KAMULAŞTIRMA DAVALARINDA
DEPO
KARARININ YERİNE GETİRİLMEMESİ
I.
GİRİŞ:
Bu
makalemizde kamulaştırma davalarında davacı idarenin mahkemenin
verdiği depo kararını süresi içinde yerine getirmemesi durumunda
yapılacak olan usul işlemlerini konu alacağız.
II.
KAMULAŞTIRMA DAVALARINDA DEPO KARARI NEDİR?
Kamulaştırma
davalarında mahkeme davanın açılmasından sonra hakkında
kamulaştırma kararı alınan taşınmazda keşif yaparak bilirkişi
heyetine dava konusu taşınmazın değeri ve niteliği hakkında
bilirkişi raporu hazırlanması görevini verir. Hazırlanan bu
bilirkişi raporu ile kamulaştırma kararı verilen taşınmazın
değeri belirlenir. Daha sonra bu rapor davanın tarafları olan
kamulaştırma kararını veren davacı idare ile taşınmazın
sahibi olan davalıya tebliğe çıkartılarak görüşleri ve
itirazları alınır. Yeniden rapor alınmasına gerek duyulmaz ya da
yeniden rapor alınırsa son rapora göre mahkeme davayı
sonuçlandırmak üzere davacı idareye bilirkişi raporunda
belirlenen değerin mahkeme veznesine ya da belirlenen bir özel ya
da kamu bankasında taşınmazın sahibi davalılar adına açılacak
hesaba yatırılması için süre verir. İşte paranın yatırılması
için verilen bu süre kamulaştırma hukukunda depo kararı olarak
isimlendirilmektedir.
III.
DEPO KARARININ YERİNE GETİRİLMESİNİN DAVANIN SONUCUNA ETKİSİ:
Depo
kararı verilmeden ya da verilmiş bir depo kararı yerine
getirilmeden kamulaştırma davasının sona ermesi ve dava konusu
taşınmazın mülkiyetinin idare adına tesciline karar verilmesi
hukuken mümkün değildir. Dolayısıyla depo kararının yerine
getirilmesi kamulaştırma davalarının sonuçlanmasının bir
koşuludur. Depo kararı yerine getirilmeden davanın sona ermesi
dolayısıyla da vatandaş parasını almadan kamulaştırılan
taşınmazın mülkiyetinin davacı idare adına tesciline karar
verilmesi hukuken mümkün değildir.
IV.
DEPO KARARININ YERİNE GETİRİLMEMESİ DURUMUNDA YAPILACAKLAR:
Depo
kararının yerine getirilmesinde aksaklıklar çıkmaması için
kamulaştırma kararı verilmeden önce kamulaştırma ile ilgili
olarak bütçede para ayrılmış olması gerekmektedir. 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanununun 3’üncü maddesine göre idarenin ödenek
ayırma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu maddenin getirilme gerekçesi
kamulaştırma işlemlerinin aksamadan yürütülmesi ve
kamulaştırılacak taşınmazın sahibinin mağdur edilmemesidir.
Uygulamadan
zaman zaman ayrılan ödeneğin yeterli gelmemesi nedeniyle
mahkemelerin belirlediği kamulaştırma bedellerinin depo
edilmesinde davacı idareler gecikmekte ya da depo kararını yerine
getirmemektedirler. Her hangi bir gecikmenin mahkemenin vereceği
karara olumsuz etki etmemesi için genelde ilk depo kararı kesin
süre öngörülmeksizin verilmektedir. Dolayısıyla davacı idare
paranın depo edilmesinde gecikme yaşarsa tekrar süre alarak depo
kararını yerine getirme olanağına kavuşmaktadır.
Depo
kararının yerine getirilmesi için verilen süre içinde yerine
getirilmemesi durumunda mahkeme davacı idareye kesin süre vermek
zorundadır. Kesin süre verilmesinin nedeni yargılamanın
sürüncemede bırakılmasını önlemek içindir. Davacı idareye
kesin süre verilmesine karşın davacı idare eğer depo kararını
yerine getirmezse mahkeme davanın reddine karar vermek durumundadır.
Bu takdirde kamulaştırma işleme tamamlanamaz ve dava konusu
taşınmazın mülkiyeti davalı tarafta kalmaya devam eder.
V.
KAMULAŞTIRMA DOSYASININ YARGITAY YA DA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNDEN
DÖNMESİNDEN SONRA VERİLEN DEPO KARARININ YERİNE GETİRİLMEMESİ
DURUMUNDA YAPILACAKLAR:
Uygulamada
sıkça karşılaşılan durumlardan biri de kamulaştırma davasının
sonuçlanmasından sonra Yargıtay’a temyiz ya da Bölge Adliye
Mahkemesi’ne istinaf incelemesine gitmesi durumunda bu yargı
mercilerinden kararın bozulması ya da kaldırılması sonucunda
dosyanın ilk derece mahkemesine geri gelmesi durumunda yeni depo
kararının yerine getirilmemesidir.
Örneğin
verilen kamulaştırma kararı özde iki temel hüküm içerir.
Birincisi taşınmazın değerinin tespiti ve tespit edilen miktarın
davalı taşınmaz sahibine ödenmesi ikincisi de dava konusu
taşınmazın mülkiyetinin davacı idare adına tapuya tesciline
karar verilmesi. Bunlardan birincisi kesin olmayan ikincisi ise kesin
hüküm niteliğindedir. Dolayısıyla sadece değer tespiti yönünden
temyiz ya da itiraz yoluna gidilebilir.
