28 Ekim, 2012

BİREYSEL BAŞVURU

ANAYASA MAHKEMESİ’NE
BİREYSEL BAŞVURU YÖNTEM VE ESASLARI

I. GİRİŞ:

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı 23.09.2012 tarihi itibariyle başlamış olup bu makalemizde bireysel başvurunun nasıl yapılacağını anlatacağız.

II. BİREYSEL BAŞVURU HAKKINA SAHİP OLANLAR:

Bireysel başvuru hakkına herkes sahiptir. Gerek Anayasa gerekse 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Türk Vatandaşı yabancı ayrımı yapmamıştır. Ancak Anayasa ve kanunlarımızca yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvuru da bulunamaz. Somut örnek vermek gerekirse askerlik Anayasamıza göre erkek Türk Vatandaşlarımıza tanınmış bir hak ve yükümlülüktür. Bu hak ve yükümlülük sadece erkek Türk Vatandaşlarımıza tanındığı için “vicdani ret” adı verilen bir konu sebebiyle bir yabancı bireysel başvuru hakkını kullanamayacaktır.

Bireysel başvuruyu ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenen kişiler yapabilir. Kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru hakkı yoktur. Dernek, vakıf, şirket, kooperatif gibi özel hukuk tüzel kişileri ise sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir.

III. BAŞVURU KONULARI:

Başvuru konuları Anayasamızda yer alan temel hak ve özgürler ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yazılı olan hakları kapsamakta olup bu hakların kamu gücü tarafından ihlal edilmesi durumunda Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Bunların dışındaki konular için bireysel başvuru hakkının kullanılması mümkün değildir.

IV. BAŞVURU İÇİN ÖN KOŞUL:

Bir ihlalle karşılaşan kişi öncelikle ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal yollara başvurmak ve bu yollardaki bütün hukuki haklarını kullanmış olmak zorundadır. Örneğin savcılığa suç duyurusunda bulunmuş ve ceza yargılaması kesinleşmiş olmalı ya da açmış olduğu tazminat davası bitmiş ve kesinleşmiş olması gerekir. Kesinleşmemiş yargı kararı varken ya da idareye başvuru yolu açıkken bireysel başvuru hakkının kullanılması hukuken mümkün değildir.

V. BİREYSEL BAŞVURU YAPILAMAYAN KARARLAR:

Yasama işlemleri yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çıkardığı kanunlar ve parlamento kararları aleyhine, düzenleyici idari işlemler yani yönetmelik, genelge ve benzeri işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamaz. Anayasa Mahkemesi kararları da bireysel başvuru dışında tutulmuştur. Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz. Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemlerin başında Cumhurbaşkanı’nın tek başına yaptığı işlemler gelmektedir.

VI. BAŞVURU SÜRESİ:

Bireysel başvurunun, idari ya da yargısal başvuru yollarının tüketildiği tarihten ya da ihlale ilişkin olarak kanunlarımızda başkaca bir başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin menfaati zarar gören kişi tarafından öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.

Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren on beş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Anayasa Mahkemesi, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya reddeder.

VII. BİREYSEL BAŞVURU YÖNTEMİ:

A) Başvuru Dili:

Başvuruların başvuran kişi yabancı da olsa resmi dilde yani Türkçe olarak yapılması zorunludur.

B) Bireysel Başvurunun Yapılabileceği Yerler:

Bireysel başvuru doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilciliklerimiz vasıtasıyla yapılabilir. Başvuru yapılırken 492 sayılı Harçlar Kanununa Bağlı (I) sayılı Tarifenin “A) Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünde belirtilen 150 TL bireysel başvuru harcı Maliye Veznelerine yatırılmak zorundadır.  

C) Bireysel Başvuruda Adli Yardım:

Bireysel başvuruda bulunacak kişi yukarıda belirtilen harcı yatıracak maddi güce sahip değilse ve kendisini avukat ile temsil ettirmek istediği halde avukatlık ücretini de ödeyecek güçte değilse Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre adli yardım ve adli müzaheret talebinde bulunabilir. Adlî yardım taleplerini, genel hükümlere göre başvuruların kabul edilebilirliği hakkında karar verecek Anayasa Mahkemesi Bölüm veya Komisyonları hükme bağlar. Avukat ile temsil konusunda ki adli yardım talebi başvurudan önce baroların adli yarım merkezlerine yapılabilir.

Ç) Başvuru Dilekçesine Eklenecek Bilgi ve Belgeler:

Başvuru dilekçesinde;

-Başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin,

-İşlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin,

-İhlal gerekçelerinin,

-Başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların,

-Başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir.

Bunların dışında dilekçeye;

-Dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin,

-Başvuru harcının ödendiğine dair belgenin eklenmesi de şarttır.

Başvurucu bir avukat tarafından temsil ediliyorsa, vekâletnamenin sunulması vekâletnameyi baro pulunun yapıştırılması ve vekâlet harcının da yatırılmış olması gerekir.

D) Başvuru Dilekçesinde Eksiklikler Olması:

Başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması hâlinde, eksikliğin giderilmesi için başvurucu veya varsa vekiline on beş günü geçmemek üzere bir süre verilir ve geçerli bir mazereti olmaksızın bu sürede eksikliğin tamamlanmaması durumunda başvurunun reddine karar verileceği bildirilir. On beş günlük süre hak düşürücü süre olup kesilmesi ya da durması hukuken mümkün değildir.

VIII. BAŞVURULARIN KABUL EDİLEBİLİRLİK ŞARTLARI:

Anayasa Mahkemesi, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça hukuki dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.

Kabul edilebilirlik incelemesi Anayasa Mahkemesi komisyonlarınca yapılır. Kabul edilebilirlik şartlarını taşımadığına oy birliği ile karar verilen başvurular hakkında, kabul edilemezlik kararı verilir. Kabul edilemezlik kararları kesindir ve ilgililere tebliğ edilir. Bu kararlara karşı itiraz ya da temyiz gibi kanun yollarına gidilemez. Oy birliği sağlanamayan dosyalar ise bölümlere havale edilir.

IX. BAŞVURULARIN ESASTAN İNCELENMESİ:

A) Adalet Bakanlığı’na Bildirim ve Resen Araştırma:

Kabul edilebilirliğine karar verilen bireysel başvuruların esas incelemesi Anayasa Mahkemesi bölümleri tarafından yapılır. Başvurunun bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilir. Adalet Bakanlığı gerekli gördüğü hâllerde başvuru ile ilgili görüşünü yazılı olarak Mahkemeye bildirir.

Komisyonlar ve bölümler bireysel başvuruları incelerken bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğine yönelik her türlü araştırma ve incelemeyi yapabilir. Başvuruyla ilgili gerekli görülen bilgi, belge ve deliller ilgililerden istenir. Yani Anayasa Mahkemesi esasa ilişkin incelemede başvurucunun sunduğu bilgi ve belgelerle bağlı olmayıp kendiliğinden de araştırma hakkına sahiptir.

B) Duruşma Yapılması:

Başvurular dosya üzerinden karara bağlanır ancak gerekli görülen hallerde duruşma yapılmasına da karar verilebilir.

C) Esastan İncelemenin Kapsamı:

Bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin inceleme, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Örneğin avukatla temsil edilmek istenen kişiye bu hak tanınmamışsa adalete erişim hakkı kapsamında bu konuda inceleme yapılabilir ancak mahkemenin uyguladığı ya da uygulamadığı bir kanun hükmü ya da içtihat konusunda inceleme yapılamaz. Bu konular kanun yolunda yani itiraz ya da temyiz aşamalarında gözetilecek konulardır.

Ç) Tedbir İstemleri ve Uygulaması:

Anayasa Mahkemesi esas inceleme aşamasında, başvurucunun temel haklarının korunması için zorunlu gördükleri tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verebilir. Tedbire karar verilmesi hâlinde, esas hakkındaki kararın en geç altı ay içinde verilmesi gerekir. Aksi takdirde tedbir kararı kendiliğinden kalkar.

X. BAŞVURULAR HAKKINDA KARAR VERİLMESİ:

A) İdari İşlem ve Eylemler ile İlgili Başvurular Hakkında Verilecek Kararlar:

Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz. Yani ihlali yapan ya da yaptığı iddia edilen kurum hakkında işlemlerini denetler nitelikte karar verilemez.

Anayasa Mahkemesi idare yerine geçerek idari işlem niteliğinde karar veremeyeceği gibi idari bir eylemde de bulunamaz. Bu sebeple idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.

B) Mahkeme Kararları Hakkında Verilecek Kararlar:

Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir.

Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir. Eğer Anayasa Mahkemesi’nin incelemesinden sonra yeniden dava açma imkânı varsı genel mahkemelerde dava açılması yolu da gösterilebilir.

Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.

C) Kararların Tebliği ve Resmi Gazete’de Yayımlanması:

Bölümlerin esas hakkındaki kararları gerekçeleriyle birlikte ilgililere ve Adalet Bakanlığına tebliğ edilir ve Mahkemenin internet sayfasında yayımlanır. Bu kararlardan ilkesel öneme sahip kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.

Ayrıca başvurucu başvurusunu yaparken cep telefonu ve internet adresini de bildirmiş ise talep etmesi halinde kısa mesaj ya da internet iletisi yolu ile de bilgilendirilebilir.

XI. İÇTİHATLARIN BİRLEŞTİRİLMESİ:

Anayasa Mahkemesi Komisyonları arasındaki içtihat farklılıkları, bağlı oldukları bölümler tarafından; Anayasa Mahkemesi Bölümleri arasındaki içtihat farklılıkları ise Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından karara bağlanır.

XII. BAŞVURU HAKKININ KÖTÜYE KULLANILMASI HALİ:

Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında, ayrıca iki bin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasına hükmedilebilir.

XIII. BİREYSEL BAŞVURU’NUN AVUKAT İLE YAPILMASI HALİNDE ASGARİ AVUKATLIK ÜCRETİ:

21.12.2011 tarih ve 28149 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre Anayasa Mahkemesi’nde görülecek bireysel başvurularda alınması gereken asgari avukatlık ücreti 2400 TL’dir. Kendisini avukatla temsil ettirecek vatandaşlarımız vekâletname verecekleri avukatlarına en az 2400 TL ödemek zorunda olup avukatların bu rakamın altında bir meblağı kabul etmeleri hukuken mümkün değildir.

Bu meblağı ödeyemeyecek olan vatandaşlarımız yukarıda belirttiğimiz gibi baroların adli yardım merkezlerine başvurarak avukat atanmasını isteyebilirler. Ancak bunun için de ekonomik yoksunluk içinde bulunduklarını ispatlayan belgelerini avukat atanması talebinde bulundukları barolara vermek zorundadırlar.

08 Ekim, 2012

KADININ BEKLEME SÜRESİNİN KALDIRILMASI DAVASI

KADININ BEKLEME SÜRESİNİN KALDIRILMASI DAVASI
(İDDET SÜRESİNİN KALDIRILMASI DAVASI)

I. GİRİŞ:

Ülkemizde boşanma davalarının artması neticesinde boşanan kadınların tekrar evlenmek istemeleri halinde nesep karışıklığını engellemek için ya Türk Medeni Kanunu m. 132’de yer alan üç yüz günlük süreyi beklemeleri gerekmekte ya da aynı maddeye göre mahkemeden bu sürenin kaldırılmasını istemeleri gerekmektedir. Bu makalemizde kadının bekleme süresini mahkeme yoluyla kaldırılması konusunu ele alacağız.

II. AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR  KANUN’A GÖRE GÖREVLİ MAHKEME:

4787 sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un “Aile Mahkemelerinin görevleri” başlıklı 4. maddesine göre Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:

1. 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler,

2. 20.5.1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,

3. Kanunlarla verilen diğer görevler.  

Buna göre aile mahkemeleri TMK m. 118 ve m. 395 arasındaki konulardan doğan dava ve işlere bakmaya görevlidir. “Kadın İçin Bekleme Süresi” başlıklı 132. madde de kanunun bu bölümünde bulunduğundan görevli mahkeme aile mahkemeleridir.

4787 sayılı kanun m. 2’ye göre “Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır.”

III. YETKİLİ MAHKEME:

Yetkili mahkemenin neresi olduğu konusunda gerek Türk Medeni Kanunu’nda gerekse Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda açık hüküm bulunmamasına rağmen bu davalar hasımsız olduğu için davacının yerleşim yeri mahkemesinde görülür. Bu davalarda davacı bekleme süresinin kaldırılmasını talep eden kadın olup davalı taraf bulunmamaktadır.

IV. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU’NA GÖRE YARGILAMA YÖNTEMİ:

4787 sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun yürürlüğe girmeden önce bu davalara sulh hukuk mahkemeleri bakmaktaydılar. Ancak Aile Mahkemeleri’nin kurulması ile bu görev Aile Mahkemelerine verildi. Yetkili mahkemeler sulh hukuk mahkemeleriyken yargılama yöntemi olarak basit yargılama yöntemi uygulanmaktaydı. Sulh hukuk mahkemelerine basit yargılama yönteminin uygulanacağına ilişkin hüküm 6100 sayılı HMK’nın 316. maddesinde varlığını devam ettirmektedir. Ancak bu madde de sayılan basit yargılama yöntemi kapsamına aile mahkemelerinde görülmekte olan dava ve işler alınmamıştır. Bu sebeple artık bekleme süresinin kaldırılması davalarına basit yargılama yönteminin uygulanamayacağı düşünülebilir. Ancak HMK m. 316’da kanunun doğrudan dosya üzerinden karar vermek konusunda mahkemeye takdir hakkı tanıdığı durumlarda da basit yargılama yönteminin uygulanacağı belirtilmiştir.

Bu davaların hasımsız olarak açılması ve bütün delillerinde duruşma yapılmaksızın toplanabilmesi mümkün olduğundan yargılama yönteminin basit yargılama yöntemi olarak kabul edilmesi gerekir. Çünkü davalı taraf olmadığı için cevap ve karşı cevap hakkı bulunmamaktadır. Davacının talepleri ise aşağıda inceleyeceğimiz belgelerin ilgili yerlerden getirtilmesi ve kadının gönderileceği tıp kurumundan alınacak raporla dosya üzerinden değerlendirilebilecektir. Bu mahkemeye doğrudan dosya üzerinden karar vermek konusunda takdir hakkı tanıdığı anlamına gelir ki bu sebeple uygulanacak yargılama yöntemi basit yargılama yöntemidir.

V. HUKUKİ ŞARTLAR:

Bekleme süresinin kaldırılması talebinde bulunulabilmesi için aşağıdaki koşulların gerçekleşmiş olması gerekir.

Kadının evliliği sona ermiş olmalıdır. Sona erme boşanma, ölüm, evliliğin Türk Medeni Kanunu’na göre feshi ya da butlanına karar verilmesi şeklinde olabilir.

Evliliği sona eren kadın gebe olmamalıdır.

VI. DAVANIN ESASI:

Davanın esasında kadının evliliğinin sona ermesinden sonra TMK m. 132’ye göre üç yüz gün içinde yeniden evlenmek istemesi durumunda gebe olmadığının ispatlanması göz önüne alınır.

Bunun için kadının nüfus kayıtları getirtilerek medeni durumu tespit edilir.

Evlilik, boşanma, evliliğin feshi ya da butlanla sonuçlanmışsa bunlara ilişkin mahkeme kararları istenir. Hâkim gerekirse dosyanın da getirtilmesini isteyebilir.

Evlilik, kocanın ölümü ile son bulmuşsa ölüm gününün araştırılması gerekir. Çünkü ölümden sonra üç yüz gün geçmişse bekleme süresinin kaldırılmasına gerek yoktur. Ayrıca ölüm dava tarihine çok yakın bir zamanda gerçekleşmişse gebeliğin anlaşılabilmesi için tıbben beklenmesi gereken süre hâkim tarafından dikkate alınmalıdır. Bunun içinde kocanın ölüm tarihi önemlidir.

Bekleme süresinin kaldırılmasını isteyen kadının gebe olma durumunun araştırılması için doktor raporu istenir. Bu rapor mahkemeye başvuruda bulunulduktan sonra mahkemenin belirleyeceği tıp kurumundan alınır.

VII. BEKLEME SÜRESİNE UYULMADAN YAPILAN EVLİLİKLERİN HUKUKİ DURUMU:

TMK m.154’e göre kadının 132. madde de yazılı olan üç yüz günlük bekleme süresinin bitimini beklemeden evlenmesi durumunda bu durum evliliğin butlanını gerektirmez. Ancak bekleme süresi bitmeden yapılacak olan evlilik birliği içinde doğan çocuğun nesebi konusunda daha sonra başka uyuşmazlıklar ortaya çıkabilir. TMK m. 154 hükmü kadınların bekleme süresini beklemeden evlenebilecekleri gibi bir kanaat uyandırmasın. Çünkü evlendirme daireleri bu konuda gerekli araştırmaları yapmaktadırlar.

VIII. BOŞANILAN EŞLE EVLİLİK YAPILMASI HALİ:

Kadının boşandığı eşi ile tekrar evlenmek istemesi durumunda bekleme süresinin kaldırılması için mahkemeye birlikte de başvurabilirler. Bu durumda kadının doktordan rapor almasına gerek yoktur. Rapor alınarak kadının gebe olup olmadığının araştırılmasındaki amaç nesep karışıklığının önlenmesi olduğu için boşanmış olan eşlerin tekrar evlenmek istemeleri halinde rapor istenmemektedir. Ancak diğer belgelerin mahkemeye sunulması gerekmektedir.