BORÇLUNUN
HACİZ ESNASINDA VERDİĞİ
ÖDEME
TAAHHÜDÜNÜN GEÇERLİLİĞİ
I.
GİRİŞ:
İcra
ve iflas Kanunu uygulamasında en çok karşılaşılan ve tartışma
konusu olan olaylardan biri de haciz esnasında borçludan ödeme
taahhüdü alınması ve bu taahhüdün yerine getirilmemesi
durumunda borçlunun icra ceza mahkemesine şikâyet edilerek hapis
cezası ile cezalandırılmasının istenmesidir.
II.
ÖDEME TAAHHÜDÜNÜN YASAL DAYANAKLARI:
İcra
ve İflas Kanununun 340'ıncı maddesine göre;
-
Aynı yasanın taksitle ödemeleri düzenleyen 111'inci maddesine göre taksitle ödeme talebinde bulunulmuş olması ya da,
-
Alacaklının izin vermesi
durumunda
borçlu ödeme taahhüdü verebilmektedir.
III.
ÖDEME TAAHHÜDÜNÜN ŞEKİL ŞARTLARI:
Bu
taahhüdün verilebilmesinin şekil şartı ise ödeme taahhüdünün
icra dairesinde kararlaştırılmış olmasıdır. İcra
dairesinde kararlaştırılmış olmasından amaç icra dairesinin en
yetkili memuru olan icra müdürü huzurunda bu anlaşmanın yapılmış
olmasıdır. Nitekim Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku El Kitabı'ndai
konuyu ele alırken parantez içinde icra dairesinin yanına “icra
müdürü” ifadesini yazmayı gerekli görmüştür.
Bizce
icra
dairesinde borcu ödeme şartının kararlaştırılmış olmasının
İİK m. 340'a konulmasının nedeni borcu ödeme taahhüdünün
tamamen borçlunun inisiyatifine bırakılmış olması ve kendi
isteği halinde bu taahhüdü vermesi içindir. Bu durumda borçlu
icra müdürlüğüne kendi isteği ile gelerek borcunun
hesaplanmasını isteyecek ve bunun sonucunda da belirlenen
taksitleri vadesi geldiğinde ödemeyi taahhüt edecektir. Burada
esas olan borçlunun bu işlemi zorlama olmadan ya da zorlayıcı bir
ortam olmadan kendi isteği doğrultusunda yapmasıdır. Çünkü
icra işlemleri zaten haciz yoluyla belli bir hukuki zorlama
içermektedir.
İcra
dairesinde ve hatta icra müdürünün huzurunda yapılması gereken
bir işlemin icra dairesi dışında yapılması bu işlemin kurucu
şekil şartını ortadan kaldıracaktır. Bu
nedenlerle haciz yerinde yapılan taahhütlerin hukuken yok hükmünde
olduğu düşüncesindeyim.
IV.
HACİZ ESNASINDA YAPILAN ÖDEME TAAHHÜDÜ:
Haciz
esnasında yapılan ödeme taahhüdü aşağıdaki gerekçelerle
hukuken geçerli değildir. Çünkü haciz yeri icra müdürlüğü
(icra
müdürünün bulunduğu yer) değildir.
Haciz yeri ile icra müdürlüğünün iki farklı hukuki anlamı ve
sonuçları bulunmaktadır.
Öncelikle
icra müdürlüğüne kimseyi zorla getirip ödeme taahhüdü
alamazsınız. Bunun yasal dayanağı bulunmamaktadır. Haciz yerine
ise haciz memuru ve alacaklı ya da vekili ile bazende polisle gitmek
zorundasınız. Bu durumda haciz yeri borçlunun isteği ile meydana
gelen bir yer değil, yasa zoruyla hukuken var olan bir yerdir. Bu
durumda borçlunun özgür iradesiyle vermesi gereken bir taahhüt,
borçlunun mallarının borca karşılık olarak yasanın izin
verdiği ölçülerde zorla alınacağı bir ortamda alınan bir
taahhüde dönüşmektedir. Bu durumda borçlunun kendi isteği ile
taahhüdü verdiğinden söz edilemez. En azından icra müdürlüğüne
kendi isteği ile gelen borçlunun serbestliği içinde olamaz. Bu
durumda bağımsız irade ile alınması gereken bir belge haciz
baskısı altında alınmış olmaktadır. Bu haliyle ödeme taahhüdü
borçluya taksitle ve ileri bir tarihte ödeme yapması için tanınan
bir hak olmaktan çıkarak alacaklının haciz esnasında
kullanabileceği ve tamamen alacaklının inisiyatifine kalmış bir
hak haline gelmektedir.
Baki
Kuru İcra ve İflas Hukuku El Kitabı'nda haciz esnasında yapılan
taahhüdün geçerli olduğunu belirtmektedir. Haciz esnasında
yapılan taahhüt borçluya mallarının haczedilmesini önleme
olanağı vermekte ve bu durum borçlu açısından bir avantaj
olarak kabul edilmektedir. Haciz esnasında icra müdürünü haciz
memuru yetkilendirilmiş olmakla temsil ettiğinden “icra
dairesinde yapılmak” ifadesinden icra müdürü huzurunda
yapılması anlaşıldığına göre onun yetkilendirdiği bir memur
önünde yani haciz esnasında da yapılmasında hukuken bir sakınca
görülmemektedir. Nitekim
Yargıtay 16 ve 17'inci
Hukuk Dairelerinin 2004 yılındaki bir kısım kararları da bu
yöndedir.
Gerek
bu görüşe gerekse Yargıtay'ın bu kararlarına hukuk psikolojisi
açısından katılmıyoruz. Çünkü icra dairesine borçlunun
gelmesi ile haciz yerinde borçlunun bu taahhüdü vermesinin
borçlunun davranışları üzerinde çok farklı sonuçları
olacaktır. Bunun en ağır sonucu ise borçlunun taahhütte
bulunmasa bile ödeyemeyeceği bir borç için sonucunda hapis cezası
olan resmi bir işlemin ortaya çıkmasıdır.
V.
ÖDEME TAAHHÜDÜ “ŞAHIS OLARAK SORUMLULUK” SONUCUNU
DOĞURMAMALIDIR:
Haciz
esnasında alınan ödeme taahhüdü, borcun taahhütte yazılı olan
vadelerde borcu ödememesi durumunda üç aya kadar hapis cezası
sonucunu doğurması nedeniyle hukukumuzda yasak olan borçtan “şahıs
olarak sorumluluk” esasını üstü kapalı olarak hukukumuzun
içine sokmakta ve kişi hak ve özgürlüklerini de ihlal
etmektedir. Nitekim AİHS 4 numaralı protokole göre borçtan dolayı
hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. Bu nedenle ödeme
taahhüdünün hukuken geçerli olması için ve borçluyu da
hukukumuzda yasak olan “şahıs ile sorumlu olma” durumuna
sokmadan geçerli olarak yapılabilmesi için İİK m. 340'da
belirtildiği üzere borçlunun kendi isteği ile geldiği icra
müdürlüğünde ve
hatta icra müdürünün huzurunda bu
taahhüdü vermesi gerekmektedir. Aksi durumların hepsi örneğin
haciz esnasında ya da icra müdürlüğünün dışında başka bir
ortamda bu taahhüdün verilmesi borçlunun kendi iradesi dışında
gerçekleşecek bir durum yaratacağından hukuka aykırı olacaktır.
VI.
HACİZ
YERİNDE YAPILAN ÖDEME TAAHHÜDÜ KIYAS YASAĞININ İHLALİDİR:
Haciz
yerinde haciz memuru önünde bu taahhüdün yapılmasına izin
verilmesi dolaylı yoldan cezai sonucu olan bir hukuki işlemin kıyas
yoluyla genişletilmesi sonucunu da doğurmaktadır. Her ne kadar
icra ceza uygulamaları teknik olarak ceza hukuku kapsamında
değerlendirilmese de sonuçta özgürlüğü bağlayıcı bir ceza
ortaya çıkmakta olduğundan ceza hukukunun kıyas yasağı
ilkesinin göz ardı edilmemesi de gerekir.
VII.
SONUÇ:
Ödeme
taahhüdü borçlunun kendi isteği üzerine alacaklının da onay
vermesi ile gerçekleşecek bir hukuk işlemdir. Bu işlemin her
hukuki işlem gibi zorunlu şekil şartlarına uygun yapılması ve
hapis cezası sonucunu doğuracak olması nedeniyle de ceza hukuku
ilkelerine uygun davranılması gerekmektedir. Bu gerekçelerle haciz
esnasında yapılan ödeme taahhüdü hem şekil şartı yerine
getirilmediğinden yok hükmündedir hem de ceza hukukundaki kıyas
yasağının ihlali anlamına gelmektedir.
i
Kuru, Baki;
İcra
ve İflas Hukuku El Kitabı; s.
609; Adalet Kitapevi; 2013, Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder