KARTEL TAZMİNATI DAVASI
I.
GİRİŞ:
Ülkemizde
tüketici hakem heyetlerinin ve tüketici mahkemelerinin
kurulmasından sonra tüketici hukuku ile ilgili dava ve işler
hukukumuzun en önemli konu başlıkları haline gelmiştir. Son bir
kaç aydır tüketici hukukunda yeni bir dava türü ortaya
çıkmıştır. Kartel tazminatı davası olarak isimlendirilen bu
dava türünün incelemesini bu makalemizde yapacağız.
II.
KARTEL NEDİR?
Rekabeti Sınırlayıcı anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim
Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına
İlişkin Yönetmeliğin 3/ç maddesine göre kartel:
“Fiyat
tespiti, müşterilerin, sağlayıcıların, bölgelerin ya da
ticaret kanallarının paylaşılması, arz miktarının kısıtlanması
veya kotalar konması, ihalelerde danışıklı hareket konularında,
rakipler arasında gerçekleşen rekabeti sınırlayıcı anlaşma
ve/veya uyumlu eylemleri ifade eder.”
Daha
kısa ve öz ifade etmek gerekirse birden fazla ticari oluşumun
belli bir ticari alanda fiyat belirlemesi ve bu fiyat anlaşmasını
tüketicinin aleyhine olarak sürekli olarak devam ettirmesi de
diyebiliriz.
III.
BANKACILIK ALANINDA KARTEL ANLAŞMASI YAPILAN KONULAR:
Rekabet
Kurulu Türkiye’de 12 bankanın mevduat, kamu mevduatı, kredi ve
kredi kartı hizmetleri konusunda kartel anlaşması yaptıklarını
tespit etmiş ve bu bankalar aleyhine 08.03.2013
tarihinde 13-13/198-100 sayılı dosyasından
karar vermiştir. Kredi türlerinden konut kredileri, ihtiyaç
kredileri ve taşıt kredileri bu kapsamda kartel anlaşması içinde
yer almaktadır.
Rekabet
Kurulu verdiği kararda 12 bankanın 21.08.2007 ile 22.09.2011
tarihleri arasında kartel anlaşması yaptıklarını tespit
etmiştir.
IV.
YARGISAL SÜREÇ:
On iki
banka aleyhlerinde verilen karara karşı önce Ankara İdare
Mahkemesi’nde iptal davası açmış, bu davanın reddinden sonra
kararı temyiz etmişlerdir. Temyiz sonucunda Danıştay Ankara İdare
Mahkemesi’nin kararını haklı bularak temyiz taleplerini
reddetmiş ve kararı onamıştır. Böylece tüketiciler tarafından
adli yargıda 12 bankaya karşı tazminat davası açılmasının
yolu açılmıştır.
V.
KARTEL TAZMİNATI DAVASININ HUKUKİ DAYANAĞI:
Kartel
tazminatı davasının hukuki dayanağı 4054 sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanunun 57 ve 58’inci maddeleridir. 4054
sayılı kanunun “Tazminat Hakkı” başlıklı 57’inci maddesi;
“Her
kim bu Kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma
ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal
veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu kötüye kullanırsa,
bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur.
Zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu
ortaya çıkmış ise bunlar zarardan müteselsilen sorumludur.”
hükmünü
içermektedir.
Aynı
yasanın “Zararın Tazmini” başlıklı 58’inci maddesi de;
“Rekabetin
engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar
görenler, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödemekte
olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebilirler.
Rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teşebbüsler, bütün
zararlarının tazminini rekabeti sınırlayan teşebbüs ya da
teşebbüslerden talep edebilir. Zararın belirlenmesinde, zarar
gören teşebbüslerin elde etmeyi umdukları bütün karlar, geçmiş
yıllara ait bilançolar da dikkate alınarak hesaplanır.
Ortaya
çıkan zarar, tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır
ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktaysa, hakim, zarar
görenlerin talebi üzerine, uğranılan maddi zararın ya da zarara
neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan karların
üç katı oranında tazminata hükmedebilir.”
hükmünü
içermektedir.
Dolayısıyla
4054 sayılı yasa gerek kartel tazminatı davası için gerekse
tazminat hükmü için yasal dayanak oluşturmaktadır.
VI.
KARTEL TAZMİNATI DAVASI AÇABİLECEK OLANLAR:
Rekabet
Kurulu verdiği kararda 12 bankanın 21.08.2007 ile 22.09.2011
tarihleri arasında kartel anlaşması yaptıklarını tespit
etmiştir. Bu tarihler arasında kartel anlaşması yaptığı tespit
edilen on iki bankadan kredi kullanan kişiler davacı olarak dava
açabileceklerdir.
VII.
DAVALI:
Açılacak
davada on iki bankanın tamamı ya da davacının kredi kullandığı
banka ile uyumlu eylem birliği içinde olan bankalar davalı olarak
gösterilebilir.
VIII.
GÖREVLİ MAHKEME:
Görev
kullanılan kredinin niteliğine göre değişkenlik göstermektedir.
Kullanılan kredi tüketici kredisi ve kullanan keşi de tüketici
sıfatına sahipse 6502 sayılı kanun hükmü uyarınca tüketici
mahkemeleri görevlidir.
Kullanılan
kredi ticari nitelikte ise ve kullanan kişi de tacir ise bu durumda
görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir.
Krediyi
kullanan kişi kamu tüzel kişiliği ise hem tacir hem de tüketici
olması mümkün olmadığından görevli mahkeme asliye hukuk
mahkemesi olacaktır. Bu nedenle davayı açacak olan kişinin
kullandığı kredinin türünü dikkate alarak davasını açmasında
fayda vardır.
Görev
kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerde önlerine gelen
kartel faizi davalarında görevli olup olmadıklarını bu ölçütlere
göre belirleyeceklerdir.
IX.
YETKİLİ MAHKEME:
Her
üç mahkeme açısından da yetkili mahkemenin belirlenmesi davanın
dayandırıldığı esasa göre belirlenecektir. Dava haksız fiil
sorumluluğu esasına dayandırıldıysa haksız fiilini işlendiği
yer mahkemesi ya da zararın meydana geldiği ya da gelme
olasılığının bulunduğu yer mahkemesi ya da zarar görenin
yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Ayrıca 6502 sayılı yasa m.
73/V hükmü uyarınca tüketicinin bulunduğu yer mahkemesi de
yetkilidir.
Dava
sözleşmenin ihlali esasına dayandırılacaksa sözleşmenin ifa
edileceği yer mahkemesi de ve genel yetki olarak da davalı şubenin
bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.
X.
DAVA HARCI VE YARGILAMA GİDERLERİ:
Kartel
tazminatı davaları eğer tüketici mahkemesinde görülecekse dava
harçtan muaftır. Asliye hukuk ya da asliye ticaret mahkemesinde
görülecekse dava değerine göre nispi harca bağlıdır. Harcın
dışında ki tebligat, bilirkişi ücreti ve diğer yargılama
giderlerinden ise davanın başında davacı tarafından yatırılması
zorunludur.
XI.
DAVANIN ESASI:
Açılacak
olan davada krediyi kullanan kişi kartel anlaşması nedeniyle daha
fazla faiz ödemiş olmasından ötürü meydana gelen zararını ve
bu zararı aynı zamanda davalı bankalar tarafından kâr
niteliğinde olduğundan bu zararının üç katı tutarında
tazminat talep edecektir. Yasa koyucu üç kat tazminat konusunda
hakime takdir hakkı vermemiş ve zararın tespit edilmesi durumunda
üç kat tazminatın tamamının hükmedilmesini yasal koşul haline
getirmiştir.
Davanın
esasını krediyi kullanan tüketicinin zarar görmüş olması
oluşturduğundan zararın tespiti için bilirkişi incelemesi
yapılması gerekmektedir. Bilirkişi incelemesinde dört yöntem
uygulanabilecektir.
-
Kartel anlaşmasından önceki durum ile kartel anlaşmasının yapılmasından sonraki durumun karşılaştırılması,
-
Türkiye dışındaki Türkiye ile benzer özellikler gösteren bir pazarın fiyatlarının karşılaştırılması,
-
Kartel anlaşması yapan bankaların dışında bu anlaşmaya katılmayan bankaların fiyatlarının dikkate alınması,
-
Bankacılık alanının olası kârlılığına göre olası zararların hesaplanması
Bu
yöntemler sırasıyla uygulanarak davacının kartel anlaşmasından
kaynaklanmış bir zararı olup olmadığı tespit edilecektir.
Bilirkişi seçimi ise 6100 sayılı HMK hükümlerine ve yeni
yürürlüğe giren Bilirkişilik Kanunu hükümlerine göre
yapılacaktır. Bilirkişi listelerinde seçilecek olan bilirkişinin
rekabet hukuku uzmanı ya da bankacılık uzmanı olmasında fayda
vardır. Her ikisi birden seçilerek bilirkişi heyeti de
oluşturulabilir.
XII.
YARGILAMA YÖNTEMİ:
Dava
tüketici tarafından tüketici mahkemesinde açılmışsa basit
yargılama yöntemine bağlıdır. Ancak asliye hukuk ya da asliye
ticaret mahkemesinde açılmışsa yazılı yargılama yöntemine
bağlıdır.
XIII.
DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ:
4054
sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun bu tür davalarda
zamanaşımı süresi belirlememiştir. Bu nedenle zamanaşımı
konusunda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanacaktır. Dava
haksız fiil sorumluluğuna dayandırılarak açılmışsa 6098
sayılı TBK m. 72’ye göre haksız fiillerde zararın öğrenildiği
tarihten itibaren iki yıl ve fiilin gerçekleştiği tarihten
itibaren ise 10 yıllık zamanaşımı geçerlidir. Dava sözleşmeye
aykırılığa dayandırılmışsa bu durumda zamanaşımı süresi
6098 sayılı TBK m. 146’ya göre 10 yıl olarak uygulanacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder