09 Ocak, 2012

FUTBOLCU KAMBİYO ALACAKLARININ TAHSİLİ

FUTBOLCULARIN KULÜPLERDEN OLAN ALACAKLARININ
KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS İCRA TAKİBİ YOLUYLA TAHSİLİ

I. GİRİŞ:

Kulüpler zaman zaman futbolculara olan borçlarını kambiyo senedi yani bono ya da çek vererek ödeme yolunu seçmektedirler. Verilen bu kambiyo senetlerinin vadesi geldiğinde ödenmemesi üzerine İİK m. 167 ve devamı maddelerine göre yapılacak kambiyo senetlerine mahsus icra takibi ile tahsili yoluna gidilebilir. Bu makalemizde kambiyo senetlerine mahsus icra takibi ile futbolcu alacaklarının tahsili yöntemini ele alacağız.

II. KAMBİYO SENETLERİ NEDİR?

TTK m. 582 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan poliçe, bono ve çek hukukumuzda kambiyo senedi olarak kabul edilen belgelerdir. Günlük ticari hayatımızda daha çok “senet” adı altında bono verilmekte zaman zaman da çek keşide edilmektedir. Her ikisi içinde İİK m. 167 ve devamı maddelerine göre kambiyo senetlerine mahsus icra yoluna gidilebilir. Ancak TTK her ikisi için de özel hükümler düzenlemiş olup bu hükümlere dikkat edilmesi gerekmektedir.

III. BONOYA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:

TTK m. 688’e göre Bono veya emre muharrer senet olarak bilinen kambiyo senedi üzerinde aşağıdaki hususlar bulunmak zorundadır.

Senet metninde “Bono” kelimesi veya “Emre muharrer senet” ifadesi ve senet Türkçeden başka bir dilde yazılmışsa o dilde bono karşılığı olarak kullanılan kelime,

Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadi,

Vade,

Ödeme yeri,

Kime ve kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadı,

Senedin düzenlendiği gün ve yer,

Senedi düzenleyenin imzası

Bonolarda zamanaşımı bono üzerinde yazılı vade tarihinden itibaren üç yıldır. Bu sebeple vade tarihinden itibaren üç yıl içinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibinin başlatılması gerekir. Aksi takdirde İİK’da yer alan ilamsız icra takibi hükümlerine göre icra takibi yapılabilir.
   
IV. ÇEKE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:

TTK m. 692’ye göre çekte aşağıdaki hususlar bulunmak zorundadır.

"Çek" kelimesini ve eğer senet Türkçeden başka bir dille yazılmış ise o dilde "Çek" karşılığı olarak kullanılan kelime,

Kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi için havale,

Ödeyecek kimsenin "muhatabın" ad ve soyadı,

Ödeme yeri,

Keşide günü ve yeri,

Çeki çeken kimsenin (Keşidecinin) imzası

TTK m. 707’ya göre çeklerde vade olmaz. Çek görüldüğünde ödenir. TTK m. 708’e göre “Çek, keşide edildiği yerde ödenecekse on gün; keşide edildiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.” Bu maddede yer alan muhatap bankadır. Çek muhatap bankaya ibraz edildikten sonra eğer karşılığı yoksa TTK m. 726’ya göre çek borçlularına karşı müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu süre geçirildikten sonra çek yazılı delil başlangıcı yapılarak dava yoluna gidilebilir.

V. FUTBOLCULARIN ALACAK KALEMLERİ:

Futbolcuların kulüplerle yaptıkları sözleşmelerde belirlenen alacak kalemleri aşağıdaki gibidir.

Asgari ücret,

Garanti ücret,

Peşinat,

Maç başı ücreti,

Prim

Asgari ücret diğer alacak kalemlerinden bağımsız olarak belirlenmiş olabileceği gibi maç başı ücreti içinde de kararlaştırılmış olabilir.

Maç başı ücretleri ise futbolcunun kadroda olması ve maçta oynaması durumlarına göre orantılı olarak belirlenmektedir. Örneğin maç başı ücreti olarak 1.000,00 TL belirlenmişse maç başı ücretinin ödenme oranları şu şekilde olabilir:

Futbolcu;

İlk on bir de sahaya çıkarsa % 100’ü,

Sonradan oyuna girerse % 75’i,

Kadroda olup oyuna girmezse % 50’si,

Sakatlık durumunda ilk on sekiz kişilik kadroya girilememesi durumunda % 25’i ödenecektir.

Primlerin ödenmesi ise galibiyete, kupa maçlarında tur atlanılmasına, şampiyonluğa ya da başkaca başarıya bağlı olan alacak kalemleridir.

Daha çok garanti ücret ve peşinat olarak belirlenen ücret karşılığında bono ya da çek verilmiş olduğu görülmekle beraber bu alacak kalemlerinin tamamı için kulüp futbolcuya kambiyo senedi vermiş de olabilir. Gerek maç başı ücretlerinin gerekse diğer alacak kalemlerinin net mi yoksa bürüt mü olduğu futbolcunun alacaklarının hesabında önem taşır. Ancak futbolcuya bono ya da çek verilmişse verilen bono ya da çek üzerinde yazılı olan rakam futbolcunun alacağının net olduğunu gösterir.

VI. İCRA TAKİBİNİN YAPILMASI:

Elinde yukarıda açıkladığımız kambiyo senetlerinden biri olan alacaklı futbolcu İİK m. 167’ye göre kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatabilir. Bu icra takibine karşı borçlu kulüp borca, kambiyo senedi üzerindeki imzaya ve senedin kambiyo senedi olmadığına ilişkin icra tetkik mahkemesine itirazda bulunabilir. Ancak bu itirazlar satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz. Bu durumda borçlu kulüp alacaklı futbolcu aleyhine menfi tespit davası açabilir. Menfi tespit davasının koşullarını önceki makalelerimizde açıkladık. Menfi tespit davası açıldığında da mahkemenin vereceği ihtiyati tedbir kararı sadece tahsil edilecek paranın icra veznesinden alacaklıya verilmesini engeller. Bunun dışında icra işlemlerinin devamını engellemez.

Takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı futbolcu haciz yolu ile ya da borçlu kulüp şirket ise iflas yolu ile alacağının tahsili yoluna gidebilir.  