Kamulaştırma
kararının verilmesinden sonra gidilen temyiz ya da itiraz yolunda
kararın bozulması ya da kaldırılması sonucunda dosya ilk derece
mahkemesine geri gelir. Bozma ya da kaldırma kararı sonucunda
yeniden keşif ve değer tespiti yapılırsa ve dava konusu
taşınmazın değerinde değişiklik olursa özellikle de bir artış
meydana gelirse bu durumda ilk derece mahkemesi değer tespiti
yönünden ilk verdiği karardaki miktarın üzerinde bir miktara
karar vermek durumundadır. İlk verdiği kararda hükmettiği
rakamla ikinci verdiği karardaki rakam arasındaki fark için davacı
idareye tekrar paranın depo edilmesi kararını verir. Bu depo
kararının verilen kesin süre içinde yerine getirilmemesi
durumunda ne yapılacaktır.
Bu
durumda ortaya çıkan durumları şu şekilde özetleyebiliriz. İlk
kararla taşınmazın davacı idare adına tapuya tesciline kesin
olarak karar verilmiştir. Yine ilk kararla taşınmazın tespit
edilen değeri üzerinden depo kararı verilmiş ve bu kararın
yerine getirilmesi ile davalıya hükümle birlikte bir ödeme
yapılmıştır. Temyiz ya da itiraz üzerine verilen ikinci depo
kararının kesin süre içinde yerine getirilmemesi durumunda bu iki
işlem geriye nasıl döndürülecektir.
Bu ve
benzeri durumlar için Yargıtay 5. HD 2016/4485 Esas; 2017/4828
Karar ve 14/02/2017 tarihli kararında şu çözümü getirmiştir.
Kararın tam metni makalemiz ekindedir. Buna göre; davacı idare
depo kararını tam olarak ve kendisine verilen kesin süre içinde
yerine getirmediği için yine davanın reddine karar verilecektir.
İlk verilen karardaki tescil hükmü artık yolsuz tescil hükmünde
olup idare adına oluşan tapu kaydının iptaline karar
verilecektir. İlk kararla birlikte ödenmesine karar verilen ilk
depo kararına konu kamulaştırma bedeli de ödendiği tarihten
itibaren faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı idareye
iadesine karar verilecektir. Böylece idarenin ödediği para iade
edilmiş kamulaştırılan taşınmazın mülkiyeti de davalı tarafa
geri dönmüş olmaktadır.
VI.
YARGITAY KARARI:
T.C.
YARGITAY5. Hukuk Dairesi
ESAS
NO : 2016/4485
KARAR
NO : 2017/4828 TARİHİ : 14/02/2017
Taraflar
arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanununun 10.maddesine dayanan kamulaştırma
bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare
adına tescili davasının reddine dair verilen yukarıda tarih ve
numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca
incelenmesi davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş
olmakla, duruşma için belirlenen 07/02/2017 günü taraf
vekillerinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak, sözlü
açıklamaları da dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup
uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR
Dava,
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanununun 10.maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve
kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine
ilişkindir.
Mahkemece
bozma ilamına uyularak tespit edilen bedelin ikinci kez verilen
kesin süreye rağmen bloke edilmediğinden bahisle davanın reddine
karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece
uyulan bozma kararı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak dava
konusu taşınmazın yeniden değerinin belirlendiği, 07.07.2015
tarihli celsede bilirkişilerce tespit edilen kamulaştırma
bedelinin depo edilmesi için davacı idareye süre verildiği,
bedelin bloke edilmemesi üzerine 10.09.2015 tarihli celsede
kamulaştırma fark bedeli olan 30.620,07 TL'nin blokesi için kesin
süre verildiği ve verilen bu kesin süreye rağmen davacı idarece
fark bedelin bloke edilmediğinden bahisle davanın reddine karar
verildiği anlaşılmıştır.
4650
sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun
10.maddesinin 8.fıkrası uyarınca mahkemece 07.07.2015 tarihli
celsede bloke edilmesi gereken miktar açıkça belirtilmediğinden
verilen sürenin Kanunun öngördüğü ilk süre olarak kabulü
mümkün değildir.
Bu
durumda mahkemece 10.09.2015 tarihli celsede fark bedelin blokesi
için verilen sürenin Kanunda yazılı ilk süre olduğunun kabulü
ile davacıya yeniden ikinci bir süre verilmesi gerektiği
gözetilmeden yazılı gerekçelerle davanın reddine karar
verilmesi,
2-Kabule
göre de;
Davanın
reddine ve kamulaştırma bedelinin iadesine karar verildiği dikkate
alındığında yolsuz tescil sonucu idare adına oluşan tapu
kaydının iptaline karar verilmemiş olması,
Doğru
görülmemiştir.
Davacı
idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün
açıklanan nedenle HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, temyiz
eden davacı idare yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari
Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 1.480,00-TL. vekalet
ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 14/02/2017 gününde oy
birliğiyle karar verildi.
Başkan
Üye Üye
Üye Üye
E.Buyurgan
A.Z.Tepedelenlioğlu S.Bellek S.Çakırbay
A.K.Ünsoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder