz
kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 77’ye göre sebepsiz
zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağı düşüncesindeyim.
Bu
konuda Prof. S. S. Tekinay ise, “...haksız iktisap kurallarının
uygulanabilmesi için vuku bulan iktisabın, sebepsiz iktisap
kuralları dışında özel bir hukuk kuralına dayanılarak
iadesinin mümkün olmaması gerekir. Zira böyle bir imkân varsa,
artık sebepsiz iş görme kuralları kuralları değil sözü edilen
sözü edilen özel kurallar uygulanır, daha açık bir ifade ile
iadenin, sözleşmeden dönme sebebiyle iade, vekâletsiz iş görmeye
dayanan iade davası gibi yollarla gerçekleştirilmesi mümkünse
artık sebepsiz iktisap kurallarına başvurulamaz.” (
Prof. S. S. Tekinay, Borçlar Hukuku, IV. Baskı s. 559’dan aktaran
Cengiz Kostakoğlu; İnşaat Hukuku ve Kat Karşılığı
İnşaat Sözleşmeleri; s. 85)
V. VEKÂLET SÖZLEŞMELERİNE GÖRE UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMÜ:
Vekâlet sözleşmeleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 502 ve
devamı maddelerde, vekâletsiz iş görme ise 526 ve devamı
maddelerde düzenlenmiştir. Her birini sırasıyla aşağıdaki
olası durumlara göre inceleyelim.
Geçersiz kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile birlikte
yükleniciye iş sahibi vekâlet vermişse eğer taraflar arasında
aynı zamanda vekâlet sözleşmesi kurulmuş demektir. Bu durumda
TBK m. 502 ve devamı maddeler uygulanacaktır. Burada dikkat
edilmesi gereken en önemli konu resmi şekilde yapılan kat
karşılığı inşaat sözleşmeleri çoğu zaman yükleniciye inşa
edilecek bağımsız bölümleri devretme yetkisini de içermektedir.
TBK m. 504’e göre taşınmaz devrine ilişkin vekâletlerde
taşınmaz devri için özel yetki bulunması gerekmektedir. Geçersiz
kat karşılığı inşaat sözleşmeleri resmi olarak yapılmadığı
için bu sözleşmelerde yazılı olan devir yetkisi de geçerli
değildir. Ancak bu sözleşme haricinde bu sözleşmeye bağlı
olarak verilmiş ayrı bir vekâletname varsa o vekâletnamede
taşınmaz devrine ilişkin özel yetki de olmak zorundadır.
TBK m.
505’e göre; “Vekil, vekâlet verenin açık
talimatına uymakla yükümlüdür.” Taraflar arasındaki
geçersiz
kat karşılığı inşaat sözleşmeleri hukuken
geçersiz olsa da eğer iş sahibi tarafından varlığı inkâr
edilmiyorsa ya da imza inkârı yapılmıyorsa iş sahibi açısından
vekâlet
verenin açık talimatı olarak
kabul edilmelidir. Dava yüklenicinin yaptığı masrafları iş
sahibinden talep etmesine ilişkin bir alacak davası ise bu durumda
yüklenicinin talep ettiği alacak kalemlerinin bu açık talimata
aykırı olup olmadığının tespiti gerekecektir.
TBK m.
506/II’ye göre; “Vekil üstlendiği iş ve
hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat
ve özenle yürütmekle yükümlüdür.” Yüklenici, iş
sahibinden talep ettiği alacak kalemlerini eğer yapmaması gereken
bir masraf olarak yapmış ise özen yükümlülüğünü yerine
getirmediğinden isteyemeyecektir. Örneğin iş sahibi ile altı kat
için geçersiz kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıktan
sonra imar planındaki değişiklikle iş sahibinin taşınmazının
bulunduğu alanda kat izninin beşe düşürülmesine karşın
yüklenici altı kata göre mimari proje hazırlayıp projenin
belediyeden ruhsat alamaması durumunda proje bedelini iş sahibinden
talep edemeyecektir. Çünkü yüklenicinin inşaat yapacağı
alandaki imar durumunu araştırması ve ona göre mimari proje
hazırlaması sadakat ve özen yükümlülüğünün bir gereğidir.
TBK m.
508’e göre; “Vekil, vekâlet verenin istemi
üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle
ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür.”
Bu madde uyuşmazlıkların çözümün de karşılıklı
yükümlülüklerin esas alındığını göstermektedir. Yüklenici
konumunda olan davacının geçersiz kat karşılığı inşaat
sözleşmesi nedeniyle talep ettiği alacak kalemlerine karşılık
vekillik görevi süresince iş sahibi adına elde ettiği ve iş
sahibine yarayacak her türlü faydalı belgeyi de iş sahibine
vermekle yükümlüdür. Örneğin geçersiz kat karşılığı
inşaat sözleşmesi nedeniyle yaptığı, zemin etüt çalışma
raporunun bedelini talep etmekte ise bu raporu da iş sahibine teslim
etmelidir.
VI. VEKÂLETSİZ İŞ GÖRME SÖZLEŞMELERİNE GÖRE UYUŞMAZLIĞIN
ÇÖZÜMÜ:
Geçersiz
kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile birlikte yükleniciye iş
sahibi
vekâlet vermemişse
bu
durumda TBK m. 526’ya göre taraflar arasında vekâletsiz iş
görme ilişkisi var demektir.
TBK
m. 526’ya göre; “Vekâleti
olmaksızın başkasının hesabına iş gören, o işi sahibinin
menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle
yükümlüdür.” Taraflar
arasındaki geçersiz
kat karşılığı inşaat sözleşmeleri hukuken
geçersiz olsa da eğer iş sahibi tarafından varlığı inkâr
edilmiyorsa ya da imza inkârı yapılmıyorsa iş sahibi açısından
bu
sözleşme iş sahibinin varsayılan iradesi olarak
kabul edilmelidir. Dava yüklenicinin yaptığı masrafları iş
sahibinden talep etmesine ilişkin bir alacak davası ise bu durumda
yüklenicinin talep ettiği alacak kalemlerinin bu varsayılan
iradeye
aykırı olup olmadığının tespiti gerekecektir.
TBK m.
527’ye göre; “Vekâletsiz iş gören, her
türlü ihmalinden sorumludur.” Yüklenici, iş sahibinden
talep ettiği alacak kalemlerini eğer kendi ihmalinden gereken ötürü
yapmış ise bu durumdan kendisi sorumlu olacak ve geri
isteyemeyecektir. Örneğin iş sahibi ile altı kat için geçersiz
kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıktan sonra imar
planındaki değişiklikle iş sahibinin taşınmazının bulunduğu
alanda kat izninin beşe düşürülmesine karşın yüklenici altı
kata göre mimari proje hazırlayıp projenin belediyeden ruhsat
alamaması durumunda proje bedelini iş sahibinden talep
edemeyecektir. Çünkü yüklenicinin inşaat yapacağı alandaki
imar durumunu araştırması ve ona göre mimari proje hazırlaması
gerekirken bu özeni göstermemesi kendi ihmalidir.
TBK m.
529’a göre “İş sahibi, işin kendi menfaatine yapılması
hâlinde, iş görenin, durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı
bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş
dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hâkimin takdir
edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. Bu hüküm, umulan sonuç
gerçekleşmemiş olsa bile, işi yaparken gereken özeni göstermiş
olan iş gören hakkında da uygulanır. İş gören, yapmış olduğu
giderleri alamadığı takdirde, sebepsiz zenginleşme hükümlerine
göre ayırıp alma hakkına sahiptir.” Dolayısıyla
yüklenicinin bu maddeye göre geçersiz kat karşılığı inşaat
sözleşmesi kapsamında aplikasyon ölçüm
ücreti, hafriyat bedeli, jeoloji mühendisi tarafından yapılan
zemin etüt çalışması ücretinin, statik
proje bedeli, mimari proje bedeli gibi
iş
sahibinin yararına yapıldığı açıkça belli olan işlerin
bedelini talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır.
Bu
maddede dikkat çeken konu iş
görene
yani yükleniciye,
yapmış olduğu giderleri alamadığı takdirde, sebepsiz
zenginleşme hükümlerine göre ayırıp alma hakkının
tanınmış olmasıdır. Dolayısıyla vekâlet sözleşmeleri ve ona
bağlı olarak vekâletsiz iş görme hükümleri sebepsiz
zenginleşme hükümlerini de kapsayan daha geniş bir hukuki alan
oluşturmaktadır.
TBK
m. 530’a göre; “İş
sahibi, kendi menfaatine yapılmamış olsa bile, iş görmeden doğan
faydaları edinme hakkına sahiptir; ancak zenginleştiği ölçüde,
iş görenin masraflarını ödemek ve giriştiği borçlardan onu
kurtarmakla yükümlüdür.” Bu
maddeye
göre de aynen vekâlet sözleşmelerinde ki 508’inci maddede ki
gibi iş sahibinin yüklenicinin yaptığı
iş nedeniyle doğan faydaları edinme hakları bulunmaktadır.
Yüklenicinin
bedelini
talep ettiği ve
iş sahibine yarayacak her türlü faydalı belgeyi de iş sahibine
vermekle yükümlüdür. Örneğin geçersiz kat karşılığı
inşaat sözleşmesi nedeniyle yaptığı, zemin etüt çalışma
raporunun bedelini talep etmekte ise bu raporu da iş sahibine teslim
etmelidir.
Yine
bu maddede de sebepsiz zenginleşme hükümlerine yollama
yapılmaktadır. İş sahibinin zenginleştiği
ölçüde, iş görenin yani
yüklenicinin
masraflarını ödemek ve giriştiği borçlardan onu kurtarmakla
yükümlü olduğu
belirtilmiştir.
VII.
SONUÇ:
Madde
madde açıkladığımız sebepsiz zenginleşme, vekâlet
sözleşmeleri ve vekâletsiz iş görme durumları birlikte
değerlendirildiğinde vekâlet
sözleşmeleri ve ona bağlı olarak vekâletsiz iş görme
hükümlerinin
sebepsiz zenginleşme hükümlerini de kapsayan daha geniş bir hukuk
alanı
oluşturduğu
açıktır.
Eser
sözleşmeleri gibi içinde hem eser hem de vekâlet sözleşmesi
ilişkilerinin bulunduğu karma nitelikli sözleşmesel ilişkilerin
olduğu uyuşmazlıkların sadece 6098 sayılı TBK m. 77 kapsamında
çözülmeye çalışılması doğru ve adaletli bir sonucun ortaya
çıkmasını engelleyecektir. Bu nedenle Yargıtay’ın bu konudaki
uyuşmazlıkların TBK m. 77 kapsamında çözülmesi konusundaki
içtihatlarına katılmıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder