24 Aralık, 2013

ALACAKLININ BULUNDUĞU YER MAHKEMESİNİN YETKİLİ OLDUĞUNA İLİŞKİN YARGITAY KARARININ İNCELENMESİ

ALACAKLININ BULUNDUĞU YER MAHKEMESİNİN
YETKİLİ OLDUĞUNA İLİŞKİN
YARGITAY KARARININ İNCELENMESİ

I. İNCELEMESİ YAPILAN KARAR METNİ:

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

E:2013/17262
K:2013/22036
T: 19.09.2013

Özet: Vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan vekâlet ücreti ve masraf alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin davada, HMK'nun, 10 ve 818 sayılı BK’nun 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 89) maddeleri uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu gözetilmelidir.

(6100 s. HMK m. 6, 10)
(818 s. BK m. 73)
(6098 s. TBK m. 89)

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı, avukat olduğunu, vekâlet ücreti alacağının tahsili için müvekkili olan davalı aleyhine başlattığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

Davalı, davanın ikametgâhı olan Mersin Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini savunarak davanın yetki yönünden ve esastan reddini dilemiştir.

Mahkemece, dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddine ve dosyanın yetkili Mersin Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan vekâlet ücreti ve masraf alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.

HMK’nun 6’ıncı maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK’nun 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK 05.11.2003, 2003/13- 640-627 sayılı kararı) Az yukarıda anılan BK’nun 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi gereğince, vekâlet sözleşmesinden doğan para alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemi ile açılan eldeki davada, Adana Mahkemeleri de bu davaya bakmaya yetkilidir. Mahkemece değinilen bu yönler gözetilerek işin esasına girilip hâsıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

II. KARARIN İNCELENMESİ:

A. Kararın Konusu:

Tam metnini yukarıya aldığımız Yargıtay kararının konusu avukat olan davacının vekâlet ücreti alacağının tahsili için müvekkili aleyhine başlattığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz etmesi üzerine itirazın iptali davasını alacaklı olarak kendi yerleşim yeri mahkemesinde açması üzerine ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararı vermesi ve bu kararın davacı avukat tarafından temyiz edilmesidir.

B. Avukatlık Ücret Sözleşmesinin Borçlar Hukuku Açısından İncelenmesi:

Avukatlık ücret sözleşmesi hukuki niteliği açısından karşılıklı borçları içeren iki taraflı sözleşmedir. Avukatlık ücret sözleşmesinde iki tür edimin karşılıklı olarak taraflarca yerine getirilmesi kararlaştırılır. Bu edimler avukatlık hizmeti ve avukatlık ücretidir. Çoğu zaman her iki edimin yerine getirilmesi aynı yargı yeri içinde meydana gelse de avukatın müvekkilinin işini yapmak, yani avukatlık hizmetini yerine getirmek için başka yargı çevrelerinin yetki sahasına giren yerlere gitmesi gerekebilir. Avukatlık hizmetinin yerine getirileceği yer ile avukatlık ücretinin yerine getirileceği yer farklı yargı çevrelerinde ise avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklanacak ücret uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesi ya da sözleşmenin ifa yeri mahkemesi esas alınarak belirlenmekteydi. Sözleşmenin ifa yeri genellikle avukatlık hizmetinin yerine getirileceği yer olarak kabul edilmekteydi. Bu yönü ile avukatlık ücret sözleşmesinin karşılıklı edimleri içeren sözleşme olduğu ve bu nedenle de ifa yerinin sadece avukatlık hizmetinin verildiği yer değil aynı zamanda avukatlık ücretinin ifa edileceği yer de olması gerektiği gerçeği göz ardı edilmekteydi.

Yargıtay yukarıda ki kararında avukatlık ücret sözleşmesinin karşılıklı edimleri içeren sözleşme olmasının ötesinde TBK m. 89 hükmü uyarınca para borcunu içerdiğini, para borçlarında da eğer sözleşmede aksine hüküm yoksa alacaklının yani avukatın ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğini tespit etmiştir. Yargıtay’ın atıf yaptığı Hukuk Genel Kurulunun 05.11.2003 tarih, 2003/13- 640-627 sayılı kararı bu durumu eczacı sözleşmeleri için 2003 yılında tespit etmiştir.

İncelemesini yaptığımız karar avukatlık ücret sözleşmesine özel olarak verilmiştir. Ancak gerekçeleri para alacağı içeren bütün sözleşmeleri bağlayacak niteliktedir. Yargıtay’ın avukatlık ücret sözleşmesinin para borcunu içerdiğini tespit etmesi avukatlık hizmetinin yanında avukatlık ücretinin de sözleşmedeki edimlerden biri olduğunu tespit etmesi anlamına gelmektedir. Bu sebeple de ödeme zamanındaki yerleşim yerinin sözleşmenin ifası açısından yetkili olduğu sonucuna ulaşmaktadır.

Nitekim  “Sözleşmeden doğan davalarda yetki” başlıklı HMK m. 10 Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmünü getirmiştir. “Sözleşmenin ifa edileceği yer” kavramı bugüne kadar avukatlık hizmetinin ifa edileceği yer olarak kabul edilmiş ancak avukatlık ücretinin ifa edileceği yer sözleşmenin ifa edileceği yer olarak kabul edilmemiştir. Bu yaklaşım iki taraflı edimleri içeren sözleşmeler açısından yanlış ve usul hukuku açısından da silahların eşitliği ilkesine aykırılık oluşturmaktaydı. Çünkü sözleşmedeki edimlerden biri taraflardan birine uyuşmazlık çıkması halinde kendi yerleşim yerinde yargılamanın yapılması fırsatını vermekte bir diğer edim ise sözleşmenin diğer tarafının başka yargı çevresine gitmesine ve daha fazla yargılama masrafı yapmasına neden olmaktaydı. Yargıtay’ın verdiği bu kararla karşılıklı edimleri içeren bu tür sözleşmelerde sözleşmenin her iki tarafı da sözleşme uyarınca almayı hak ettiği edimlere dayanarak ayrı ayrı ve para borcu ile parça borcu olmasına göre ifa yeri mahkemesini belirleme olanağını yakalamıştır.

C. Kararın Eleştirisi:

Kararı okuduğunuzda TBK m. 89’da yer alan para borçlarında alacaklının bulunduğu yerin ifa yeri olarak kabul edilmesinin özel, yetki sözleşmenin ifa edileceği yerin genel yetkili olduğu gibi bir düşünceye kapılabilirsiniz. Ancak bu durum kararın kaleme alınış şeklinden ve gerekçesinin eksikliğinden kaynaklanmaktadır.

Karar yazılırken yukarıda belirttiğimiz avukatlık ücret sözleşmesinin iki edimine yani sözleşmenin ifasının avukatlık hizmeti ve avukatlık ücreti edimlerinin ifası olarak kabul edilmesi gerektiği gerçeğine değinmemiştir. Bir başka değişle TBK m. 89 ile HMK m. 10 arasında ki hukuki ilişki gerekçede yeterince kurulamamıştır. Ancak buna rağmen incelemesini yaptığımız karar karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde uyuşmazlıkların görüleceği mahkemenin belirlenmesi açısından son derece önemli bir karardır.