05 Ocak, 2012

ZAMANAŞIMINA UĞRAYAN HESAPLARIN MİRASDA İSTİHKAK DAVASI

MİRAS YOLUYLA KAZANILAN VE
BANKALARDA ON YILLIK ZAMANAŞIMINA UĞRADIĞI İÇİN DEVLETE DEVREDİLEN MEVDUAT HESAPLARI, EMANET VE ALACAKLARIN İADESİNE İLİŞKİN AÇILACAK MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK DAVALARI


I. GİRİŞ:

Ülkemizde gelişen bankacılık sektörü ile birlikte bankalarda bulunan hesapların unutulması ya da başkaca sebeplerle uzun süre sorgulanmaması nedeniyle bir takım sorunlar baş göstermiştir. Bunların başında da ölen hak sahiplerinin hesaplarının mirasçıları tarafından bilinmemesi ya da geç öğrenilmesi diriminde bu hesapların zamanaşımına uğrayarak fona devredilmesi gelmektedir. Bankalarda bulunan ve aşağıda açıklayacağımız kanun ve ilgili yönetmeliklere göre uzunca süre sorgulanmadığı için zamanaşımına uğrayarak devlete devredilen hesapların mirasçı olan hak sahiplerince daha sonra araştırılması üzerine hesaplardaki hak ve alacakların iadesi konusunda bir takım hukuki sorunlar yaşanmaktadır. Çoğu zaman zamanaşımına uğramış hesapların devlete devredilmesini öngören kanun ve yönetmeliklerde yazılı olan hukuki yöntem bankalarca uygulanmadan fona devir işlemi yapılmaktadır. Bu makalemizde bankaların kanun ve yönetmeliklerde öngörülen hukuki yöntem uygulanmadan yapılan devirlere karşı hesap sahiplerinin mirasçılarının başvuracağı yargısal yollar anlatılacaktır.

II. ZAMANAŞIMI ÖNGÖREN KANUNLAR VE DEVİR YÖNTEMLERİ:

Bankalarda bulunan mevduat hesabı, emanet ve alacakların zamanaşımına uğramasını ve devlete devredilmesini düzenleyen kanun ve yönetmelikler şunlardır.

02.05.1985 tarihli mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu    

23.06.1999 tarihli mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu

27.06.2001 tarihli Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik

19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun

          01.11.2011 tarihli Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

Her bir kanun ve ilgili yönetmelik yürürlükte olduğu dönem için farklı yöntem belirlemiş olup zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile devlete devredilen hesaplar için devir işleminin yapıldığı tarihteki kanun ve yönetmelik hükümlerine göre hukuka uygunluğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Bu sebeple yukarıda belirttiğimiz kanun ve ilgili yönetmeliklerdeki düzenlemeleri kısaca ele alacağız.

III. 02.05.1985 TARİHLİ MÜLGA 3182 SAYILI BANKALAR KANUNU’NDAKİ DÜZENLEME:

3182 sayılı Bankalar Kanunu 23.06.1999 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır. Bu tarihe kadar zaman aşımına uğradığı gerekçesi ile devlete devredilen hesapların hukuka uygun şekilde devredilip devredilmediği bu kanunun mevzuatta zamanaşımı başlıklı 36. maddesine göre belirlenir. Bu maddeye göre bütün bankalar hak sahiplerine her yıl Ocak ayı içinde birer hesap özeti göndermek zorundadırlar.

3182 Sayılı Bankalar Kanunu m. 36/II’ye göre “Her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl geçtiği halde sahipleri tarafından aranmamış olanlardan, tutarı veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşan mevduat sahiplerinin mevcut adreslerine bir mektupla bildirildikten sonra tamamının bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı başından itibaren 6 ay içinde bankalarca sahiplerinin isim, kimlik, adresleri ve haklarının faizleri ile ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına devredilir.” Bankaların bu madde uyarınca değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşan mevduat sahiplerinin adreslerine on yıl geçtiği halde hesaplarını aramadıklarını belirten mektubu gönderdiklerini bir başvuru durumunda ispatlamaları gerekmektedir.

Ayrıca bankalar bu devir işlemini hesap sahiplerinin isim, kimlik, adresleri ve haklarının faizleri ile ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirmek zorunda olduklarından aşağıda inceleyeceğimiz bilgi edinme hakkı kapsamında hak sahipleri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan öğrenebilirler. 3182 Sayılı Bankalar Kanunu m. 36/III’e göre Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tutar veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşanları Resmi Gazete ile ilan etmek zorundadır. İlandan itibaren 1 yıl içinde sahip veya mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacaklar bu sürenin bitiminde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna gelir kaydedilir. 3182 sayılı kanun yürürlükteyken hesapları zamanaşımına uğramış olan hak sahiplerinin hesaplarının değeri eğer 5000 (2.500.000) lirayı aşıyorsa Resmi Gazete’de ilanı yapılıp yapılmadığını araştırmaları gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına devredilen mevduat, emanet ve alacaklardan tutarı veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşmayanlar ise Merkez Bankasınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna intikal ettirilir. Bu hesaplar için Resmi Gazete’de ilan şartı getirilmemiştir.

On sekiz yaşından küçükler adına ve yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla açtırılan hesaplarda, on yıllık ve Resmi Gazete İlanından sonra ki bir yıllık zamanaşımı süreleri küçüğün reşit olduğu tarihte işlemeye başlar. Ancak bu hüküm “yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla” açtırılan hesaplar için geçerlidir.

IV. 23.06.1999 TARİHLİ MÜLGA 4389 SAYILI BANKALAR KANUNU’NDAKİ DÜZENLEME:

4389 Sayılı Bankalar Kanunu 19.10.2005 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır. Bu tarihe kadar zaman aşımına uğradığı gerekçesi ile devlete devredilen hesapların hukuka uygun şekilde devredilip devredilmediği bu kanunun hesabın zamanaşımına uğramasına ilişkin 10. maddesine göre ve bu kanunun uygulamasını göstermek için çıkartılan 27.06.2001 tarihli Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmeliğin 35/2 maddesine göre belirlenir.

4389 Sayılı Bankalar Kanunu m. 10/IV’e göre “Bankalar nezdindeki her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan en son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tabidir. Zamanaşımına uğrayan mevduat, emanet ve alacaklar Fona gelir kaydedilir. Bununla ilgili esas ve usuller Fon Kurulunca belirlenir.” Bu kanun hükmüne göre de zamanaşımı süresi on yıl olarak belirlenmiştir. Madde de belirtilen fon Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’dur. Bu maddede yer alan zamanaşımına uğramış hesapların fona devir yöntemi 27.06.2001 tarihli Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmeliğin 35.  maddesinde düzenlenmiştir.

Bu yönetmeliğin 35. maddesinin ikinci fıkrasına göre bankalar zamanaşımı süresinin dolmasına üç ay kala, mevduat, emanet ve alacaklardan, tutarı kırk milyon liranın üzerinde bulunanlar ile kıymeti bilinemeyen emanetlerin hak sahiplerini, hesaplarının zamanaşımına uğrayacağı hususunda iadeli taahhütlü mektupla uyarmak zorundadırlar. İadeli taahhütlü mektupla uyarılmamış olan hesap sahiplerinin hesaplarının fona devri hukuka aykırılık oluşturacağı için hesap sahiplerine hesaplarındaki alacaklarının iadesini talep hakkı doğurur.

İadeli taahhütlü mektupla uyarıya rağmen üç aylık süre zarfında sahipleri tarafından aranmayan ve zamanaşımına uğrayan mevduat, emanet ve alacaklar sahiplerinin kimlik bilgileri, adresleri ve haklarının faizleriyle birlikte ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir liste ile zamanaşımı tarihini izleyen takvim yılının ilk üç ayı içinde, Fonun, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki hesabına alacak kaydedilmek üzere gönderilir. Hesapların fonun hesabına gerekli bilgileri içeren bir liste ile gönderilmesi hak sahiplerinin bilgi edinme yasası çerçevesinde TMSF’den araştırma yapma imkânı vermektedir.

           Yukarıda incelediğimiz 3182 Sayılı Bankalar Kanunu’nda olduğu gibi reşit olmayanlar adına ve yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla açtırılan hesaplarda, zamanaşımı süresi kişinin reşit olduğu tarihte işlemeye başlar.

V. 19.10.2005 TARİHLİ VE 5411 SAYILI BANKACILIK KANUNU’NDAKİ DÜZENLEME:

          19.10.2005 tarihinden buyana 5411 sayılı Bankacılık Kanunu yürürlüktedir. 19.10.2005 tarihinden sonra 01.11.2006 tarihinde Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik yürürlüğe girmiş ve zamanaşımına uğrayan hesapların fona aktarımı bu düzenlemelere göre yapılmaktadır.

5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 62’ye göre bankalar nezdindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar için hak sahibinin en son işleminden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacakların fona gelir kaydedilebilmesi ise yapılacak ilâna bağlanmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 62’de belirtilen esasların uygulanması ise 01.11.2006 tarihli yönetmeliğe göre yapılmaktadır.

Yönetmeliğin 8. maddesinin ikinci fıkrasına göre “Bankalar bir takvim yılı içinde zamanaşımına uğrayan ve tutarı 50 Yeni Türk Lirası ve üzerindeki her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacakların hak sahiplerini, başvuruda bulunmadıkları takdirde hesaplarının Fona devredileceği hususunda, izleyen takvim yılının Ocak ayı sonuna kadar iadeli taahhütlü mektupla uyarmak zorundadır.” Bu hükme göre 19.10.2005 tarihinden sonra zamanaşımına uğrayan 50 TL ve üzerindeki hesapların fona devrinde öncelikle yerine getirilmesi gereken unsur hak sahiplerinin iadeli taahhütlü mektupla uyarılmasıdır.

Yönetmeliğin aynı maddesine göre 50 TL altındaki hesaplar ise Şubat ayının başından itibaren bankanın kendi internet sitesinde liste halinde üç ay müddetle ilan edilir. Banka, söz konusu listelerin kendi internet sitesinde ilan edildiği hususunu, Şubat ayının on beşinci gününe kadar ülke genelinde yayım yapan tirajı en yüksek iki gazetede iki gün süreyle ilan eder. İnternet sitelerinde ilan edilen listeler, bankalar tarafından eşzamanlı olarak ayrıca Fona gönderilir. Fon bu listeleri Nisan ayının sonuna kadar konsolide edilmiş olarak kendi internet sitesinde yayınlar.

İlan edilen zamanaşımına uğramış her türlü alacaklardan Mayıs ayının on beşinci gününe kadar hak sahibi veya mirasçıları tarafından aranmayanlar, faiz ve kâr payları ile birlikte Mayıs ayı sonuna kadar Fonun Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasındaki hesaplarına devredilir.

Bankalar, bu durumu, hak sahiplerinin kimlik bilgileri, adresleri ve haklarının faiz ve kâr payları ile birlikte ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir liste ile devir tarihinden itibaren bir hafta içerisinde Fona bildirmekle yükümlüdür. Yani TMSF’de devredilen hesaplar ile ilgili her türlü bilgi bulunmaktadır.  

Yönetmeliğin 9. maddesi kiralık kasalardaki kıymetler için zamanaşımını, kasanın en son açıldığı tarihten itibaren başlatmaktadır. Ergin olmayanlar adına ve yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla açtırılan hesaplarda, zamanaşımı süresi önceki kanun ve yönetmeliklerde olduğu gibi kişinin ergin olduğu tarihte işlemeye başlar.

Yetkili merciler tarafından üzerine bloke konulan hesaplarda zamanaşımı süresi blokenin konduğu tarihte durur. Zamanaşımı süresi, hesaptaki blokenin kaldırıldığı tarihten itibaren işlemeye devam eder. Yetkili mercilerden kastedilen yargı organlarıdır. Bloke halinde zamanaşımının kesilmesi değil durması söz konusu olduğundan blokenin kalktığı tarihte zamanaşımının kalan kısmı işlemeye başlayacaktır.

VI. DAVA KONUSU OLAN ALACAK ÇEŞİTLERİ:

Dava konusunu; bankalarda bulunan vadeli ya da vadesiz mevduat hesapları, döviz hesapları, katılım fonu, kiralanan kasalardaki emanetler ve bu kapsamda değerlendirilebilecek her türlü alacaklar oluşturur. 

VII. DAVA ÖNCESİ YAPILACAK BAŞVURULAR:

Mirasçı sıfatı taşıyan kişiler öncelikle mirasçı olduklarını gösterir mirasçılık belgesi çıkartmak zorundadırlar. Mirasçılık belgeleri noterler tarafından verilmektedir. Bunun dışında vasiyetname ile de mirasçı sıfatı kazanılmış olabilir.  

