MİRAS PAYLAŞIM SÖZLEŞMESİ
I. GİRİŞ:
Ülkemizde
vasiyetname yapma alışkanlığımız bulunmamaktadır. Bu nedenle miras bırakanın
ölümünden sonra terekenin nasıl paylaşılacağı konusunda uyuşmazlıklar çıkmakta
bu uyuşmazlıklarda çoğu zaman yargıya yansımaktadır. Ancak mirasçıların tereke
mallarını paylaşmak konusunda anlaşma yapmaları ve bu anlaşmaya göre hareket
etmeleri hukuken mümkündür. Türk
Medeni Kanunu’nun 676 ve devamı maddeleri miras paylaşım
sözleşmesine ilişkin hükümleri düzenlemiştir. Bu makalemizde miras paylaşım
sözleşmesinin nasıl yapılacağını ele alacağız.
II. MİRAS PAYLAŞIM SÖZLEŞMESİNİN BAĞLAYICILIĞI:
TMK m. 676’ya göre “Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve
fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar.” Bu
nedenle miras paylaşım sözleşmesinin iyi incelenmesi gerekir. Miras paylaşım
sözleşmesinin bağlayıcılığı TBK hükümlerine göre sözleşme serbestîsi ilkesine
uygun şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Yapılan miras paylaşım sözleşmesi
öncelikle kanuna, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı olmayacak ve konusu da imkânsız
olmayacaktır. Aksi takdirde yapılan sözleşme ya da sözleşme hükümleri TBK
m. 27 uyarınca kesin
olarak hükümsüz olur. Çünkü TMK m. 680
Türk Borçlar Kanunu’nun geçersizliğe ilişkin genel hükümlerinin, paylaşma sözleşmeleri
hakkında da uygulanacağını açıkça belirtmiştir. TMK m. 680’de bu hüküm bulunmasaydı da TBK’nun geçersizliğe
ilişkin hükümleri yine uygulama alanı bulurdu. Çünkü TBK, TMK’nun beşinci
kitabı ve onun ayrılmaz bir parçası niteliğinde olduğu TBK m. 646’da açıkça yazılıdır.
III. MİRAS PAYLAŞIM SÖZLEŞMESİNİN KURUCU ŞEKİL
ŞARTI:
Paylaşma
sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Yazılı şekilde
yapılmayan miras paylaşım sözleşmeleri hiçbir şekilde geçerli değildir. Bu
nedenle miras paylaşım sözleşmelerinin aksi ancak yazılı belge ile ispat
edilebilir. Tanık beyanı ile çürütülmesi hukuken mümkün değildir.
Bir
diğer geçerlilik koşulu ise mirasın açılmış olmasıdır. Miras bırakanın
katılması veya izni olmaksızın bir mirasçının henüz açılmamış bir miras
hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmeler geçerli
değildir. Eğer böyle bir sözleşme yapılmış ve bir takım edimler yerine
getirilmişse mirasın açılmasından sonra yerine getirilmiş olan edimlerin geri
verilmesi istenebilir.
IV. MİRAS
PAYLAŞIM SÖZLEŞMESİNDE YER ALACAK KONULAR:
Mirasın paylaşılmasını isteme hakkı mirasçılara aittir. Mirasçı
olmayanların miras paylaşım sözleşmesi yapma hakkı bulunmamaktadır.
Miras paylaşım davasında mirasa dâhil olan bütün mallar göz önünde
tutulur. Mirasın paylaşılmasına aynen ya da satış yolu ile karar verilebilir.
Taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle
paylaştırma yapılabileceği gibi, mirasçılara verilen taşınmazların değerleri
arasında bir fark doğarsa bu fark daha değerli taşınmazı alan mirasçıdan daha
az değerli taşınmazı alan mirasçıya para ödenmesi şeklinde denkleştirme yapılarak
giderilebilir.
Paylaşmanın
derhâl yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde
azaltacaksa; mirasçılar bu malın veya terekenin paylaşılması erteleyebilirler.
TMK m. 647’ye göre miras bırakan, ölüme
bağlı tasarrufuyla paylaşmanın nasıl yapılacağı ve payların nasıl
oluşturulacağı hakkında kurallar koymuşsa bu kurallar, mirasçılar için
bağlayıcıdır. Bu yüzden miras paylaşım sözleşmesine miras bırakanın koyduğu
kurallara aykırı hüküm konulamaz. Aksi ölüme bağlı tasarruftan anlaşılmadıkça,
miras bırakanın tereke malını bir mirasçıya özgülemesi, vasiyet olmayıp sadece
paylaştırma kuralı sayılır. Miras taksim sözleşmesi de bu kurala göre
düzenlenir.
Mirasçılar
tereke borçlarının paylaşmadan önce ödenmesine veya güvenceye bağlanmasına karar
verebilirler. Çünkü miras paylaşıldıkta sonra da tereke borçlarından
müteselsilen bütün mirasçıların sorumluluğu devam edecektir.
Miras
bırakan ölmeden önce mirasçılarından birine borç vermiş olabilir. Bu durumda miras
bırakanın mirasçıdaki alacağı, paylaşma sırasında o mirasçının payına mahsup
edilir.
Mirasın açıldığı tarihte, mirasçı olabilecek bir cenin varsa miras
paylaşımı çocuğun doğumuna kadar ertelenir. Bu süre içinde çocuğu taşıyan anne
muhtaç durumda ise, doğuma kadar geçim giderlerinin terekeden sağlanmasını
isteyebilir.
V. EL BİRLİĞİ MÜLKİYETİNİN PAYLI MÜLKİYETE
DÖNÜŞTÜRÜLMESİ:
Miras açıldığında mirasçıların miras malları
üzerindeki ortaklıkları elbirliği mülkiyetidir. Eski medeni kanunumuzdaki
ifadesi ile iştirak
halinde mülkiyettir. Bu durumdaki mirasçılar terekeye
ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. El birliği mülkiyeti TMK m. 701 hükümlerine göre kanun
veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla
ortaklarının her birinin hakkının ortaklığa giren malların tamamına yaygın olan
mülkiyet türüdür.
El birliği mülkiyetinin esasları aşağıdaki gibidir.
— Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya
sözleşme hükümleri ile belirlenir.
— Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim,
gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir.
— Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve
bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz.
— Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir.
Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.
Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere el
birliği mülkiyetinin idaresi için oy birliği gerekmektedir. Maliklerin tasarruf
hakkı da önemli ölçüde kısıtlanmaktadır. Yükümlülükler kanunla belirlendiği
için değiştirilmesi de mümkün değildir. Bu nedenle miras
paylaşım sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının
tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında
paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler.
VI. PAYLAŞMANIN
TAMAMLANMASINDAN SONRA MİRASÇILARIN BİRBİRLERİNE KARŞI SORUMLULUĞU:
Paylaşmadan sonra mirasçıların birbirlerine karşı sorumlulukları
bitmemektedir. Paylaşmanın tamamlanmasından sonra mirasçılar, paylarına düşen
mallar için birbirlerine karşı satım hükümlerine göre sorumludurlar.
Terekenin alacakları varsa ve paylaşma esnasında bu alacaklar mirasçılara
ayrı ayrı özgülenmişse mirasçılar, her birine özgülenmiş olan alacakların
varlığını birbirlerine karşı garanti etmiş sayılırlar. Eğer söz konusu alacağın
olmadığı ya da olup da tahsil edilemediği durumlarda diğer mirasçılar alacak
miktarından payları oranında sorumludurlar. Bu sorumluluk adi kefil
sorumluluğudur. Bunun tek ayrık durumu borsaya kayıtlı olan kıymetli evraktır.
Borsaya kayıtlı kıymetli evrakta bu hüküm geçerli değildir.
Mirasçıların bu konu ile ilgili uyuşmazlığa düşmeleri halinde açılacak garantiye
ve kefalete dayanan dava, paylaşma tarihinin veya daha sonra yerine
getirilecek alacaklarda muacceliyet tarihinin üzerinden bir yıl geçmekle
zamanaşımına uğrar.
VII. TEREKE
BORÇLARINDA MİRASÇILARIN RÜCU HAKKI:
Miras paylaşım sözleşmesinde ödenmesi kendisine yükletilmemiş olan bir
tereke borcunu ödemek zorunda kalan ya da paylaşıma göre üzerine aldığı
miktardan fazlasını ödeyen mirasçı, diğer mirasçılara payları oranında rücu
edebilir.
Rücu hakkı, ilk önce, ödenmiş olan borcu paylaşma sözleşmesiyle üstlenmiş
bulunan mirasçıya karşı kullanılır.
VIII.
MİRASÇILARIN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİ KARŞI SORUMLULUĞU:
Tereke borçlarının bölünmesi veya nakli
alacaklıların iznine bağlıdır. Alacaklıların böyle bir izinleri yoksa
mirasçılar tereke borçlarından dolayı,
paylaşmadan sonra da bütün malvarlıklarıyla müteselsilen sorumludurlar.
Paylaşmanın gerçekleştiği tarihin veya daha sonra yerine getirilecek
borçlarda muacceliyet tarihinin üzerinden beş yıl geçmekle müteselsil
sorumluluk sona erer.
IX. MİRAS
PAYI ÜZERİNDE SÖZLEŞME YAPILMASI:
Mirasçılar kendi aralarında terekenin tamamı veya bir kısmı üzerindeki miras paylarının devri
konusunda da sözleşme yapabilirler. Ancak bu sözleşmenin geçerliliği de yazılı olmasına
bağlıdır.
Mirasçılar üçüncü kişiyle de miras paylarının devri konusunda sözleşme
yapabilirler. Ancak yapılacak böyle bir sözleşmenin geçerliliği, noterlikçe
düzenlenmesine bağlıdır. Bu sözleşme TBK’nda yer alan alacağın devri
sözleşmelerine benzemektedir. TBK’na göre alacağın devri sözleşmeleri de
noterde yapılma zorunluluğunu taşımaktadır.
Mirasçıların miras paylarını üçüncü kişiye devri konusundaki sözleşme üçüncü
kişiye miras paylaşımına katılma hakkı vermez; sadece paylaşma sonunda üçüncü
kişiye devir sözleşmesi yapan mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini
isteme hakkını sağlar. Bu payın verilmemesi durumunda üçüncü kişinin bu payın
kendisine verilmesi için dava açma hakkı saklıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder