CEVAP HAKKININ HİÇ
KULLANILMAMASI YA DA YETKİ İTİRAZINDA BULUNULMAMASI DURUMUNDA ÖNİNCELEME
AŞAMASINDA
İLERİ SÜRÜLEN YETKİ İTİRAZININ
HUKUKİ DURUMU
I. GİRİŞ:
Bu makalemizde yetki itirazında
bulunma hakkının ve süresinin hukuki niteliğini tartışacağız. Yetki itirazı yeni
HMK’da eskisinden çok da farklı düzenlenmiş değildir. Ancak yetki itirazının ön
inceleme duruşması ile birlikte ele alınması durumunda HMK maddelerinin kaleme
alınış şekli nedeniyle ayrık bir durum olabileceği ve davacı tarafın ön
inceleme duruşmasına katılmaması durumunda yetki itirazında bulunmamış ya da
davaya hiç cevap vermemiş olan davalının yeniden yetki itirazında bulunma hakkı
olduğu yönünde uygulamada ve öğreti de farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
II. YETKİ İTİRAZI NEDİR:
Yetki itirazı HMK ya da başka
kanunlarla belirlenmiş olan mahkemelerin kesin olmayan yetkilerine davalı
tarafın yetkili mahkemeyi göstererek ve birden fazla yetkili mahkeme varsa
bunlardan hangisini seçtiğini belirterek cevap dilekçesi ile yaptığı itirazdır.
Yetki itirazında üç unsur ortaya çıkmaktadır. Birincisi davanın açıldığı
mahkeme kesin yetkili olmayacaktır. İkincisi yetki itirazında bulunan taraf
yetkili mahkemeyi itirazında gösterecek ve birden fazla yetkili mahkeme varsa
bunlardan hangisini tercih ettiğini belirtecektir. Üçüncüsü ise yetki itirazı
davalının cevap dilekçesi ile yapılacaktır. Makalemizin konusunu oluşturan olay
da yetki itirazının cevap süresi içinde yapılacak olmasıdır.
III. YETKİ İTİRAZININ SÜRESİ:
HMK m. 19/II’ye göre yetkinin
kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi
gerekir. Bu madde yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesini
öngördüğünden HMK m. 127’de cevap dilekçesini verme süresinin, dava
dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olarak düzenlenmiş olması
nedeniyle yetki itirazında bulunma süresi de iki haftadır. Ancak verilen cevap
dilekçesinde yetki itirazında bulunulmadıysa daha sonra iki haftalık süre
geçmemiş olsa bile yetki itirazında bulunulması hukuken mümkün değildir. Çünkü
HMK m. 19/II yetki itirazında bulunma hakkını cevap dilekçesinde ileri sürme
koşuluna bağlamıştır. Bu nedenle cevap süresi içinde de olsa yetki itirazının
cevap dilekçesinden bağımsız olarak ileri sürülmesi hukuken mümkün
olamayacaktır. Bu yasal düzenleme yetki itirazının ve itirazda bulunma
süresinin hem davaya cevap hakkına bağlı olduğunu hem de hak düşürücü süre
niteliğinde olduğunu göstermektedir.
IV. ÖN İNCELEME DURUŞMASINDA
YETKİ İTİRAZINDA BULUNULMASI:
Davalı hiç cevap dilekçesi
vermemişse ya da cevap dilekçesi vermiş ama cevap dilekçesinde yetki itirazında
bulunmamışsa bu durumda bir daha yetki itirazında bulunamaz. Tartışma yaratan
konu ön inceleme aşamasında davacının duruşmaya mazeretsiz gelmemesi durumunda
HMK m. 141’in karşı tarafa tanıdığı davacının muvafakati aranmaksızın iddia
veya savunmasını genişletebilme ya da değiştirebilme hakkıdır. Karşıt görüş,
HMK m. 141’e göre ön inceleme duruşmasına taraflardan birinin gelmemesi
durumunda diğer tarafın iddia veya savunmasını genişletebilme ya da değiştirebilme
hakkı varsa daha önce yetki itirazında bulunmayan davalı tarafın, davacı
tarafın yokluğunda ön inceleme duruşmasında HMK m. 141’in sağladığı haktan
yararlanarak yetki itirazında bulunabileceğini ileri sürmektedir. Bu görüş
yetki itirazını davalı tarafın iddia veya savunmalarının kapsamı içinde
değerlendirmektedir.
V. YETKİ İTİRAZI VE SAVUNMANIN
DEĞİŞTİRİLMESİ VEYA GENİŞLETİLMESİ YASAĞININ KARŞILAŞTIRILMASI:
Savunmanın değiştirilmesi ve
genişletilmesi yasağı davanın esasına ilişkin davalı tarafın tezlerini
kapsamaktadır. Bu yasak kapsamına davanın yargılama yöntemine ilişkin olarak
davalı tarafın ortaya koyacağı usul hükümleri de girer mi? Biraz daha açık
söyleyecek olursak bir davada “borcum yoktur” savunması ile “borcum var ama
ödedim” savunması davanın esasına ilişkin savunmalar olup bunların cevap
dilekçesinde belirtilmesinden sonra değiştirilmesi ya da genişletilmesi HMK m.
141’e göre ancak ikinci cevap dilekçesinde mümkün olur. Yetki itirazı ise
davanın esasına ilişkin olmayıp davanın yargılamasının hangi mahkemede
yapılacağına ilişkin usulü bir itirazdır. Bu nedenle savunmanın değiştirilmesi
veya genişletilmesi yasağı kapsamında ele alınarak bu yasağın istisnalarını
düzenleyen HMK m. 141 çerçevesinde değerlendirilmesi bizce hukuken mümkün
değildir.
VI. YETKİ İTİRAZININ İKİNCİ
CEVAP DİLEKÇESİNİN VERİLMESİ AÇISINDAN İNCELENMESİ:
Yukarıda belirttiğimiz gibi HMK
m. 141/I’e göre iddia veya savunmaların genişletilmesi ya da değiştirilmesi
yasağı davalı açısından ikinci cevap dilekçesi ile başlamaktadır. Tarafların
ikinci dilekçelerini düzenleyen HMK m. 136 davaya cevap aşamasında yapılmayan
yetki itirazının “cevaba cevap” aşamasında yapılabileceğine ilişkin bir hüküm
içermemektedir. Yani cevap dilekçesinde davalının ileri sürdüğü iddia ve
savunmalar ikinci cevap dilekçesinde serbestçe değiştirilebilir ancak cevap
dilekçesinde bulunulmayan yetki itirazı ileri sürülemez. Gerek HMK m. 19/II
gerekse 141 ve 136’ıncı maddenin birlikte ele alınmasından ortaya çıkan sonuç
budur. Bu durumda iddia ve savunmaların genişletilmesi ve değiştirilmesi
imkânının tanındığı ikinci cevap dilekçesinde yetki itirazına ilişkin bir hak
tanınmamıştır. Bu da yasa koyucu tarafından yetki itirazının iddia ve savunma
kapsamında değerlendirilmediğinin bir başka göstergesidir. Yasa koyucu tarafından iddia ve savunma
kapsamında değerlendirilmeyen bir itirazın HMK m. 141’de düzenlenmiş olan ön
inceleme duruşmasında ki iddia ve savunmanın duruşmaya gelmeyen taraf
yokluğunda genişletilip değiştirilebileceğine ilişkin ayrık durum kapsamında
değerlendirilmesi de mümkün değildir.
VII. SONUÇ:
Davalı esasa cevap süresi içinde
yetki itirazında bulunmadıysa ya da cevap vermediyse HMK m. 19/II’ye göre yetki
itirazında bulunma süresini kaçırmıştır. Baki Kuru’da altı ciltlik Hukuk
Muhakemeleri Usulü kitabı cilt 1 s. 578’de aynı görüştedir. Bu nedenle daha
sonra davacı ön inceleme duruşmasına katılmayacak olursa davalı iddia veya
savunmalarını değiştirip genişletebilir ama süresini kaçırdığı yetki itirazını
ileri süremez. Çünkü hem itiraz süresini kaçırmıştır, hem davacının öninceleme
duruşmasına gelmemesi süreyi yeniden canlandırmaz hem de yetki itirazı davanın
esasına ilişkin iddia veya savunmaya ilişkin değildir.
Tarafların ikinci dilekçelerini
düzenleyen HMK m. 136 davaya cevap aşamasında yapılmayan yetki itirazının
“cevaba cevap” aşamasında yapılabileceğine ilişkin bir hüküm içermediğine göre
HMK m. 141/1’de ki;
“Taraflar, cevaba cevap ve ikinci
cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın
açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut
değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak
gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını
genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından
sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez” hükmü yetki
itirazında uygulanamaz.
Yani öninceleme aşamasında karşı
taraf muvafakat etse de, duruşmaya gelmese de yetki itirazı yeniden ileri
sürülemez. Esasa cevap dilekçesinin verilmesi ya da hiç verilmemesi ile yetki
itirazı hakkı bitmiştir. Ayrıca esasa cevap süresi HMK’da açıkça yazmasa da hak
düşürücü süredir. Hak düşürücü sürenin yeniden canlandırılması, durması ya da
kesilmesi de söz konusu değildir.
Bu nedenlerle cevap dilekçesi
vermeyen ya da cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmayan davalının
davacının yokluğunda öninceleme duruşmasında yetki itirazında bulunması mümkün
değildir.
merak ettiğim soruların cevabını aldım, çok teşekkür ederim.
YanıtlaSil