AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARINA GÖRE YARGI KARARLARININ
GEREKÇELENDİRİLMESİ[1]
I. GİRİŞ:
Adalet Bakanlığı AİHM’nin adil yargılanma
hakkına ilişkin kararlarına dayanılarak hazırlanan Adil Yargılanma Hakkı (ceza
rehberi) ve Adil Yargılanma Hakkı (medeni hukuk yönü) isimli iki kitabı
internet sitesinde yayınladı.
Hangi durumların adil yargılanma hakkının
ihlali olduğuna ilişkin kısa açıklamalar içeren bu kitaplarda verilmiş örnek
AİHM kararlarına da yollamalar yapılmakta ve söz konusu kararların internet
üzerinden erişimi de sağlanmaktadır.
Bu makalemizde adil yargılanma hakkının yargı
karalarının gerekçelendirilmesi açısından bu kitapların ilgili bölümlerinin
incelemesini yapacağız.
II. CEZA HUKUKU
YÖNÜNDEN YARGI KARARLARININ GEREKÇELENDİRİLMESİ:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ceza mahkemesi
kararlarının gerekçelendirilmesini adil yargılanma hakkı kapsamında
görmektedir. Buna ilişkin ölçütleri aşağıdaki gibidir.
Mahkeme öncelikle kararların gerekçeli
olmasının amacını ortaya koymakta ve gerekçeli kararların amacını,
tarafların, anlaşıldıklarını kanıtlamak ve böylece kararın daha iyi bir şekilde
kabul edilebilmesine katkıda bulunmak olarak ifade etmektedir. Çünkü
yargılamaya katılan taraflar çıkan karar ne olursa olsun kendilerini doğru şekilde
ifade edip edemediklerini ancak gerekçeli karara bakarak anlayabilirler.
Kendisini doğru şekilde ifade eden taraflar aynı zamanda doğru anlaşılıp
anlaşılmadıklarını da bu şekilde kontrol edebilirler. Bu durumda tarafların en
önemli amacı yani dinlenilme hakkının yerine getirildiği anlaşılabilir.
Kararın gerekçeli olmasının sağlayacağı ikinci durum yargıcın
kendisini, yargılamasını dayandırdığı etkenleri tamamen nesnel ölçütlere
dayandırmak zorunda hissetmesidir. Böylece yargıç kararında yer verdiği konuların
her biri için sebep göstermek ve bu sebeplerin nelere dayandığını açıklamak
zorunda kalır. Bu da yukarıda belirttiğimiz tarafların dinlenilme hakkının
yerine getirildiğinin kanıtı olur. Gerekçeli kararında dayanacağı her sebebi
nesnel ölçütlere dayandırmak zorunda olan yargıç yargılamanın önceki
aşamalarında da adil yargılanma hakkının diğer esaslarına kendini bağlı
hisseder ve buna uygun bir yargılama yapmaya özen gösterir. Yani gerekçeli
karar yargıcı disipline eder bir özelliğe sahiptir.
AİHM gerekçeli kararlarda yargılamadaki her
konuya cevap aranmasını aramamakla beraber davanın esasına ilişkin konularının
akıllarda soru işareti bırakmayacak şekilde cevaplandırılmasını istemektedir.
Hak arayan kişinin yargı önüne gelmesine neden olan somut olayın ve
uyuşmazlığın esasının dayandığı durumların incelenmesi ve hukuken
değerlendirilmesinin yapılmasından sonra bulunan çözümün davanın esasının
bütününü kapsaması tarafların adalet duygularının tatmini açısından önemlidir.
Davanın esasına ilişkin bütün konuların cevaplandırılmamış olması hukuki
dinlenilme hakkının tam anlamıyla yerine getirilmediğini gösterir.
Yargı
kararlarının gerekçeli olmasının bir diğer önemli yanı kararın temyiz
incelemesinin sağlıklı yapılması ile ilgilidir. Kararda gerekçelerin açık ve
davanın esasına ilişkin bütün önemli noktaları aydınlatır nitelikte olması
kararı bir üst yargı yerine taşıyacak olan tarafın kararda katılmadığı yönleri
ve kendi savlarını doğru şekilde ifade edebilmesi fırsatını verir. Bu da
dinlenilme hakkının temyiz aşamasında gerçekleşmesini sağlar. Bir diğer faydası
ise kararın daha kolay denetlenebilir olmasını sağlar.
