27 Mart, 2017

ASLİYE HUKUK VE ASLİYE TİCARET MAHKEMELERİNİN GÖREVİNE GİREN BİRDEN FAZLA ALACAĞA İLİŞKİN DAVANIN AYNI MAHKEMEDE AÇILMASINDA GÖREVLİ MAHKEME (DAVALARIN YIĞILMASINDA GÖREVLİ MAHKEME)


ASLİYE HUKUK VE ASLİYE TİCARET MAHKEMELERİNİN GÖREVİNE GİREN BİRDEN FAZLA ALACAĞA İLİŞKİN DAVANIN AYNI MAHKEMEDE AÇILMASINDA GÖREVLİ MAHKEME
(DAVALARIN YIĞILMASINDA GÖREVLİ MAHKEME)

I. GİRİŞ:

Ülkemizde görülen davalarda görev uyuşmazlığının en çok görüldüğü mahkemeler asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleridir. Davaların ticari bir dava mı yok sa asliye hukuk alanına giden bir dava mı olduğu sürekli görev uyuşmazlığına konu olan durumlardır. Bu makalemizde davacının hem asliye hukuk hem de asliye ticaret mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıklara ilişkin birden fazla alacağının aynı davada hangi mahkemede ileri sürülebileceğini tartışacağız.

II. ASLİYE TİCARET MAHKEMELERİNİN GÖREVLİ OLDUĞU İŞLER:

Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevini ticari davalar oluşturur. Ticari davalar ise 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununun “Ticari Davalar, Çekişmesiz Yargı İşleri Ve Delilleri” başlıklı 4’üncü maddesinde sayılmıştır. Buna göre;

(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;

a) Bu Kanunda,

b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,

c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,

d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,

e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,

f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,

öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.

(2) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir.”

Bu maddeye göre; davanın her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili olması, 6102 sayılı TTK’nda düzenlenmiş bir konu ile ilgili olması örneğin acentelik gibi, Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi, rekabet yasağı, yayın sözleşmesi, kredi mektubu ve kredi emri, komisyon sözleşmesi, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları havale, saklama sözleşmeleri ile ilgili olması, bunların dışında fikrî mülkiyet hukukuna ilişkin olması, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerle ilişkili olması bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerle ilgili olması halinde o iş ticari iş sayılacaktır ve bu işlerden kaynaklı davalar 6102 sayılı TTK m. 5’e göre Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.

III. ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİNİN GÖREVLİ OLDUĞU İŞLER:

Asliye hukuk mahkemelerinin görevi 6100 sayılı HMK m. 2’de belirtilmiştir. Buna göre dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Ayrıca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.

IV. DAVALARIN YIĞILMASI:

6100 sayılı HMK m. 110’a göre davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.

Buna göre davacının aynı kişiye yönelik olarak açacağı davaları varsa bunların hepsinin adli yargının görev alanına girmesi ve görüleceği mahkemenin de ortak yetkili mahkeme olması gerekmektedir. Örneğin Ankara mahkemelerinin yetkili olması gibi.

Bu makalemizde açıklamaya çalışacağımız konuda davaların yığılması konusu ile doğrudan ilgilidir. Bir kişinin aynı kişiye karşı açacağı birden fazla davanın hem adli yargıda görülecek olması hem de aynı yetkili yer mahkemesinde görülecek olması ancak birden fazla görevli mahkemenin kapsamında olması halinde hangi mahkemenin görevine gireceğini tartışacağız.

V. ÖRNEK ÜZERİNDEN KONUNUN AÇIKLANMASI:

Tacir sıfatına sahip bir kişinin aynı kişiden hem kendi özel kullanımı için hem de kendi ticari işletmesi için iki ayrı otomobil satın aldığını kabul edelim. Alıcı olan tacir satın aldığı otomobillerden birini kendi özel ihtiyaçları için ve ailesi için kullanacaktır. Diğerini ise ticari işletmesinde örneğin lokantasında getir götür işleri için ticari işi için kullanacaktır. Aldığı otomobillerin her ikisinin de ayıplı çıkması durumunda alıcının 6098 sayılı TBK hükümlerine göre her iki ayıplı mal için ayrı ayrı talep hakkı bulunmaktadır. Alıcı bu haklarından birini asliye hukuk mahkemesinde diğerini ise asliye ticaret mahkemesinde açacağı iki ayrı dava ile kullanabilir.

Alıcı bunun dışında yukarıda açıkladığımız gibi davaların yığılmasına ilişkin HMK m. 110 hükmüne göre tek dava ile de ayıplı mal satılmasından kaynaklı haklarını kullanabilecektir. İşte bu durumda dava hangi mahkemenin görevine girecektir?

Bu ve benzeri durumlarda usul kanunları ve usul hükümleri içeren kanunlar karşı karşıya gelmektedir. Asliye hukuk mahkemesinin görevine giren alacak adi nitelikte alacaktır. Asliye hukuk mahkemesinin görevine giren alacak ise ticari nitelikte alacaktır. 6102 sayılı TTK m. 5/III’e göre asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.

Asliye ticaret mahkemelerinin görevini düzenleyen TTK m. 5 asliye hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen HMK m. 2’ye göre daha özel ve sonraki yasa hükmündedir. Ayrıca her iki mahkemede de aynı yargılama yöntemi yani yazılı yargılama yöntemi uygulanmaktadır. TTK m. 5’in HMK m. 2’ye göre daha özel yasa olması ve asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olması nedeniyle aynı kişiye yöneltilecek olan adi ve ticari alacaktan kaynaklı iki talebin tek dava olarak asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerekir. Bu sebeple asliye ticaret mahkemesi dava eğer kendisinde açıldıysa davaların ayrılmasına karar veremeyecek ve yargılamaya devam edecektir.

Her iki talebinde tek dava olarak asliye hukuk mahkemesinde açılması durumunda asliye hukuk mahkemesi ticari alacak yönünden görevsizlik kararı vermek zorundadır. Adi alacak yönünden ise yargılamaya davaların ayrılmasına karar vererek devam etmesi mümkün ise de usul ekonomisi açısından dosyaların ayrılması doğru bir hareket olmayacaktır. Asliye hukuk mahkemesinin dosyaları ayırmaksızın görevsizlik kararı vererek adi alacak için olan talebi de ticari alacak talebi ile birlikte görevsizlik kararı vererek asliye ticaret mahkemesine göndermesi gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder