MAHKEMEYE
YATIRILAN TEMİNATIN ÜZERİNE HACİZ KONULMASI
HAKKINDA
KARAR İNCELEMESİ
I. GİRİŞ:
Ülkemizde ki haciz uygulamaları bir çok konuda uyuşmazlığa
neden olmaktadır. Nelerin haczedilebileceği nelerin ise
haczedilemeyeceği İİK'nda yazıyor olmasına karşın
haczedilmezlik şikâyetleri icra hukuk mahkemelerinin önüne gelen
işlerin başında gelmektedir. Aşağıda incelemesini yaptığımız
karar sadece icra hukuk mahkemelerinin değil dosyası için teminat
almış bütün mahkemeler için önemli bir karardır.
II. KARAR METNİ:
İncelemesini
yaptığımız kararın tam metni aşağıdaki gibidir.
T.C.
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ
ESAS : 2010/6395
KARAR: 2010/9312
Taraflar
arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda;
kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair
verilen hükmün süresi içinde davacı 3. kişi ve davalı
alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,
gereği düşünüldü:
-KARAR-
Davacı
3. kişi vekili, Diyarbakır 2. İcra Müdürlüğünün 2008/9017
sayılı takip dosyasında, 25.12.2008 tarihinde müvekkiline ait
arazi üzerinde yapılan hacizde mülkiyeti müvekkiline ait
menkullerin (...) aleyhine açılmış bulunan Diyarbakır 2. Asliye
Hukuk Mahkemesinin 2008/372 esas sayılı tazminat dosyasında
kendileri tarafından yatırılmış bulunan teminat üzerine de
haciz konulduğunu ileri sürerek hacizlerin kaldırılmasını talep
etmiştir.
Davalı
alacaklı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,
25.12.2008 tarihinde haczedilen menkul malların davacıya ait
olduğuna dair herhangi bir delil elde edilemediği ve Asliye Hukuk
Mahkemesine teminat olarak yatırılan paranın borçlu ile bir
ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile
davacının mahcuzlara yönelik davasının reddine, davacının
Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/372 Esas sayılı
dosyasına yatırılıp da daha sonra haczedilen teminat üzerindeki
haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı 3. kişi
ve davalı alacaklı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya
içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde
dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve
yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 25.12.2008 tarihinde yapılan
menkul haczinin borçlu şirket adresinde borçlu şirket
ortaklarından (...)'in hazır bulunduğu sırada gerçekleştirilmesi
nedeniyle borçlu - alacaklı yararına olan mülkiyet karinesinin
davacı tarafından kesin ve güçlü delillerle ispat edilememiş
olmasına göre davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının
reddi ile mahkemenin mahcuz mallara yönelik kararının onanmasına
karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı
alacaklı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Uyuşmazlık, 3.
kişinin İİK'nun 96 vd. maddelerine dayalı istihkak davasına
ilişkindir.
Davacı
3. kişi, davalı alacaklıdır. Dava konusu takipte, Diyarbakır 2.
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/372 Esas sayılı dosyasında 3. kişi
tarafından yatırılan teminat üzerine haciz konulmuş olup davacı
3. kişide dosyaya kendileri tarafından yatırılan bu teminat
üzerine konulan haczin kaldırılmasını istemiştir. Somut olayda
çözümlenmesi gereken husus yatırılan teminatın borçlu ile
ilgisi olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır. Davacı 3.
kişi, dava konusu çeklerin takip borçlusu (...) Ltd. Şti.
tarafından düzenlendiğini kendisi ile ilgisinin bulunmadığını
ileri sürmüş ise de teminatın yatırıldığı Diyarbakır 2.
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/372 Esas sayılı dosyasında davacı
3. kişi (...), davalı ise alacaklı (...) AŞ. Diğerleri olup
davanın konusu ise borçlu (...) Ltd. Şti. tarafından dava
dilekçesinde davacı (...)'in beyanına göre vadeli olarak keşide
edilen çeklerin bedellerinin davalılara ödenmemesine ilişkindir.
Ticaret sicili kayıtlarından davacı 3. kişi (...)'in dava ve
takip konusu çekleri keşide eden borçlu (...) Ltd. Şti'nin
ortaklarından biri olduğu ancak şirketteki hissesini 09.02.2009
tarihinde, takip konusu borcun doğum ve takip tarihinden hatta
açılan istihkak davasından sonra dava dışı bir kişiye
devrettiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki, davacı vekilinin anılan
tazminat dosyasında dava dilekçesinde, dava konusu çekin
müvekkilince düzenlendiğine dair beyanları da vardır. Bu durumda
25.12.2008 tarihinde haczedilen teminatın, çekleri keşide eden
borçlu (...) Ltd. Şti.'nin ortağı olan davacı tarafından
yatırıldığı anlaşıldığından borçlu ile 3. kişi arasında
organik bağ bulunduğu ortadadır. Mahkemece, bu hususlar
gözetilmeden aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması
doğru görülmemiştir.
SONUÇ:
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi
vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile davacı yönünden
ONANMASINA (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı
alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün
BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1,55 TL kalan onama
harcının temyiz eden davacı 3. kişiden alınmasına, peşin
alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri
verilmesine 04.11.2010 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.Velioğlu
A.Ş.Sertkaya S.Güven L.E.Köksal A.İnceman
III.
KARARIN İNCELENMESİ:
A.
Karara Konu Olay:
İcra
müdürlüğü dosyası kapsamında borçluya ait olan bir takım
menkullere haciz konulmuş ve bu mallar üzerinde üçüncü kişi
durumunda bulunan kişi istihkak iddiasında bulunmuştur. İstihkak
iddiası ile birlikte hacizli malların satışının durdurulması
için de borçlunun taraf olduğu asliye hukuk mahkemesindeki dosyaya
teminat yatırmıştır. Bu dosya sonuçlanıp teminatın iadesi
aşamasına gelindiğinde borçlunun alacaklıların asliye hukuk
mahkemesi dosyasındaki bu teminata da haciz konulmasını icra
müdürlüğünden talep etmişler ve icra müdürlüğü de dosya
kapsamında istihkak iddia eden üçüncü kişinin yatırmış
olduğu teminat üzerine haciz koymuştur.
IV.
TARTIŞILACAK HUKUKİ KONULAR:
A.
Mahkeme Dosyasına Yatırılan Teminata Haciz Konulabilir mi?
Karardan anlaşılacağı üzere Yargıtay mahkeme dosyası içindeki
teminata haciz konulabileceğini kabul etmektedir. Çünkü teminat
yargılaması devam etmekte olan bir davada karşı tarafın
uğrayacağı zararlara karşı yatırılır. Eğer yargılama
sonunda karşı tarafta bir zarar söz konusu değilse teminatın
yatıran kişiye iade edilmesi gerekir. HMK uygulamasında ise HMK m.
392/II'ye göre teminat karşılığı verilen ihtiyati tedbir
mahkeme kararının kesinleşmesi ya da ihtiyati tedbir kararının
kalkmasından sonra bir ay içinde ihtiyati tedbir kararından
olumsuz etkilenen kişi tarafından tazminat davası açılmazsa iade
edilir.
Teminatın alınmasını gerektiren yargılamaya ilişkin özel
durumlar devam ettiği sürece teminat üzerine haciz işleminin
uygulanması ve teminata konu paranın icra dosyasına mahkemece
gönderilmesi hukuken mümkün değildir. Çünkü bu para teminatı
yatıran kişinin diğer tarafın zararlarını karşılamak üzere
verdiği paradır ve diğer tarafın bu para üzerinde öncelik hakkı
yani inhisar hakkı bulunmaktadır. Bu duruma bir çeşit rehin de
diyebiliriz.
Davanın sonuçlanması ve teminata artık ihtiyaç kalmaması
durumunda ise teminatın yatıran kişiye yani davalı ya da davacıya
iadesi gerekir. İncelemesini yaptığımız kararda teminatı
yatıran dava nedeniyle haciz işleminden olumsuz etkilenen ve
istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişidir. Bu durumda teminat
üzerinde hak sahibi olan kişi de bu üçüncü kişidir.
B.
Mahkeme Haciz İşlemini Ne Zaman Ve Nasıl Uygulayacak?
Mahkemenin dikkat etmesi gereken iki önemli husus bulunmaktadır.
-
Birincisi teminatın dosya için hukuki önemi devam etmekte midir?
-
İkincisi haciz konulan teminatı yatıran kişi haciz dosyasının borçlusu mudur?
Teminatın bir mahkeme dosyası için hukuki önemini yitirmesi
çoğunlukla yargılamanın bitmesinden sonra kesin halini alır.
Örneğin yargılama bittikten sonra teminat verilmesini gerektiren
ihtiyati tedbir kararını talep eden taraf davayı kazanmışsa
artık teminat göstermesine gerek kalmadığından teminatın hukuki
önemi de kalmamıştır. Ancak teminat verilmesine neden olan hukuki
işlemden ötürü olumsuz etkilenen kişi davayı kazanmışsa bu
durumda teminat verilmesini gerektiren hukuki işlemden ötürü
örneğin ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbirden ötürü zarar
görmüşse bu durumda yukarıda da açıkladığımız gibi o
teminat üzerinde öncelik hakkı vardır ve bu hakkını
kullanabilecektir. Bu durumda teminat öncelikle zarar gören tarafa
zararına karşılık HMK m. 392/II'ye göre bir ay içinde tazminat
davası açması beklenecek, bu davanın sonucunda davası kabul
edilen davacının zararı için teminat kendisine ödenecektir.
Teminatı yatıran kişi yukarıda tam metnini verdiğimiz kararda
olduğu gibi davanın tarafı da olmayabilir. Eğer borçlu aynı
zamanda dava dosyasına teminatı yatıran kişi ise bu durumda o
teminat hukuki önemi bittiğinde kendisine iade edileceğinden artık
davanın diğer tarafının o teminat üzerinde öncelik hakkı
ortana kalkmakta ve teminata konu alacak teminatı yatıran borçlunun
mal varlığına dönmektedir. Bu durumda teminat üzerine davanın
tarafı olan borçlunun alacaklıları haciz koydurabilirler.
İncelemesini yaptığımız kararda olduğu gibi teminatı yatıran kişi taraf konumunda değilse ve teminat üzerine de haciz konulmuşsa hakim haciz yazısının geldiği icra dosyasındaki borçlu ile teminatı yatıran üçüncü kişinin aynı kişi olup olmadığına bakacaktır. Eğer teminatı yatıran icra dosyasının borçlusu ise ve yukarıda belirttiğimiz gibi teminatın hukuki önemi de kalmamışsa bu durumda üçüncü kişinin yatırdığı teminat üzerine haciz işlemi uygulanabilecek ve teminata konu hak ve alacak icra dosyasına yatırılacaktır. Bu işlemlerin yapılış zamanının yukarıda belirttiğimiz gibi teminatın hukuki önemini kaybettiği an olduğu unutulmamalıdır. Dava dosyasının yetkisizlikle başka bir mahkemeye gitmesi ya da Bölge Adliye Mahkemesi ya da Yargıtay'da olması durumunda teminatın hukuki işlevinin sürdüğü kesindir. Bu durumlarda teminat üzerine konulan haczin uygulanması ve teminat konu hak ve alacağın icra dosyasına yatırılması mümkün değildir.
Teşekkürler , yararlı oldu.
YanıtlaSil