ASLİYE HUKUK VE ASLİYE TİCARET MAHKEMELERİNİN GÖREVİNE
GİREN BİRDEN FAZLA ALACAĞA İLİŞKİN DAVANIN AYNI MAHKEMEDE
AÇILMASINDA GÖREVLİ MAHKEME
(DAVALARIN
YIĞILMASINDA GÖREVLİ MAHKEME)
I.
GİRİŞ:
Ülkemizde
görülen davalarda görev uyuşmazlığının en çok görüldüğü
mahkemeler asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret
mahkemeleridir. Davaların ticari bir dava mı yok sa asliye hukuk
alanına giden bir dava mı olduğu sürekli görev uyuşmazlığına
konu olan durumlardır. Bu makalemizde davacının hem asliye hukuk
hem de asliye ticaret mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıklara
ilişkin birden fazla alacağının aynı davada hangi mahkemede
ileri sürülebileceğini tartışacağız.
II.
ASLİYE TİCARET MAHKEMELERİNİN GÖREVLİ OLDUĞU İŞLER:
Asliye
Ticaret Mahkemelerinin görevini ticari davalar oluşturur. Ticari
davalar ise 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununun “Ticari
Davalar, Çekişmesiz Yargı İşleri Ve Delilleri” başlıklı
4’üncü maddesinde sayılmıştır. Buna göre;
“(1)
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan
hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir
olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a)
Bu Kanunda,
b)
Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi
ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c)
11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun
malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin
birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet
yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ
501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon
sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari
vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş
bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama
sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d)
Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e)
Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü
diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f)
Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç
para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen
hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare:
26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı
işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen
havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan
davalar bundan istisnadır.
(2)
Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 18/6/1927
tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine
tabidir.”
Bu
maddeye göre; davanın her iki tarafında ticari işletmesi ile
ilgili olması, 6102 sayılı TTK’nda düzenlenmiş bir konu ile
ilgili olması örneğin acentelik gibi, Türk
Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya
işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil
değiştirmesi, rekabet yasağı, yayın sözleşmesi, kredi mektubu
ve kredi emri, komisyon sözleşmesi, ticari temsilciler, ticari
vekiller ve diğer tacir yardımcıları havale, saklama sözleşmeleri
ile
ilgili olması, bunların dışında fikrî
mülkiyet hukukuna ilişkin
olması, borsa,
sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer
yerlere ilişkin özel hükümlerle
ilişkili olması bankalara,
diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para
verme işlerine ilişkin düzenlemelerle
ilgili olması halinde o iş ticari iş sayılacaktır ve bu işlerden
kaynaklı davalar 6102 sayılı TTK m. 5’e göre Asliye Ticaret
Mahkemelerinde görülecektir.
III.
ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİNİN GÖREVLİ OLDUĞU İŞLER:
Asliye
hukuk mahkemelerinin görevi 6100 sayılı HMK m. 2’de
belirtilmiştir. Buna göre
dava
konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı
haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin
davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça
asliye hukuk mahkemesidir. Ayrıca
HMK’da ve
diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk
mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.
IV.
DAVALARIN
YIĞILMASI:
6100
sayılı HMK m. 110’a göre davacı, aynı davalıya karşı olan,
birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava
dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen
taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve
taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması
şarttır.
Buna
göre davacının aynı kişiye yönelik olarak açacağı davaları
varsa bunların hepsinin adli yargının görev alanına girmesi ve
görüleceği mahkemenin de ortak
yetkili mahkeme olması gerekmektedir.
Örneğin
Ankara mahkemelerinin yetkili olması gibi.
Bu
makalemizde açıklamaya çalışacağımız konuda davaların
yığılması konusu ile doğrudan ilgilidir. Bir kişinin aynı
kişiye karşı açacağı birden fazla davanın hem adli yargıda
görülecek olması hem de aynı yetkili yer mahkemesinde görülecek
olması ancak birden fazla görevli mahkemenin kapsamında olması
halinde hangi mahkemenin görevine gireceğini tartışacağız.
V.
ÖRNEK ÜZERİNDEN KONUNUN AÇIKLANMASI:
Tacir sıfatına sahip bir kişinin aynı kişiden hem kendi özel
kullanımı için hem de kendi ticari işletmesi için iki ayrı
otomobil satın aldığını kabul edelim. Alıcı olan tacir satın
aldığı otomobillerden birini kendi özel ihtiyaçları için ve
ailesi için kullanacaktır. Diğerini ise ticari işletmesinde
örneğin lokantasında getir götür işleri için ticari işi için
kullanacaktır. Aldığı otomobillerin her ikisinin de ayıplı
çıkması durumunda alıcının 6098 sayılı TBK hükümlerine
göre her iki ayıplı mal için ayrı ayrı talep hakkı
bulunmaktadır. Alıcı bu haklarından birini asliye hukuk
mahkemesinde diğerini ise asliye ticaret mahkemesinde açacağı iki
ayrı dava ile kullanabilir.
Alıcı bunun dışında yukarıda açıkladığımız gibi davaların
yığılmasına ilişkin HMK m. 110 hükmüne göre tek dava ile de
ayıplı mal satılmasından kaynaklı haklarını kullanabilecektir.
İşte bu durumda dava hangi mahkemenin görevine girecektir?
Bu ve benzeri durumlarda usul kanunları ve usul hükümleri içeren
kanunlar karşı karşıya gelmektedir. Asliye hukuk mahkemesinin
görevine giren alacak adi nitelikte alacaktır. Asliye hukuk
mahkemesinin görevine giren alacak ise ticari nitelikte alacaktır.
6102
sayılı TTK m. 5/III’e göre asliye
ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk
mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda
göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Asliye
ticaret mahkemelerinin görevini düzenleyen TTK m. 5 asliye hukuk
mahkemelerinin görevini düzenleyen HMK m. 2’ye göre daha özel
ve sonraki yasa hükmündedir. Ayrıca her iki mahkemede de aynı
yargılama yöntemi yani yazılı yargılama yöntemi
uygulanmaktadır. TTK m. 5’in HMK m. 2’ye göre daha özel yasa
olması ve asliye
ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin
görev ilişkisi olması
nedeniyle aynı kişiye yöneltilecek olan adi ve ticari alacaktan
kaynaklı iki talebin tek dava olarak asliye ticaret mahkemesinde
görülmesi gerekir. Bu sebeple asliye ticaret mahkemesi dava eğer
kendisinde açıldıysa davaların ayrılmasına karar veremeyecek ve
yargılamaya devam edecektir.
Her
iki talebinde tek dava olarak asliye hukuk mahkemesinde açılması
durumunda asliye hukuk mahkemesi ticari alacak yönünden görevsizlik
kararı vermek zorundadır. Adi alacak yönünden ise yargılamaya
davaların ayrılmasına karar vererek devam etmesi mümkün ise de
usul ekonomisi açısından dosyaların ayrılması doğru bir
hareket olmayacaktır. Asliye hukuk mahkemesinin dosyaları
ayırmaksızın görevsizlik kararı vererek adi alacak için olan
talebi
de ticari alacak talebi ile birlikte görevsizlik kararı vererek
asliye ticaret mahkemesine göndermesi gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder