12 Eylül, 2017

KAMULAŞTIRMA DAVALARINDA DEPO KARARININ YERİNE GETİRİLMEMESİ


KAMULAŞTIRMA DAVALARINDA
DEPO KARARININ YERİNE GETİRİLMEMESİ

I. GİRİŞ:

Bu makalemizde kamulaştırma davalarında davacı idarenin mahkemenin verdiği depo kararını süresi içinde yerine getirmemesi durumunda yapılacak olan usul işlemlerini konu alacağız.

II. KAMULAŞTIRMA DAVALARINDA DEPO KARARI NEDİR?

Kamulaştırma davalarında mahkeme davanın açılmasından sonra hakkında kamulaştırma kararı alınan taşınmazda keşif yaparak bilirkişi heyetine dava konusu taşınmazın değeri ve niteliği hakkında bilirkişi raporu hazırlanması görevini verir. Hazırlanan bu bilirkişi raporu ile kamulaştırma kararı verilen taşınmazın değeri belirlenir. Daha sonra bu rapor davanın tarafları olan kamulaştırma kararını veren davacı idare ile taşınmazın sahibi olan davalıya tebliğe çıkartılarak görüşleri ve itirazları alınır. Yeniden rapor alınmasına gerek duyulmaz ya da yeniden rapor alınırsa son rapora göre mahkeme davayı sonuçlandırmak üzere davacı idareye bilirkişi raporunda belirlenen değerin mahkeme veznesine ya da belirlenen bir özel ya da kamu bankasında taşınmazın sahibi davalılar adına açılacak hesaba yatırılması için süre verir. İşte paranın yatırılması için verilen bu süre kamulaştırma hukukunda depo kararı olarak isimlendirilmektedir.

III. DEPO KARARININ YERİNE GETİRİLMESİNİN DAVANIN SONUCUNA ETKİSİ:

Depo kararı verilmeden ya da verilmiş bir depo kararı yerine getirilmeden kamulaştırma davasının sona ermesi ve dava konusu taşınmazın mülkiyetinin idare adına tesciline karar verilmesi hukuken mümkün değildir. Dolayısıyla depo kararının yerine getirilmesi kamulaştırma davalarının sonuçlanmasının bir koşuludur. Depo kararı yerine getirilmeden davanın sona ermesi dolayısıyla da vatandaş parasını almadan kamulaştırılan taşınmazın mülkiyetinin davacı idare adına tesciline karar verilmesi hukuken mümkün değildir.

IV. DEPO KARARININ YERİNE GETİRİLMEMESİ DURUMUNDA YAPILACAKLAR:

Depo kararının yerine getirilmesinde aksaklıklar çıkmaması için kamulaştırma kararı verilmeden önce kamulaştırma ile ilgili olarak bütçede para ayrılmış olması gerekmektedir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3’üncü maddesine göre idarenin ödenek ayırma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu maddenin getirilme gerekçesi kamulaştırma işlemlerinin aksamadan yürütülmesi ve kamulaştırılacak taşınmazın sahibinin mağdur edilmemesidir.

Uygulamadan zaman zaman ayrılan ödeneğin yeterli gelmemesi nedeniyle mahkemelerin belirlediği kamulaştırma bedellerinin depo edilmesinde davacı idareler gecikmekte ya da depo kararını yerine getirmemektedirler. Her hangi bir gecikmenin mahkemenin vereceği karara olumsuz etki etmemesi için genelde ilk depo kararı kesin süre öngörülmeksizin verilmektedir. Dolayısıyla davacı idare paranın depo edilmesinde gecikme yaşarsa tekrar süre alarak depo kararını yerine getirme olanağına kavuşmaktadır.

Depo kararının yerine getirilmesi için verilen süre içinde yerine getirilmemesi durumunda mahkeme davacı idareye kesin süre vermek zorundadır. Kesin süre verilmesinin nedeni yargılamanın sürüncemede bırakılmasını önlemek içindir. Davacı idareye kesin süre verilmesine karşın davacı idare eğer depo kararını yerine getirmezse mahkeme davanın reddine karar vermek durumundadır. Bu takdirde kamulaştırma işleme tamamlanamaz ve dava konusu taşınmazın mülkiyeti davalı tarafta kalmaya devam eder.

V. KAMULAŞTIRMA DOSYASININ YARGITAY YA DA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNDEN DÖNMESİNDEN SONRA VERİLEN DEPO KARARININ YERİNE GETİRİLMEMESİ DURUMUNDA YAPILACAKLAR:

Uygulamada sıkça karşılaşılan durumlardan biri de kamulaştırma davasının sonuçlanmasından sonra Yargıtay’a temyiz ya da Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf incelemesine gitmesi durumunda bu yargı mercilerinden kararın bozulması ya da kaldırılması sonucunda dosyanın ilk derece mahkemesine geri gelmesi durumunda yeni depo kararının yerine getirilmemesidir.

Örneğin verilen kamulaştırma kararı özde iki temel hüküm içerir. Birincisi taşınmazın değerinin tespiti ve tespit edilen miktarın davalı taşınmaz sahibine ödenmesi ikincisi de dava konusu taşınmazın mülkiyetinin davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmesi. Bunlardan birincisi kesin olmayan ikincisi ise kesin hüküm niteliğindedir. Dolayısıyla sadece değer tespiti yönünden temyiz ya da itiraz yoluna gidilebilir.

Kamulaştırma kararının verilmesinden sonra gidilen temyiz ya da itiraz yolunda kararın bozulması ya da kaldırılması sonucunda dosya ilk derece mahkemesine geri gelir. Bozma ya da kaldırma kararı sonucunda yeniden keşif ve değer tespiti yapılırsa ve dava konusu taşınmazın değerinde değişiklik olursa özellikle de bir artış meydana gelirse bu durumda ilk derece mahkemesi değer tespiti yönünden ilk verdiği karardaki miktarın üzerinde bir miktara karar vermek durumundadır. İlk verdiği kararda hükmettiği rakamla ikinci verdiği karardaki rakam arasındaki fark için davacı idareye tekrar paranın depo edilmesi kararını verir. Bu depo kararının verilen kesin süre içinde yerine getirilmemesi durumunda ne yapılacaktır.

Bu durumda ortaya çıkan durumları şu şekilde özetleyebiliriz. İlk kararla taşınmazın davacı idare adına tapuya tesciline kesin olarak karar verilmiştir. Yine ilk kararla taşınmazın tespit edilen değeri üzerinden depo kararı verilmiş ve bu kararın yerine getirilmesi ile davalıya hükümle birlikte bir ödeme yapılmıştır. Temyiz ya da itiraz üzerine verilen ikinci depo kararının kesin süre içinde yerine getirilmemesi durumunda bu iki işlem geriye nasıl döndürülecektir.

Bu ve benzeri durumlar için Yargıtay 5. HD 2016/4485 Esas; 2017/4828 Karar ve 14/02/2017 tarihli kararında şu çözümü getirmiştir. Kararın tam metni makalemiz ekindedir. Buna göre; davacı idare depo kararını tam olarak ve kendisine verilen kesin süre içinde yerine getirmediği için yine davanın reddine karar verilecektir. İlk verilen karardaki tescil hükmü artık yolsuz tescil hükmünde olup idare adına oluşan tapu kaydının iptaline karar verilecektir. İlk kararla birlikte ödenmesine karar verilen ilk depo kararına konu kamulaştırma bedeli de ödendiği tarihten itibaren faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı idareye iadesine karar verilecektir. Böylece idarenin ödediği para iade edilmiş kamulaştırılan taşınmazın mülkiyeti de davalı tarafa geri dönmüş olmaktadır.

VI. YARGITAY KARARI:

T.C.
YARGITAY
5. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2016/4485
KARAR NO : 2017/4828     
TARİHİ : 14/02/2017

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10.maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasının reddine dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, duruşma için belirlenen 07/02/2017 günü taraf vekillerinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak, sözlü açıklamaları da dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR

Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10.maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak tespit edilen bedelin ikinci kez verilen kesin süreye rağmen bloke edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.

1-Mahkemece uyulan bozma kararı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak dava konusu taşınmazın yeniden değerinin belirlendiği, 07.07.2015 tarihli celsede bilirkişilerce tespit edilen kamulaştırma bedelinin depo edilmesi için davacı idareye süre verildiği, bedelin bloke edilmemesi üzerine 10.09.2015 tarihli celsede kamulaştırma fark bedeli olan 30.620,07 TL'nin blokesi için kesin süre verildiği ve verilen bu kesin süreye rağmen davacı idarece fark bedelin bloke edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10.maddesinin 8.fıkrası uyarınca mahkemece 07.07.2015 tarihli celsede bloke edilmesi gereken miktar açıkça belirtilmediğinden verilen sürenin Kanunun öngördüğü ilk süre olarak kabulü mümkün değildir.

Bu durumda mahkemece 10.09.2015 tarihli celsede fark bedelin blokesi için verilen sürenin Kanunda yazılı ilk süre olduğunun kabulü ile davacıya yeniden ikinci bir süre verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi,

2-Kabule göre de;

Davanın reddine ve kamulaştırma bedelinin iadesine karar verildiği dikkate alındığında yolsuz tescil sonucu idare adına oluşan tapu kaydının iptaline karar verilmemiş olması,

Doğru görülmemiştir.

Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, temyiz eden davacı idare yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 1.480,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 14/02/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                             Üye                         Üye                  Üye                   Üye

E.Buyurgan       A.Z.Tepedelenlioğlu         S.Bellek          S.Çakırbay       A.K.Ünsoy