Banka aleyhine dava açılmadan önce Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu bünyesindeki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında dilekçe ile başvuruda bulunulup fona devredilen hak sahibine ait hesap olup olmadığı sorulmalıdır. TMSF’den hak sahibi adına var olan hesabın fona devredildiğine dair bir cevap gelmesi üzerine TMSF’den gelen bu cevabın bir örneğinin de eklendiği ihtarname ilgili bankaya gönderilmeli ve cevabı beklenmelidir. İhtarnameye mirasçılık belgesi de eklenmelidir. Bu aşamada önemli olan yukarıda açıkladığımız kanun ve yönetmeliklere göre iadeli taahhütlü mektupla hak sahibine ulaşılmaması ve öngörülen ilanların yapılmamış olmasıdır. Dava açılmasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı bu hukuki aşamaların ilgili bankaca yerine getirilmemesine göre belirlenir. Ayrıca TMSF’den gelen cevapta fona devredilen bir hesaba rastlanılmadığı belirtiliyorsa söz konusu hesabın gerçekten var olup olmadığından da emin olunması gerekir. Bu sebeple TMSF’ye başvurulmadan önce bankadan da bilgi edinilmelidir.    

VIII. MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK DAVASININ AÇILMASI:

Türk Medeni Kanunu m. 637/I’e göre “Yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak davası açabilir.” Maddede yer alan yasal mirasçı TMK’na göre mirasçılık hakkını elinde bulunduranları atanmış mirasçılarda yine TMK’na göre vasiyetname ve diğer yollarla mirasçı sıfatını kazananları ifade etmektedir. Bu maddenin uygulaması açısından tereke malını elinde bulunduran kimse ise ilgili bankadır. 

Türk Medeni Kanunu m. 639’a göre “Miras sebebiyle istihkak davası, davacının kendisinin mirasçı olduğunu ve iyi niyetli davalının terekeyi veya tereke malını elinde bulundurduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde miras bırakanın ölümünün veya vasiyetnamenin açılmasının üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. İyi niyetli olmayanlara karşı zamanaşımı süresi yirmi yıldır.” Miras sebebiyle istihkak davası için bu madde de öngörülen zamanaşımı süresinin başlaması davacının mirasçı olduğunu öğrenmesi ve davalının da tereke malını elinde bulundurduğunu öğrenmesinin gerçekleşmesinden sonradır. Mirasçı, mirasçı olduğunu öğrendikten sonra bir yıl geçse de bir yıl sonra iyi niyetli davalıda tereke malının bulunduğunu öğrenmişse eğer iki durumun yani mirasçılık ve tereke malının davalıda bulunduğunun öğrenilmesinin birleştiği tarihte bir yıllık zamanaşımı süresi başlar. Bu iki durumun birleştiği tarih en fazla miras bırakanın ölümünün ya da vasiyetnamenin açılmasından on yıl dolmadan gerçekleşmelidir. On yıl geçtikten sonra dava açılamaz. 

Banka tarafından ilgili kanun ve yönetmeliğe aykırı şekilde fona devredilen hesaptaki alacağın talep edilebilmesi için alacağın hukuken muaccel hale gelmesi gerekir. Alacağın muaccel hale gelebilmesi için 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 101’e göre alacaklı tarafından borçlunun ihtar edilmiş olması gerekmektedir. TMSF’den gelen cevap üzerine bankaya çekilen ihtarnameye ilgili bankaca cevap verilmez ya da olumsuz cevap verilirse söz konusu alacak muaccel hale gelmiş olur ve miras sebebiyle istihkak davası açılabilir.

IX. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU’NA GÖRE GÖREVLİ MAHKEME:

Banka aleyhine açılacak miras sebebiyle istihkak davasında görevli mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 2/I’de yer alan Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir” hükmüne göre asliye hukuk mahkemeleridir.

X. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU’NA GÖRE YETKİLİ MAHKEME:

HMK m. 11/I,a’ya göre miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalarda ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir. Bu sebeple ölen kimse Türk Medeni Kanunu’na göre yerleşim yerini son olarak nerede belirlediyse o yer mahkemesi davaya bakmaya yetkilidir. Bu hükmün tek istisnası yine HMK m. 11/II’de gösterilmiştir. Buna göre “Terekede bulunan bir mal hakkında açılmak istenen istihkak davası, terekenin yazımı ve tespiti zamanında mal nerede bulunuyorsa, orada da açılabilir.” Miras bırakanın terekesinin yazımı ya da tespiti esnasında banka hesabının bulunduğu yer terekeye dâhil olan malın bulunduğu yer sayılacağı için banka hesabının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.

Her iki yetki maddesi de davayı açacak tarafa seçimlik hak vermekte olup birinin tercih edilmesi yeterlidir.

XI. DAVANIN ESASI:

Davacı hak sahibi davalı bankaya karşı açacak olduğu davada yukarıda açıkladığımız kanun ve yönetmeliklere aykırı şekilde bankada bulunan hesabındaki paranın ya da kıymetli evrakın fona devredildiğini ispatlamak durumundadır. Bunun için ilgili bankadan ve TMSF’den aldığı cevap yazılarını ve ilgili bankada hesabı olduğunu gösterir başkaca belgeleri varsa bu belgelerini ve mirasçı olduğunu gösterir belgelerini dava dilekçesine eklemesi gerekir. Dava açılırken hesabın hangi tarihte fona devredildiği doğru tespit edilmelidir ki o tarihte yürürlükte bulunan kanun ve yönetmelik hükümlerine göre haklı olduğunu ortaya koyabilsin. 

Davacı hak sahibi TMSF’den gelen cevaptan sonra bankaya çektiği ihtarnamede hesabının fona devredildiği tarihten itibaren faiz istemişse dava dilekçesinde de faize bu tarihten itibaren hükmedilmesi talep edilebilir. Aksi takdirde dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekecektir.

Davacı hak sahibinin talebi ya da mahkemenin uygun görmesi ile dava konusu alacak miktarının hesabı için hesap uzmanı bilirkişi incelemesi de yaptırılabilir.

Yargılama neticesinde mahkeme davayı kısmen ya da tamamen kabul ederse davalı banka mahkemenin hükmettiği rakamı mirasçılık hissesi oranında davacıya ödemek zorundadır.

XII. YARGILAMA MASRAFLARI:

Alacak davalarında yapılacak yargılama giderleri 492 sayılı Harçlar Kanunu ve buna bağlı olarak çıkartılan Genel Tebliğ (1) sayılı tarife, Adalet Bakanlığı tarafından çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Bilirkişi Ücret Tarifesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tanık Ücret Tarifesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi ve Adalet Bakanlığı’nın onayından geçtikten sonra her yıl yenilenen Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Ücret Tarifesi’ne göre belirlenir.

Yukarıda belirttiğimiz hukuki düzenlemelere göre yargı masrafları 2012 yılı rakamlarına göre sırasıyla şu şekilde alınır.

Dava açılırken alınan masraf ve gider avansı miktarları aşağıdaki gibidir.

18,40 TL Asliye Hukuk Mahkemesi başvurma harcı, (492 sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği (1) sayılı tarife)

Dava değerinin binde 59,4’ün ¼’ü tutarında nispi harç, (492 sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği (1) sayılı tarife)

Eğer davacı avukat ile temsil ediliyorsa her bir vekâlet için 2,90 TL vekâlet harcı, (492 sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği (1) sayılı tarife)

Taraf sayısının beş katı tutarında tebligat gideri, (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi)

Dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ve tanık sayısı belirlenmiş ise tanık sayısınca 15,00 ile 30,00 TL arası tanık asgari ücreti ve tebligat gideri; tanık sayısı belirtilmemiş ise en az üç tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tanık Ücret Tarifesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi)

Her bir bilirkişi için Asliye Hukuk Mahkemeleri için belirlenmiş olan 250,00 TL bilirkişi ücreti, (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Bilirkişi Ücret Tarifesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi)

Diğer iş ve işlemler için 50 TL (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi)

Dava sonuçlandığında alınan masraf miktarları aşağıdaki gibidir.

Dava sonuçlandığında dava açılırken ¼’ü alınan nispi harç tamamlatılır.

Bunların dışında eğer taraflar avukat ile temsil edilmişse avukatlık asgari ücret tarifesine göre hükmedilecek avukatlık ücreti davayı kazanan ve kendisini avukat ile temsil ettiren tarafa verilir. (HMK m. 330 ve Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Ücret Tarifesi)

Kararın Yargıtay’a temyiz edilmesi halinde alınacak masraf miktarları aşağıdaki gibidir.

79.50 TL temyiz harcı ve dava açılırken yatırılmış gider avansı içinden karşılanamıyorsa eğer ayrıca posta ve tebligat masrafı alınır. (492 sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği (1) sayılı tarife)

Yargılama sonunda davayı kaybeden taraf yargılama masraflarını karşılamaya mahkûm edilir. Ancak bunun için davacının da davalının da dilekçelerinde bunu açıkça belirtmiş olmaları gerekir. Gider avansından artan olursa davacıya iade edilir.

XIII. MAHKEME KARARININ İLAMLI İCRASI: 

Mahkeme hak sahibinin talep ettiği alacağın tamamının ya da bir kısmının ödenmesine hükmettikten sonra karar davalı tarafından temyiz edilse bile İİK m. 32 hükmüne göre davalı borçlu banka aleyhinde ilamlı icra takibi başlatılabilir. Bu icra takibinde davalı banka aleyhinde haciz yolu istenebileceği gibi bankalar şirket statüsünde oldukları için iflası da istenebilir.

Borçlu banka aşağıda incelemesini yaptığımız icranın geri bırakılması kararı almaz ya da alsa bile Yargıtay mahkeme kararını onar ve karar kesinleşirse borçlu bankanın mal varlığına karşı haciz işlemleri başlatılabilir.

XIV. YARGITAY’DAN ALINACAK İCRANIN GERİ BIRAKILMASI KARARI:

Davalı banka mahkeme kararının ilamlı icra yoluyla aleyhine icra işlemi başlatılması üzerine eğer Yargıtay’a temyiz başvurusunu yapmış ise İİK m. 36’da öngörülen teminatı icra dosyasına yatırması durumunda icra müdürlüğünden uygun bir süre alarak kararın temyiz incelemesini yapmakta olan Yargıtay’a temyiz incelemesi sonuçlanıncaya kadar icranın geri bırakılması talebinde bulunabilir. Yargıtay bu talebi kabul ederse temyiz incelemesi sonuçlanıncaya kadar icra takibi durur. Yargıtay hükmün onanmasına karar verirse alacaklının istemi üzerine başkaca işleme gerek kalmaksızın teminata konu olan para alacaklıya ödenir. Teminat alacağı karşılamaya yetmiyorsa icra takibi bakiye borç için devam eder. 



ZAMANAŞIMINA UĞRAYAN HESAPLARIN İADESİ DAVASI

BANKALARDA ON YILLIK ZAMANAŞIMINA UĞRADIĞI İÇİN DEVLETE DEVREDİLEN MEVDUAT HESAPLARI, EMANET VE ALACAKLARIN İADESİNE İLİŞKİN DAVALAR


I. GİRİŞ:

Ülkemizde gelişen bankacılık sektörü ile birlikte bankalarda bulunan hesapların unutulması ya da başkaca sebeplerle uzun süre sorgulanmaması nedeniyle bir takım sorunlar baş göstermiştir. Bankalarda bulunan ve aşağıda açıklayacağımız kanun ve ilgili yönetmeliklere göre uzunca süre sorgulanmadığı için zamanaşımına uğrayarak devlete devredilen hesapların hak sahiplerince daha sonra araştırılması üzerine hesaplardaki hak ve alacakların iadesi konusunda bir takım hukuki sorunlar yaşanmaktadır. Çoğu zaman zamanaşımına uğramış hesapların devlete devredilmesini öngören kanun ve yönetmeliklerde yazılı olan hukuki yöntem bankalarca uygulanmadan fona devir işlemi yapılmaktadır. Bu makalemizde bankaların kanun ve yönetmeliklerde öngörülen hukuki yöntem uygulanmadan yapılan devirlere karşı başvurulacak yargısal yollar anlatılacaktır.

II. ZAMANAŞIMI ÖNGÖREN KANUNLAR VE DEVİR YÖNTEMLERİ:

Bankalarda bulunan mevduat hesabı, emanet ve alacakların zamanaşımına uğramasını ve devlete devredilmesini düzenleyen kanun ve yönetmelikler şunlardır.

02.05.1985 tarihli mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu    

23.06.1999 tarihli mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu

27.06.2001 tarihli Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik

19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun

          01.11.2011 tarihli Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

Her bir kanun ve ilgili yönetmelik yürürlükte olduğu dönem için farklı yöntem belirlemiş olup zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile devlete devredilen hesaplar için devir işleminin yapıldığı tarihteki kanun ve yönetmelik hükümlerine göre hukuka uygunluğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Bu sebeple yukarıda belirttiğimiz kanun ve ilgili yönetmeliklerdeki düzenlemeleri kısaca ele alacağız.

III. 02.05.1985 TARİHLİ MÜLGA 3182 SAYILI BANKALAR KANUNU’NDAKİ DÜZENLEME:

3182 sayılı Bankalar Kanunu 23.06.1999 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır. Bu tarihe kadar zaman aşımına uğradığı gerekçesi ile devlete devredilen hesapların hukuka uygun şekilde devredilip devredilmediği bu kanunun mevzuatta zamanaşımı başlıklı 36. maddesine göre belirlenir. Bu maddeye göre bütün bankalar hak sahiplerine her yıl Ocak ayı içinde birer hesap özeti göndermek zorundadırlar.

3182 Sayılı Bankalar Kanunu m. 36/II’ye göre “Her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl geçtiği halde sahipleri tarafından aranmamış olanlardan, tutarı veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşan mevduat sahiplerinin mevcut adreslerine bir mektupla bildirildikten sonra tamamının bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı başından itibaren 6 ay içinde bankalarca sahiplerinin isim, kimlik, adresleri ve haklarının faizleri ile ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına devredilir.” Bankaların bu madde uyarınca değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşan mevduat sahiplerinin adreslerine on yıl geçtiği halde hesaplarını aramadıklarını belirten mektubu gönderdiklerini bir başvuru durumunda ispatlamaları gerekmektedir.

Ayrıca bankalar bu devir işlemini hesap sahiplerinin isim, kimlik, adresleri ve haklarının faizleri ile ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirmek zorunda olduklarından aşağıda inceleyeceğimiz bilgi edinme hakkı kapsamında hak sahipleri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan öğrenebilirler. 3182 Sayılı Bankalar Kanunu m. 36/III’e göre Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tutar veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşanları Resmi Gazete ile ilan etmek zorundadır. İlandan itibaren 1 yıl içinde sahip veya mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacaklar bu sürenin bitiminde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna gelir kaydedilir. 3182 sayılı kanun yürürlükteyken hesapları zamanaşımına uğramış olan hak sahiplerinin hesaplarının değeri eğer 5000 (2.500.000) lirayı aşıyorsa Resmi Gazete’de ilanı yapılıp yapılmadığını araştırmaları gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına devredilen mevduat, emanet ve alacaklardan tutarı veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşmayanlar ise Merkez Bankasınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna intikal ettirilir. Bu hesaplar için Resmi Gazete’de ilan şartı getirilmemiştir.

On sekiz yaşından küçükler adına ve yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla açtırılan hesaplarda, on yıllık ve Resmi Gazete İlanından sonra ki bir yıllık zamanaşımı süreleri küçüğün reşit olduğu tarihte işlemeye başlar. Ancak bu hüküm “yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla” açtırılan hesaplar için geçerlidir.

IV. 23.06.1999 TARİHLİ MÜLGA 4389 SAYILI BANKALAR KANUNU’NDAKİ DÜZENLEME:

4389 Sayılı Bankalar Kanunu 19.10.2005 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır. Bu tarihe kadar zaman aşımına uğradığı gerekçesi ile devlete devredilen hesapların hukuka uygun şekilde devredilip devredilmediği bu kanunun hesabın zamanaşımına uğramasına ilişkin 10. maddesine göre ve bu kanunun uygulamasını göstermek için çıkartılan 27.06.2001 tarihli Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmeliğin 35/2 maddesine göre belirlenir.

4389 Sayılı Bankalar Kanunu m. 10/IV’e göre “Bankalar nezdindeki her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan en son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tabidir. Zamanaşımına uğrayan mevduat, emanet ve alacaklar Fona gelir kaydedilir. Bununla ilgili esas ve usuller Fon Kurulunca belirlenir.” Bu kanun hükmüne göre de zamanaşımı süresi on yıl olarak belirlenmiştir. Madde de belirtilen fon Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’dur. Bu maddede yer alan zamanaşımına uğramış hesapların fona devir yöntemi 27.06.2001 tarihli Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmeliğin 35.  maddesinde düzenlenmiştir.

Bu yönetmeliğin 35. maddesinin ikinci fıkrasına göre bankalar zamanaşımı süresinin dolmasına üç ay kala, mevduat, emanet ve alacaklardan, tutarı kırk milyon liranın üzerinde bulunanlar ile kıymeti bilinemeyen emanetlerin hak sahiplerini, hesaplarının zamanaşımına uğrayacağı hususunda iadeli taahhütlü mektupla uyarmak zorundadırlar. İadeli taahhütlü mektupla uyarılmamış olan hesap sahiplerinin hesaplarının fona devri hukuka aykırılık oluşturacağı için hesap sahiplerine hesaplarındaki alacaklarının iadesini talep hakkı doğurur.

İadeli taahhütlü mektupla uyarıya rağmen üç aylık süre zarfında sahipleri tarafından aranmayan ve zamanaşımına uğrayan mevduat, emanet ve alacaklar sahiplerinin kimlik bilgileri, adresleri ve haklarının faizleriyle birlikte ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir liste ile zamanaşımı tarihini izleyen takvim yılının ilk üç ayı içinde, Fonun, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki hesabına alacak kaydedilmek üzere gönderilir. Hesapların fonun hesabına gerekli bilgileri içeren bir liste ile gönderilmesi hak sahiplerinin bilgi edinme yasası çerçevesinde TMSF’den araştırma yapma imkânı vermektedir.

           Yukarıda incelediğimiz 3182 Sayılı Bankalar Kanunu’nda olduğu gibi reşit olmayanlar adına ve yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla açtırılan hesaplarda, zamanaşımı süresi kişinin reşit olduğu tarihte işlemeye başlar.

V. 19.10.2005 TARİHLİ VE 5411 SAYILI BANKACILIK KANUNU’NDAKİ DÜZENLEME:

          19.10.2005 tarihinden buyana 5411 sayılı Bankacılık Kanunu yürürlüktedir. 19.10.2005 tarihinden sonra 01.11.2006 tarihinde Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik yürürlüğe girmiş ve zamanaşımına uğrayan hesapların fona aktarımı bu düzenlemelere göre yapılmaktadır.

5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 62’ye göre bankalar nezdindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar için hak sahibinin en son işleminden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacakların fona gelir kaydedilebilmesi ise yapılacak ilâna bağlanmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 62’de belirtilen esasların uygulanması ise 01.11.2006 tarihli yönetmeliğe göre yapılmaktadır.

Yönetmeliğin 8. maddesinin ikinci fıkrasına göre “Bankalar bir takvim yılı içinde zamanaşımına uğrayan ve tutarı 50 Yeni Türk Lirası ve üzerindeki her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacakların hak sahiplerini, başvuruda bulunmadıkları takdirde hesaplarının Fona devredileceği hususunda, izleyen takvim yılının Ocak ayı sonuna kadar iadeli taahhütlü mektupla uyarmak zorundadır.” Bu hükme göre 19.10.2005 tarihinden sonra zamanaşımına uğrayan 50 TL ve üzerindeki hesapların fona devrinde öncelikle yerine getirilmesi gereken unsur hak sahiplerinin iadeli taahhütlü mektupla uyarılmasıdır.

Yönetmeliğin aynı maddesine göre 50 TL altındaki hesaplar ise Şubat ayının başından itibaren bankanın kendi internet sitesinde liste halinde üç ay müddetle ilan edilir. Banka, söz konusu listelerin kendi internet sitesinde ilan edildiği hususunu, Şubat ayının on beşinci gününe kadar ülke genelinde yayım yapan tirajı en yüksek iki gazetede iki gün süreyle ilan eder. İnternet sitelerinde ilan edilen listeler, bankalar tarafından eşzamanlı olarak ayrıca Fona gönderilir. Fon bu listeleri Nisan ayının sonuna kadar konsolide edilmiş olarak kendi internet sitesinde yayınlar.

İlan edilen zamanaşımına uğramış her türlü alacaklardan Mayıs ayının on beşinci gününe kadar hak sahibi veya mirasçıları tarafından aranmayanlar, faiz ve kâr payları ile birlikte Mayıs ayı sonuna kadar Fonun Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasındaki hesaplarına devredilir.

Bankalar, bu durumu, hak sahiplerinin kimlik bilgileri, adresleri ve haklarının faiz ve kâr payları ile birlikte ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir liste ile devir tarihinden itibaren bir hafta içerisinde Fona bildirmekle yükümlüdür. Yani TMSF’de devredilen hesaplar ile ilgili her türlü bilgi bulunmaktadır.   

Yönetmeliğin 9. maddesi kiralık kasalardaki kıymetler için zamanaşımını, kasanın en son açıldığı tarihten itibaren başlatmaktadır. Ergin olmayanlar adına ve yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla açtırılan hesaplarda, zamanaşımı süresi önceki kanun ve yönetmeliklerde olduğu gibi kişinin ergin olduğu tarihte işlemeye başlar.

Yetkili merciler tarafından üzerine bloke konulan hesaplarda zamanaşımı süresi blokenin konduğu tarihte durur. Zamanaşımı süresi, hesaptaki blokenin kaldırıldığı tarihten itibaren işlemeye devam eder. Yetkili mercilerden kastedilen yargı organlarıdır. Bloke halinde zamanaşımının kesilmesi değil durması söz konusu olduğundan blokenin kalktığı tarihte zamanaşımının kalan kısmı işlemeye başlayacaktır.

VI. DAVA KONUSU OLAN ALACAK ÇEŞİTLERİ:

Dava konusunu; bankalarda bulunan vadeli ya da vadesiz mevduat hesapları, döviz hesapları, katılım fonu, kiralanan kasalardaki emanetler ve bu kapsamda değerlendirilebilecek her türlü alacaklar oluşturur. 

VII. DAVA ÖNCESİ YAPILACAK BAŞVURULAR:

Banka aleyhine dava açılmadan önce Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu bünyesindeki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında dilekçe ile başvuruda bulunulup fona devredilen hak sahibine ait hesap olup olmadığı sorulmalıdır. TMSF’den hak sahibi adına var olan hesabın fona devredildiğine dair bir cevap gelmesi üzerine TMSF’den gelen bu cevabın bir örneğinin de eklendiği ihtarname ilgili bankaya gönderilmeli ve cevabı beklenmelidir. Bu aşamada önemli olan yukarıda açıkladığımız kanun ve yönetmeliklere göre iadeli taahhütlü mektupla hak sahibine ulaşılmaması ve öngörülen ilanların yapılmamış olmasıdır. Dava açılmasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı bu hukuki aşamaların ilgili bankaca yerine getirilmemesine göre belirlenir. Ayrıca TMSF’den gelen cevapta fona devredilen bir hesaba rastlanılmadığı belirtiliyorsa söz konusu hesabın gerçekten var olup olmadığından da emin olunması gerekir. Bu sebeple TMSF’ye başvurulmadan önce bankadan da bilgi edinilmelidir.     

VIII. ALACAK DAVASININ AÇILMASI:

Banka tarafından ilgili kanun ve yönetmeliğe aykırı şekilde fona devredilen hesaptaki alacağın talep edilebilmesi için alacağın hukuken muaccel hale gelmesi gerekir. Alacağın muaccel hale gelebilmesi için 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 101’e göre alacaklı tarafından borçlunun ihtar edilmiş olması gerekmektedir. TMSF’den gelen cevap üzerine bankaya çekilen ihtarnameye ilgili bankaca cevap verilmez ya da olumsuz cevap verilirse söz konusu alacak muaccel hale gelmiş olur ve alacak davası açılabilir.

IX. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU’NA GÖRE GÖREVLİ MAHKEME:

Banka aleyhine açılacak davada görevli mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 2/I’de yer alan Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir” hükmüne göre asliye hukuk mahkemeleridir.

X. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU’NA GÖRE YETKİLİ MAHKEME:

HMK m. 6/I’e göre genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri ise 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir. Bu hükme göre görevli mahkeme davalı bankanın yerleşim yeri yani genel merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir.

Banka ile hesap sahibi arasında bankacılık sözleşmesi imzalandığı için ve taraflar arasındaki uyuşmazlık bu bankacılık sözleşmesinden kaynaklandığı için HMK m. 10’da yer alan sözleşmeden doğan davalarla ilgili yetki hükmüne dayanarak da yetkili mahkeme belirlenebilir. HMK m. 10 hükmüne göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Bu hükme göre sözleşmenin ifa edileceği yer ilgili bankanın yerleşim yeri dışında bir yerse o yer mahkemesi de yetkilidir.

Her iki yetki maddesi de davayı açacak tarafa seçimlik hak vermekte olup birinin tercih edilmesi yeterlidir.

XI. DAVANIN ESASI:

Davacı hak sahibi davalı bankaya karşı açacak olduğu davada yukarıda açıkladığımız kanun ve yönetmeliklere aykırı şekilde bankada bulunan hesabındaki paranın ya da kıymetli evrakın fona devredildiğini ispatlamak durumundadır. Bunun için ilgili bankadan ve TMSF’den aldığı cevap yazılarını ve ilgili bankada hesabı olduğunu gösterir başkaca belgeleri varsa bu belgelerini dava dilekçesine eklemesi gerekir. Dava açılırken hesabın hangi tarihte fona devredildiği doğru tespit edilmelidir ki o tarihte yürürlükte bulunan kanun ve yönetmelik hükümlerine göre haklı olduğunu ortaya koyabilsin.  

Davacı hak sahibi TMSF’den gelen cevaptan sonra bankaya çektiği ihtarnamede hesabının fona devredildiği tarihten itibaren faiz istemişse dava dilekçesinde de faize bu tarihten itibaren hükmedilmesi talep edilebilir. Aksi takdirde dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekecektir.

Davacı hak sahibinin talebi ya da mahkemenin uygun görmesi ile dava konusu alacak miktarının hesabı için hesap uzmanı bilirkişi incelemesi de yaptırılabilir.

Yargılama neticesinde mahkeme davayı kısmen ya da tamamen kabul ederse davalı banka mahkemenin hükmettiği rakamı ödemek zorundadır.

XII. YARGILAMA MASRAFLARI:

Alacak davalarında yapılacak yargılama giderleri 492 sayılı Harçlar Kanunu ve buna bağlı olarak çıkartılan Genel Tebliğ (1) sayılı tarife, Adalet Bakanlığı tarafından çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Bilirkişi Ücret Tarifesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tanık Ücret Tarifesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi ve Adalet Bakanlığı’nın onayından geçtikten sonra her yıl yenilenen Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Ücret Tarifesi’ne göre belirlenir.

Yukarıda belirttiğimiz hukuki düzenlemelere göre yargı masrafları 2012 yılı rakamlarına göre sırasıyla şu şekilde alınır.

Dava açılırken alınan masraf ve gider avansı miktarları aşağıdaki gibidir.

18,40 TL Asliye Hukuk Mahkemesi başvurma harcı, (492 sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği (1) sayılı tarife)

Dava değerinin binde 59,4’ün ¼’ü tutarında nispi harç, (492 sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği (1) sayılı tarife)

Eğer davacı avukat ile temsil ediliyorsa her bir vekâlet için 2,90 TL vekâlet harcı, (492 sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği (1) sayılı tarife)

Taraf sayısının beş katı tutarında tebligat gideri, (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi)

Dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ve tanık sayısı belirlenmiş ise tanık sayısınca 15,00 ile 30,00 TL arası tanık asgari ücreti ve tebligat gideri; tanık sayısı belirtilmemiş ise en az üç tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tanık Ücret Tarifesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi)

Her bir bilirkişi için Asliye Hukuk Mahkemeleri için belirlenmiş olan 250,00 TL bilirkişi ücreti, (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Bilirkişi Ücret Tarifesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi)

Diğer iş ve işlemler için 50 TL (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi)

Dava sonuçlandığında alınan masraf miktarları aşağıdaki gibidir.

Dava sonuçlandığında dava açılırken ¼’ü alınan nispi harç tamamlatılır.

Bunların dışında eğer taraflar avukat ile temsil edilmişse avukatlık asgari ücret tarifesine göre hükmedilecek avukatlık ücreti davayı kazanan ve kendisini avukat ile temsil ettiren tarafa verilir. (HMK m. 330 ve Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Ücret Tarifesi)

Kararın Yargıtay’a temyiz edilmesi halinde alınacak masraf miktarları aşağıdaki gibidir.

79.50 TL temyiz harcı ve dava açılırken yatırılmış gider avansı içinden karşılanamıyorsa eğer ayrıca posta ve tebligat masrafı alınır. (492 sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği (1) sayılı tarife)

Yargılama sonunda davayı kaybeden taraf yargılama masraflarını karşılamaya mahkûm edilir. Ancak bunun için davacının da davalının da dilekçelerinde bunu açıkça belirtmiş olmaları gerekir. Gider avansından artan olursa davacıya iade edilir.

XIII. MAHKEME KARARININ İLAMLI İCRASI: 

Mahkeme hak sahibinin talep ettiği alacağın tamamının ya da bir kısmının ödenmesine hükmettikten sonra karar davalı tarafından temyiz edilse bile İİK m. 32 hükmüne göre davalı borçlu banka aleyhinde ilamlı icra takibi başlatılabilir. Bu icra takibinde davalı banka aleyhinde haciz yolu istenebileceği gibi bankalar şirket statüsünde oldukları için iflası da istenebilir.

Borçlu banka aşağıda incelemesini yaptığımız icranın geri bırakılması kararı almaz ya da alsa bile Yargıtay mahkeme kararını onar ve karar kesinleşirse borçlu bankanın mal varlığına karşı haciz işlemleri başlatılabilir.

XIV. YARGITAY’DAN ALINACAK İCRANIN GERİ BIRAKILMASI KARARI:

Davalı banka mahkeme kararının ilamlı icra yoluyla aleyhine icra işlemi başlatılması üzerine eğer Yargıtay’a temyiz başvurusunu yapmış ise İİK m. 36’da öngörülen teminatı icra dosyasına yatırması durumunda icra müdürlüğünden uygun bir süre alarak kararın temyiz incelemesini yapmakta olan Yargıtay’a temyiz incelemesi sonuçlanıncaya kadar icranın geri bırakılması talebinde bulunabilir. Yargıtay bu talebi kabul ederse temyiz incelemesi sonuçlanıncaya kadar icra takibi durur. Yargıtay hükmün onanmasına karar verirse alacaklının istemi üzerine başkaca işleme gerek kalmaksızın teminata konu olan para alacaklıya ödenir. Teminat alacağı karşılamaya yetmiyorsa icra takibi bakiye borç için devam eder.