EL BİRLİĞİ MÜLKİYETİNDEKİ TAŞINMAZLARIN HACZİNDE
BORÇ
İLİŞKİSİNE DAHİL OLMAYANLARIN
MÜLKİYET
HAKLARININ KORUNMASI
I.
GİRİŞ:
Borçlunun
mallarının haczedilmesinin bazı hukuki sonuçları olmaktadır.
Malları haczedilen borçlunun bir kısım mallarının başka
kişilerle ortak olması haciz esnasında bazı adaletsiz durumların
oluşmasına neden olmaktadır. Bu makalemizde el birliği
mülkiyetindeki taşınmazlardaki borçluya ait hakların ve miras
paylarının haczedilmesi durumunda borç ilişkisi ile ilgisi
olmayan diğer paydaşların uğradığı haksızlığa ilişkin
adalet düzenimizdeki yanlış uygulamayı konu aldık.
II.
EL BİRLİĞİ MÜLKİYETİ NEDİR?
El
birliği mülkiyeti ya da eski Medeni Kanunumuzdaki adıyla iştirak
halinde mülkiyet TMK m. 701'e göre kanun
veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk
dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti olup bu
tür mülkiyette ortakların belirlenmiş payları olmayıp her
birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.
Dolayısıyla payların ayrı ayrı haczi ya da satışı hukuken
mümkün değildir. Haciz uygulamalarında da bu yüzden el birliği
mülkiyetindeki taşınmazların tamamının satılması ve satış
parasındaki borçlu hissesinin haczi yoluyla alacağın tahsili
yoluna gidilmektedir.
III.
İCRA VE İFLAS KANUNUNA GÖRE EL BİRLİĞİ MÜLKİYETİNDEKİ
PAYLARIN HACZİ VE SATIŞI NASIL YAPILMAKTADIR?
Borçlunun
el birliği mülkiyetine bağlı bir taşınmazı varsa, ki bu
genellikle miras yoluyla intikal etmiş taşınmazlarda daha çok
görülmektedir, bu durumda taşınmaz üzerine haciz konulduğunda
hacizli malın satışı için İİK m. 121'e göre icra müdürlüğü,
icra hukuk mahkemesinden satışın ne şekilde yapılacağı
konusunda bilgi sormakta ve icra hukuk mahkemesi de bu maddeye ve TMK
m. 701 ve devamı maddelerine göre paylı mülkiyet olmadığı için
pay satışının yapılamayacağından satışı gerçekleştirecek
olan alacaklı ya da vekiline paydaşlığın giderilmesi davası
açmak üzere yetki vermektedir. Çünkü TMK m. 703'e göre el
birliği mülkiyetindeki taşınmazların paylaştırılması da
paylı mülkiyet hükümlerine
göre yapılır. Paylı mülkiyet hükümlerine göre paylaştırma
da ancak paydaşlığın giderilmesi davası ile
gerçekleştirilebilir.
IV.
PAYDAŞLIĞIN
GİDERİLMESİ DAVASI AÇMAK ÜZERE YETKİ VERİLMESİNİN
ELEŞTİRİSİ:
Borçlunun
el birliği mülkiyetindeki taşınmazının haczedilmesi ve bu
taşınmazdaki payına düşen kısmın satılması için uygulanan
yöntem taşınmazda hakkı olan ve icra dosyasındaki borçla da
ilgisi olmayan diğer malikler açısından haksızlık
yaratmaktadır. Çünkü paylı mülkiyette borçlunun payı
haczedilir ve ancak o payın açık arttırma yoluyla satışı
yapılır. Böylece alacak ilişkisinin tarafı olmayan diğer
paydaşların payının satışı söz konusu olmaz. El birliği
mülkiyetinde ise pay olmadığı için taşınmazın tamamının
paydaşlığın giderilmesi davası yoluyla satışı sağlanmakta
elde edilen satış parası içinden borçlunun payına düşen
kısmın borcu karşılayacak kadarı haczedilmektedir. Bu durumda
borçla ilişkisi olmayan ancak taşınmazda hak sahibi olan
kişilerinde satış parasından gelen hakları kendilerine
verilmektedir. Bu durumun yarattığı en büyük sıkıntı diğer
hak sahiplerinin taşınmazın satışın istememelerine karşın
kendi mülkiyetlerindeki bir taşınmazın
izinleri olmaksızın satılmasıdır.
Bu durumun ortaya çıkmasındaki en önemli yanlışlık el birliği
mülkiyetindeki taşınmazların bu hukuki durumlarının
değiştirilmesi sağlanmadan haciz ve satış işlemine devam
edilmesidir.
V.
KADASTRO KANUNU EK 3'ÜNCÜ MADDENİN GETİRDİĞİ YENİLİK:
2009
yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununda yapılan değişiklikle el
birliği mülkiyetinin çözdürülmesi için Tapu Müdürlüklerine
yetki verilmiştir. Ek 3'üncü maddeye göre;
“Bir
mirasçı, miras ortaklığından doğan el birliği mülkiyetinin
paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde
tapu sicil müdürü, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak
belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet
eder. Tebligat masrafları ilgilisince karşılanır.
El
birliği mülkiyetinin devamına yönelik bir itiraz ileri
sürülmediği veya mirasçılardan herhangi biri belirlenen süre
içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu
taşınmaz mal üzerindeki el birliği mülkiyeti paylı mülkiyete
dönüştürülerek, hissedarlık esaslarına göre mirasçılar
adına tapu kütüğüne tescil edilir.”
Bu
maddenin uygulanmasına ilişkin olarak daha önce bir makale kaleme
almıştık. Kısaca açıklayacak olursak; mirasçılardan biri tapu
müdürlüğüne gelerek el birliği mülkiyetindeki taşınmazın
paylı mülkiyete dönüştürülmesi için dilekçe ile başvuruda
bulunacak. Tapu müdürlüğü de diğer hak sahiplerine tebligat
çıkartarak bu duruma bir itirazlarının bulunup bulunmadığını
soracak, diğer hak sahiplerinden bir itiraz gelmezse ya da paylaşma
davası açmazlarsa tapi müdürlüğü el birliği mülkiyetini
paylı mülkiyete dönüştürerek her bir paydaşın payını tapi
kütüğüne tescil edecektir.
Eğer
İİK m. 121'in uygulanması esnasında alacaklı ya da vekiline
3402 sayılı Kadastro Kanunu Ek 3'üncü maddedeki bu işlemi yapmak
üzere yetki verilirse bu durumda taşınmazın el birliği mülkiyeti
alacaklı ya da alacaklı vekili tarafından sonlandırılarak paylı
mülkiyete dönüştürülmesi sağlanabilir ve bundan sonra sadece
borçlunun payının haczi ve satışı sağlanarak diğer
paydaşların mülkiyet hakkı korunabilir. Eğer diğer hak
sahipleri el birliği mülkiyetinin paylı mülkiyete
dönüştürülmesine karşı çıkarlarsa bu durumda bu karşı
çıkışlarının hukuki gerekçesine karşı yine alacaklının ya
da vekilinin yargı yoluna gitmek üzere yetkilendirilmesi gerekir.
Bu durumda el birliği mülkiyetine bağlı taşınmazdaki borçlunun
haklarının haczi süreci uzar ancak borçla ilişkisi olmayanların
mülkiyet hakkı korunmuş olur. Diğer hak sahiplerinin 3402 sayılı
yasanın Ek 3'üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre kendilerine
verilen cevap süresi içinde paydaşlığın giderilmesi için dava
açmaları olasılığı ise bizi zaten şuan var olan uygulamaya
götürür. Bu durumda paydaşlığın giderilmesi davası sonucu
beklenir. Bu dava sonucunda borçlunun payına düşen kısım
haczedilerek icra dosyasına yatırılır.
Şu an
geçici görevle baktığım icra hukuk mahkemesinde önüme gelen bu
tür İİK m. 121 başvurularında “alacaklı ya da vekiline 3402
sayılı yasanın Ek 3'üncü maddesine göre el birliği mülkiyetini
paylı mülkiyete dönüştürmek üzere ilgili tapu müdürlüğüne
başvuruda bulunmak ya da paydaşlığın giderilmesi davası açmak
üzere yetki verilmesine” şeklinde yetki vermekte ve alacaklı ya
da vekiline daha az masraflı ve daha kısa sürede gerçekleşecek
bir yolu da açık tutmaktayım.
VI.
YENİ İCRA VE İFLAS KANUNUNDA BU DURUM DİKKATE ALINMALIDIR:
Yeni
icra ve iflas kanunu tasarısı şuan hazırlanmaktadır. Bu tasarı
hazırlanırken bu konunun da dikkate alınmasında çok büyük
fayda bulunmaktadır. Mülkiyet hakkının hem Anayasa hem de AİHS
ve eki protokoller tarafından korunduğunu düşünecek olursak
uygulama ile hukuk hayatımıza sokmaya çalıştığım bu durumun
İİK tasarısına girmesi durumunda icra ve haciz işlemlerinde de
borçla ilişkisi olmayan kişilerin mülkiyet hakkının korunmasını
sağlayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder