ALACAKLININ BULUNDUĞU YER MAHKEMESİNİN
YETKİLİ OLDUĞUNA İLİŞKİN
YARGITAY KARARININ İNCELENMESİ
I. İNCELEMESİ YAPILAN KARAR METNİ:
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E:2013/17262
K:2013/22036
T: 19.09.2013
Özet: Vekâlet sözleşmesinden
kaynaklanan vekâlet ücreti ve masraf alacağının tahsili amacıyla başlatılan
icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin davada, HMK'nun, 10 ve
818 sayılı BK’nun 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 89) maddeleri
uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu
alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer
mahkemesinin de yetkili olduğu gözetilmelidir.
(6100 s. HMK m. 6, 10)
(818 s. BK m. 73)
(6098 s. TBK m. 89)
Taraflar
arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı
nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde
davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup
düşünüldü.
Davacı, avukat
olduğunu, vekâlet ücreti alacağının tahsili için müvekkili olan davalı aleyhine
başlattığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek,
davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile icra inkâr tazminatına
hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın
ikametgâhı olan Mersin Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini
savunarak davanın yetki yönünden ve esastan reddini dilemiştir.
Mahkemece,
dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddine ve dosyanın yetkili Mersin
Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı
tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, vekâlet
sözleşmesinden kaynaklanan vekâlet ücreti ve masraf alacağının tahsili amacıyla
başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 6’ıncı
maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin
bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan
davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu
belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK’nun
73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına
ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim
yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de
yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel
yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK 05.11.2003, 2003/13- 640-627 sayılı
kararı) Az yukarıda anılan BK’nun 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.)
maddesi gereğince, vekâlet sözleşmesinden doğan para alacağının tahsili
amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemi ile açılan
eldeki davada, Adana Mahkemeleri de bu davaya bakmaya yetkilidir. Mahkemece
değinilen bu yönler gözetilerek işin esasına girilip hâsıl olacak sonuca uygun
bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde
yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olması usul ve
yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan sebeplerle
temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan
harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar
düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.09.2013 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
II. KARARIN İNCELENMESİ:
A. Kararın Konusu:
Tam metnini
yukarıya aldığımız Yargıtay kararının konusu avukat olan davacının vekâlet
ücreti alacağının tahsili için müvekkili aleyhine başlattığı icra takibine
davalının haksız olarak itiraz etmesi üzerine itirazın iptali davasını alacaklı
olarak kendi yerleşim yeri mahkemesinde açması üzerine ilk derece mahkemesinin
yetkisizlik kararı vermesi ve bu kararın davacı avukat tarafından temyiz
edilmesidir.
B. Avukatlık Ücret Sözleşmesinin Borçlar
Hukuku Açısından İncelenmesi:
Avukatlık
ücret sözleşmesi hukuki niteliği açısından karşılıklı borçları içeren iki
taraflı sözleşmedir. Avukatlık ücret sözleşmesinde iki tür edimin karşılıklı
olarak taraflarca yerine getirilmesi kararlaştırılır. Bu edimler avukatlık
hizmeti ve avukatlık ücretidir. Çoğu zaman her iki edimin yerine getirilmesi
aynı yargı yeri içinde meydana gelse de avukatın müvekkilinin işini yapmak,
yani avukatlık hizmetini yerine getirmek için başka yargı çevrelerinin yetki
sahasına giren yerlere gitmesi gerekebilir. Avukatlık hizmetinin yerine
getirileceği yer ile avukatlık ücretinin yerine getirileceği yer farklı yargı
çevrelerinde ise avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklanacak ücret
uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesi ya da
sözleşmenin ifa yeri mahkemesi esas alınarak belirlenmekteydi. Sözleşmenin ifa
yeri genellikle avukatlık hizmetinin yerine getirileceği yer olarak kabul
edilmekteydi. Bu yönü ile avukatlık ücret sözleşmesinin karşılıklı edimleri
içeren sözleşme olduğu ve bu nedenle de ifa yerinin sadece avukatlık hizmetinin
verildiği yer değil aynı zamanda avukatlık ücretinin ifa edileceği yer de
olması gerektiği gerçeği göz ardı edilmekteydi.
Yargıtay
yukarıda ki kararında avukatlık ücret sözleşmesinin karşılıklı edimleri içeren
sözleşme olmasının ötesinde TBK m. 89 hükmü uyarınca para borcunu içerdiğini,
para borçlarında da eğer sözleşmede aksine hüküm yoksa alacaklının yani
avukatın ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğini tespit etmiştir. Yargıtay’ın
atıf yaptığı Hukuk Genel Kurulunun 05.11.2003 tarih, 2003/13- 640-627 sayılı
kararı bu durumu eczacı sözleşmeleri için 2003 yılında tespit etmiştir.
İncelemesini
yaptığımız karar avukatlık ücret sözleşmesine özel olarak verilmiştir. Ancak
gerekçeleri para alacağı içeren bütün sözleşmeleri bağlayacak niteliktedir. Yargıtay’ın
avukatlık ücret sözleşmesinin para borcunu içerdiğini tespit etmesi avukatlık
hizmetinin yanında avukatlık ücretinin de sözleşmedeki edimlerden biri olduğunu
tespit etmesi anlamına gelmektedir. Bu sebeple de ödeme zamanındaki yerleşim
yerinin sözleşmenin ifası açısından yetkili olduğu sonucuna ulaşmaktadır.
Nitekim “Sözleşmeden doğan davalarda yetki” başlıklı HMK m. 10 “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa
edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmünü getirmiştir. “Sözleşmenin ifa edileceği yer” kavramı
bugüne kadar avukatlık hizmetinin ifa edileceği yer olarak kabul edilmiş ancak
avukatlık ücretinin ifa edileceği yer sözleşmenin ifa edileceği yer olarak
kabul edilmemiştir. Bu yaklaşım iki taraflı edimleri içeren sözleşmeler
açısından yanlış ve usul hukuku açısından da silahların eşitliği ilkesine
aykırılık oluşturmaktaydı. Çünkü sözleşmedeki edimlerden biri taraflardan
birine uyuşmazlık çıkması halinde kendi yerleşim yerinde yargılamanın yapılması
fırsatını vermekte bir diğer edim ise sözleşmenin diğer tarafının başka yargı
çevresine gitmesine ve daha fazla yargılama masrafı yapmasına neden olmaktaydı.
Yargıtay’ın verdiği bu kararla karşılıklı edimleri içeren bu tür sözleşmelerde
sözleşmenin her iki tarafı da sözleşme uyarınca almayı hak ettiği edimlere
dayanarak ayrı ayrı ve para borcu ile parça borcu olmasına göre ifa yeri
mahkemesini belirleme olanağını yakalamıştır.
C. Kararın Eleştirisi:
Kararı
okuduğunuzda TBK m. 89’da yer alan para borçlarında alacaklının bulunduğu yerin
ifa yeri olarak kabul edilmesinin özel, yetki sözleşmenin ifa edileceği yerin
genel yetkili olduğu gibi bir düşünceye kapılabilirsiniz. Ancak bu durum
kararın kaleme alınış şeklinden ve gerekçesinin eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Karar
yazılırken yukarıda belirttiğimiz avukatlık ücret sözleşmesinin iki edimine yani
sözleşmenin ifasının avukatlık hizmeti ve avukatlık ücreti edimlerinin ifası
olarak kabul edilmesi gerektiği gerçeğine değinmemiştir. Bir başka değişle TBK
m. 89 ile HMK m. 10 arasında ki hukuki ilişki gerekçede yeterince
kurulamamıştır. Ancak buna rağmen incelemesini yaptığımız karar karşılıklı
edimleri içeren sözleşmelerde uyuşmazlıkların görüleceği mahkemenin
belirlenmesi açısından son derece önemli bir karardır.