Ulusal
mahkemeler bir davacıya mevcut her türlü temyiz hakkından faydalanmasına izin
vermek amacıyla, kararlarını dayandırdıkları gerekçeleri yeterince açık olarak
belirtmelidir.
III. MEDENİ
HUKUK YÖNÜNDEN YARGI KARARLARININ GEREKÇELENDİRİLMESİ:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi mahkeme
kararlarının gerekçelendirilmesini adil yargılanma hakkı kapsamında
görmektedir. Medeni hukuk yönünden buna ilişkin ölçütleri aşağıdaki gibidir.
AİHM gerekçeli
bir kararın, taraflara davalarının doğru bir şekilde yani usul hukuku yönünden
tarafların haklarını gözeterek, delillerini toplayarak ve değerlendirerek görülmüş
olduğunu gösterir.
AİHM
tarafların iddialarını değerlendirirken kendi yargılama yasalarının verdiği
takdir hakkını kabul etmekte ve delillerin değerlendirilmesi aşamasında yine
mahkemenin tercihlerini kabul etmektedir. Ancak yargılama süreci içerisinde
mahkemenin bu konularda yaptığı bütün takdir haklarının karara ne şekilde etki
ettiğinin anlaşılabilmesi için gerekçeli kararında bu takdirlerinin sebeplerini
açıklamak zorundadır. Böylece mahkemenin delilleri değerlendirirken neleri
ölçüt olarak aldığı ve hangi delillerden hangi sonuçlara ulaşıldığı
anlaşılabilecektir.
Gerekçeli
kararda belirtilen sebepler yukarıda açıkladığımız ceza yargılaması yönünden
olduğu gibi tarafların temyiz başvurularını etkili bir şekilde
kullanabilmelerine imkân vereceği için de önemlidir.
AİHM
sözleşmeye taraf ülkelerin mahkemeler önüne gelebilecek uyuşmazlıkların çeşitliliği
kararların sunumu, hazırlanması, kanun hükümleri, örf ve adet kuralları ve
hukuki görüşler konusundaki farklılıklarını dikkate almaktadır. Ancak bu
durumda bile taraflardan birinin görüşünün yargılamanın sonucu açısından
belirleyici olduğu durumlarda, gerekçeli kararda kesin ve açık bir yanıt
verilmesi gereklidir. Bu sebeple gerekçeli kararda mutlaka davanın taraflarının
başlıca iddialarının ve AİHS ve eki protokollerinin güvence altına aldığı hak
ve özgürlüklere ilişkin iddiaların irdelenmesi ve araştırılması gerekmektedir.
Yani AİHM gerekçeli kararlarda sözleşmeye ilişkin bir yollama ve hak ihlali
iddiası varsa bunun mutlaka gerekçeli karara yansıması gerektiğini
söylemektedir.
Ülkemizde de
çoğu zaman olduğu gibi ilk derece mahkemesinin kararı eğer Yargıtay tarafından
onaylanırsa onama kararı çoğu zaman gerekçe içermemektedir. Temyiz incelmesinin
reddinde ise mahkemelerin yalnızca ilk derece mahkemenin kararındaki nedenleri
desteklemekle yetinebileceğinden bahsetmektedir. Ancak bu duruma bir istisna
belirlemiş ve temyizin reddi kararı eğer adil yargılanma kavramını da kapsayan
bir konu içeriyorsa bu durumda temyiz yeri ister ilk derece mahkemesinin
gerekçelerine katılarak isterse farklı bir gerekçe ortaya koyarak temyiz
talebini reddetmiş olsun az sayıda gerekçe sunan ilk derece mahkemesinin gerekçeleriyle
ve uyuşmazlığa ilişkin temel konuları ele alış yönü ile yetinmemiş olmasını bu
konularda temyiz incelemesine ilişkin kendi özgün gerekçesini yaratmış olmasını
istemektedir.
[1]
Bu makale Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Adil Yargılanma Hakkı (ceza rehberi)
ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Adil Yargılanma Hakkı (medeni hukuk yönü)
kitaplarından yararlanılarak hazırlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder