TASARRUFUN İPTALİ DAVALARINDA
YETKİ
İTİRAZI VE ZORUNLU DAVA ARKADAŞLIĞI
I.
GİRİŞ:
Bu makalemizde tasarrufun iptali davalarında yetki itirazının
önemli bir ayrıntısı olan zorunlu dava arkadaşlığının yetki
itirazına etkisini tartışacağız.
II.
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI:
Tasarrufun iptali davaları 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun
277 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Günlük hayatımızda
borçlu kişiler genellikle haciz öncesinde bir kısım mallarını
hacizden kurtarmak için haciz uygulanmadan önce başkalarına
muvazaalı/danışıklı olarak satış yapmaktalar. Yapılan bu
satış gerçekte bir satış işlemi değil haciz tehlikesine karşı
yapılmış bir danışıklı işlem niteliğindedir. 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanunu 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen iptal
davası açma hakkı bu şekilde kötüniyetli hareket eden
borçlulara karşı alacaklıların haklarını korumalarına
yardımcı olan bir dava türüdür.
III.
TASARRUFUN İPTALİ DAVALARINDA YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME:
Tasarrufun iptali davaları için 2004 sayılı İcra ve İflas
Kanunu özel bir yetki ve görev düzenlemesine gitmemiştir. Bu
nedenle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 50’inci maddesinin
göndermesi ile bu davalarda yetki ve görev 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre belirlenecektir.
Tasarrufun iptali davaları mal varlığı değerlerine ilişkin
olması nedeniyle 6100 sayılı HMK m. 2 uyarınca asliye hukuk
mahkemelerinin görev alanındadır.
Yetkiye gelince HMK’da tasarrufun iptali davaları ile ilgili özel
bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK m. 6’daki genel
yetki kuralı uygulanır. Yani davalının bulunduğu yer mahkemesi
yetkilidir. Dava taşınmazın aynını ilişkin olmadığından
taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağına ilişkin
hüküm bu davalarda uygulanmaz.
Tasarrufun iptali davalarında en az iki davalı bulunur. Biri borçlu
diğeri ise borçlunun malını devrettiği üçüncü kişi. Bu iki
kişinin yerleşim yerleri farklı ise bu durumda davacı HMK m.7’ye
göre her iki davalının yerleşim yerinden birini tercih ederek
davasını açabilecektir.
IV.
TASARRUFUN İPTALİ DAVALARINDA ZORUNLU DAVA ARKADAŞLIĞI:
Tasarrufun iptali davalarında hem borçlunun hem de borçlunun
taşınmazını devrettiği üçüncü kişinin davalı olarak
gösterilmesi zorunludur. Çünkü dava sonucunda verilecek hüküm
her ikisinin de mal varlığında bir değişikliğe neden olacaktır.
Borçlunun taşınmazını muvazaalı/danışıklı olarak devrettiği
anlaşılırsa tasarrufun iptaline yani satışın iptaline karar
verilecektir. Bu durumda taşınmazı satın almış olan üçüncü
kişinin adına kayıtlı olan tapu kaydı iptal edilecek ve borçlu
davalının adına yeniden tapu kaydı oluşturulacaktır.
Dolayısıyla her iki davalı içinde tek bir hüküm kurulması
zorunluluğu bulunmaktadır. Bu hükme karşı her ikisinin de itiraz
kanun yoluna gidebilmeleri için her ikisinin de davada taraf
olmaları zorunludur. Bu nedenle her iki davalı açısından zorunlu
dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Nitekim HMK m. 59’a göre;
“Maddi
hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte
kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri
sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken
hallerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır”
V. ZORUNLU DAVA ARKADAŞLIĞININ YETKİ İTİRAZINA ETKİSİ:
HMK m. 60’a göre;
“Mecburi
dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de
birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava
arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya
gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul
işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği hâlde duruşmaya
gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade
eder.”
Usul
kanununun bu maddesine göre “dava arkadaşları
birlikte hareket etmek zorundadır” dolayısıyla
yetki itirazında bulunacak olan davalının yetki itirazının
geçerli olması aynı itirazı diğerinin de ileri sürmesine
bağlıdır. Örneğin davalı borçlunun yetki itirazında
bulunmasına karşın davalı üçüncü kişi süresi içinde böyle
bir itirazda bulunmamışsa bu itiraz geçerli bir yetki itirazı
olmayacaktır. Davalı borçlu yetki itirazında bulunmuşsa ve
davalı üçüncü kişide yetki itirazında bulunmuşsa o zaman her
ikisinin de yetki itirazını usulüne uygun şekilde yapıp
yapmadığına bakılacaktır. Yani yetki itirazları süresinde mi?
Yetki itirazlarında yetkili mahkemeyi göstermişler mi? Eğer yetki
itirazı süresinde ve yetki itirazında yetkili mahkemeyi de
göstermişlerse bu durumda geçerli bir yetki itirazı var demektir
ve mahkemece yetki itirazı öncelikle karara bağlanmak zorundadır.
Nitekim tam metnini aşağıya alıntıladığımız Yargıtay
kararında Yargıtay’da aynı tespitte bulunmuştur.
VI.
YARGITAY KARARI:
T.C.
YARGITAY17. Hukuk Dairesi
ESAS
NO : 2014/17147
KARAR
NO : 2014/13325 TARİH : 14.10.2014
Taraflar
arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması
sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin
yetkisizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili
tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği
düşünüldü:
-K A R
A R-
Davacı
vekili, davalı borçlu Ayhan Özyirmidokuz hakkında yaptıkları
takip sırasında borçluya ait Mobil İletişim AŞ ait (B) grubu
hisselerinin 199.000 adetini davalı Aydın Mıstaçoğlu'na 500 adet
hissesini ise diğer davalı Rasim Mıstaçoğlu'na alacaklılarından
mal kaçırmak amacıyla adına devir ettiğini tesbit ettiklerinden
İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre borçlu ve davalı üçüncü
kişiler arasındaki tasarrufun iptalini istemişlerdir.
Davalı
Aydın ve Rasim Mıstaçoğlu vekilleri,süresinde ayrı ayrı
verdikleri cevap dilekçeleri İstanbul olması nedeni ile yetkili
mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek
yetki itirazında bulunmuşlardır.
Davalı
borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece,
davacı alacaklı ve borçlu arasında imzalanan sözleşme ile
yetkili mahkemenin Adana olduğu belirtilmiş ise de bunun
sözleşmenin taraflarını bağladığı üçüncü kişiler
yönünden bağlayıcılığı olmadığı, ancak davalı üçüncü
kişilerin süresinde yetki itirazında bulundukları ve
ikametgahlarının İstanbul olması nedeni ile ortak yetkili
mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkemenin
yetkisizliğine istem halinde dosyanın yetkili mahkemeye
gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından
temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık,
İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali
davasına ilişkindir.
Bu tür
davalarda, borçlu ve üçüncü kişiler zorunlu dava arkadaşı
olup davalı tarafında yer almaları gerekmektedir. Öte yandan
tasarrufun iptali davasında yetki kamu düzenine ilişkin
olmadığından yetki itirazının zorunlu dava arkadaşı olan
borçlu ve üçüncü kişiler tarafından birlikte ve süresinde
yapılması gerekir. Somut olayda itiraz sadece davalı üçüncü
kişiler tarafından ileri sürülmüş, borçlunun böyle bir
itirazı olmamıştır.
Bu
durumda, zorunlu dava arkadaşı olan davalıların usule uygun
olarak yaptıkları bir itiraz olmadığından mahkemece, sadece
üçüncü kişilerin itirazı ile yetkisizlik kararı vermesi usul
ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda
açıklanan nedenlerle, davacı alacaklı vekilinin temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan
harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri
verilmesine 14.10.2014 günü oy birliğiyle karar verilmiştir.
Başkan
Üye Üye Üye Üye
A.Velioğlu
A.Ş.Sertkaya A.Orhan M.Özcan S.Kul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder